Deprem öncesi sessizliği bu.
Ne kuşlar uçuyor
ne de yabaniler kaçışıyor bağrışarak,
alışılmışın dışında.
Tek belirti,
gökyüzü kızıl,
bir de alışılmadık sesler var
yerkabuğunda...
bu muhteşem yokoluşta
ben,
ben en alışılmış seyirci...
sallanmadan önce yerkabuğu,
yıkılmadan üzerinde barındırdığı her şey,
kanamadan;
benim yüreğimin kabuğu kırılıyor,
yüreğim kanıyor,
yüreğim kanıyormuşçasına,
yüreğimde depremler barınıyor.
ufuktaki kızıllıkta ürkütmüyor,
sana hasret,
yüzüne hasret,
sesine hasret nefesimi.
göçükler altında kalmış zaten ruhum,
ufuktaki kızıllık,
kaç para eder ki...
yerin altından sesler geliyor,
tüm evren,
zembereği boşalmış saat gibi,
dört dönüyor.
ruhumu sana dönüyorum
biraz sonra deprem olacak,
yer yerinden oynayacak,
denizler dağları yutacak,
ben kulak kabartıyorum.
yerin altından gelen sesi
sen sanıyorum.
sen deprem de olsan,
senden kaçılır mı,
ey hasreti kördüğüm,
ey her gece rüyalarımda gördüğüm,
ey adımlarına,
nergiz kokulu şiirler ördüğüm.
öylece bekliyorum.
Yıkılıyor tüm evren,
gözlerimde kan uykusu gözlerin
yıkılıyor tüm evren,
ben gülümsüyorum.
Kayıt Tarihi : 3.4.2010 12:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!