Denize taş atan elleri kıskanıyorum; öfkesinden küfreden dilleri!
Duvarlar üstüme geliyor bu gece yıkılası geliyor!
Öfke değil içimde yıkılan,gurur hiç değil.ben tanıyorum bu sesi; umudumdu enkaza dönen ocağı sönüp küle dönen..
Tanıyorum kendimi,dönüşü yok bu yolun ya ayrılacaksın benden ya ayıracağım seni kendimden.duramazsın barınamazsın artık civarımda.yüzüne her baktığım sesini her duyduğumda biraz daha toz bulutu kaplayacak etrafımı.biliyorum ben neler olacağını akmadık damla kalmayacak gözlerimde mutlu rolü yapacağım her saniye.biliyorum her düştüğünde elin olacağım dostum diyeceksin bana hak ettiğim gibi ağız dolusu!
Oysa ben bir daha yaşamayacağıma söz verdim.bir daha kendime bunu yapmayacak sevdiğim adamla dost kalmayacağım..
Beni güzel hatırla diye susmayacağım.gücüm yettiğince yapmadıklarını anlatacağım sana.korkmuyorum çünkü,çirkinliğe dair hiçbir şey yaşanmadı aramızda ve sen beni ancak bu minval üzere hatırlar anarsın..
Artık ezberledim gidenin ardından nasıl acı çekilmeyeceğini.öğrettim kendime yok saymayı.önce doyasıya ağlayacağım kendimden geçercesine!
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta