O, uçsuz bucaksız, zirvesi karlı,
Anadolu bozkırlarında denizi olmayan bir kentte doğmuştu.
Bir fırtınaya tutulmuş, ışıltılı bir şehirde bulmuştu kendini,
Doğduğu bereketli topraklarda,
Hoyrat rüzgarlara boyun eğen hüzünlü başakları,
Yüzünden kan fışkıran, yalın ayaklı, yoksul köylü çocukları hiç görmemişti,
Belki de göremeyecekti bir daha...
Geçmişi yoktu, geleceği meçhuldü,
Adı: Deniz'di.
Yaşadığı hayat gibi, adının da sahte olduğunu biliyordu,
Bir gün alkol okyanusunda buldu kendini,
Bin bir nutkun atıldığı ayyaş masaların 'mezesiydi' artık.
Birileri itmişti onu.
Güvendiği, inandığı, sevdiği bir erkek!
İlk başlarda garipsediği adını zamanla sevmişti Deniz.
Denizi olmayan kentin tek Deniz'iydi o.
Ve, bedenini kirleten günahlarından arınacağını düşünüyor,
Çırpındıkça daha da dibe batıyordu...
Dümeni kırık bir yelkenli misali sığınacağı sakin bir liman arıyordu.
Yediği darbelerden yorgun düşmüştü bedeni,
İstemese de bu hayat onun hayatıydı,
Işığıyla, fırtınaya yakalanan bütün gemileri limana davet ediyor,
Limana sığınan gemilerin tayfalarına sahte gülücükler dağıtıyordu.
Deniz, bir bar kelebeğiydi!
Ali Aydın
30.01.2003
Kayıt Tarihi : 12.11.2003 17:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (4)