Aralığın soğuk kış günlerinde karla karışık olarak dünya ile tanıştı. Siyah beyaz yıllarla çocukluğu, tozpembe bi okadar da masum yıllarla okul sıralarını, kıpkırmızı yıllarla da aşka, sonrasında da hayata karıştı..
Siyah ve beyazın ortasında, ölüm ve yaşamın boşluğunda, cennet ve cehennemin arafında, zifiri karanlığın en aşk ve ayrılık tarafında, tarif edemediği bir zaman diliminde mürekkebine şarap kattığı şiirlerini yazıyor..
Biliyorlar aslında... Seni gazete kağıdına sardığım şarabım gibi biliyorlar... Uluorta ve gizligizli seni sevdiğimi...
Deniz Yılmaz Yakut....)) z
Gidişin ölüm'dü, tarihini attım sol göğsüme. Bugün ölüm yıldönümüm, yüreğimde bir sızıyla uyandım. Ne diyeyim ki, aşkımız sağolsun! .....
Deniz Yılmaz Yakut....)) z
Bu ömrü senin için yaktım...
-Dumanını görsen o bana yeter...
Deniz Yılmaz Yakut....)) z
Sen ne kadar susuyorsan, ben o kadar su’suyorum sana
Sen ne kadar gülümsüyorsan, ben o kadar saklıyım dudaklarında
Sen ne kadar dalıyorsan uzaklara, ben o kadar saklıyım en yakınlarında
Sen aşkın en manidar tanımısın hafızamda;
Sen ne kadar kırmızıysan,
Kaldı işte;
Çayımız bardakta...
Çocukluğumuz sokaklarda,
Mutluluğumuz kursağımızda,
Sevdiklerimiz uzaklarda,
Gülüşlerimiz fotoğraflarda...
Öyle bir zamandı ki beni terk ettiğinde; takvimler, beşinci bir mevsimin eksikliğini hissetti... hiçbir iklim, dindiremedi bir daha; senin tenimde bıraktığın kuraklığı...
Deniz Yılmaz Yakut....)) z
Bu aşkın sokak aralarında senin yaptığının adı nankörlüktür artık
anladım ki,
kapımdan ayrılmayan evsiz kedi bile senden daha sadık!
Gölgem bile beni terk etmişken, çok görmedim senin de gidişini...
Yollarını aşındırırken, benim olan karanlıklar bile terk etti beni.
Gülümsüyorum geride bırakılan tüm mesafelere
Kimseler bilmiyor en derinlerde saklı düşlerimi
Fragmanlar görüyordum rüyalarımda aşka dair.
Köşe bucak peşinden kovalıyordum.
Ta ki uyanıncaya kadar.
Firarındaydım artık uykuların,
En rüya zamanında.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!