Denizlerde Kalan Özlem…

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Denizlerde Kalan Özlem…

Çocuklar vardı, yüzleri, elleri kirlenmiş,
ayak tabanları, topukları, parmak araları simsiyah,
oyunlar oynarlardı, yalın ayak,
ve top koştururlardı, bebek yaparlardı…
Her şeyi kendileri yapmaya çalışırlar,
satın alacak belki de gücü yoktu babaların.
Misketler, ödünç alınırdı,
en büyük misket, en güçlü olanınındı…

Denize yakın yerlerde otururlardı,
evleri sokak arası, birbirine bitişik küçük…
Şehrin varoşlarıydı, hep terk ettikleri umutlarının yeri.
Denizi, hep uzaktan görürler, küçücük,
onlar için devasa…

Yazları sıcak,
su yok.
Belediyenin havuzlarıydı mekânları,
hele uzaklarda ki, bataklığa kısmen dönüşen ırmak, onların düşüydü,
orada yüzebilmek, ıslanmak, dip dalmak, ne hâyâl?
Denize yakın çocuklardı onlar, ya hiç görmeyenler?

Büyürlerdi, sevdalarına deniz eklenirdi, aşktan evvel,
önce denize kavuşurlar, yüzme eğitimi alırlardı, bilenden…
Kayıkları olurdu, uzaklara gitme arzusuyla,
giderlerdi, yanlarına sigara da alırlardı, yedekli…

Sonra denizkızıyla karşılaşırlar, onlar için ıssız olan,
oğlan kızı tanırdı, imkânsızdı aşkları, yasaklıydılar.
Kaçışırlar kalabalıklardan, kuytuya sigara alışverişine,
sonra oğlan giderdi gözü yaşlı, arkada kalana,

Hiç dinmezdi sızısı, gözleri hep mavi boşluktaydı,
derisi kabarıyordu her gün aranmalarla, güneşten.
Bir gün, bir gün kayboldular, her ikisi de,
şimdi, her ikisinin de gözü mavi bulutların altında…

Deniz yok,
deniz kızı yok,
denizlerde dolaşan sandal yok,
ve, sandalın üstündeki Oğlan da yok…

Kim bilir, belki,
ulu bir çınarın altında, elinde baston ve sigarasıyla,
hep gözü ufuklarda, karanın kestiği, “O” koyda, sevgiden, sevilmekten uzak, acı içinde,
belki de, gidenin ardından, “kalanlardan” olarak, bilinmez, ki! ! !

Mustafa Yılmaz (İzmir-Çandarlı)

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 20.3.2008 13:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Gizemli Mavi
    Gizemli Mavi

    Sonra denizkızıyla karşılaşırlar, onlar için ıssız olan,
    oğlan kızı tanırdı, imkânsızdı aşları, yasaklıydılar.
    Kaçışırlar kalabalıklardan, kuytuya sigara alışverişine,
    sonra oğlan giderdi gözü yaşlı, arkada kalana,

    İşte hep böyle imkansız aşklar yüzünden bu yürek hırpalandı, hırpalandı
    ve sonunda ağzının tadı kaçtı, sevgiyi hep acıtan bir diken olarak algılamaya başladı....

    Yüreğine sağlık abicim....

    Cevap Yaz
  • Melih Baki
    Melih Baki

    Bir gün, bir gün kayboldular, her ikisi de,
    şimdi, her ikisinin de gözü mavi bulutların altında…

    Deniz yok,
    deniz kızı yok,
    denizlerde dolaşan sandal yok,
    ve, sandalın üstündeki Oğlan da yok…

    Kim bilir, belki,
    ulu bir çınarın altında, elinde baston ve sigarasıyla,
    hep gözü ufuklarda, karanın kestiği, “O” koyda, sevgiden, sevilmekten uzak, acı içinde,
    belki de, gidenin ardından, “kalanlardan” olarak, bilinmez, ki! ! !
    ..tşk sevgili Mustafa Yılmaz güzel dizelerdi..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Mustafa Yılmaz 4