Adam boyu yükseliyordu dalgalar
Gelen fırtınanın habercisiydi
Yağmur toplayan bulutlar
Fırtına kopacaktı kopmasına da
Görmeyecektim nasıl olsa
Bana ne şimdi dünya yörüngesinden oynasa
Benim dünyam yıkılmış zaten başıma
Nasıl da sevmiştim
Nasıl bağlanmıştım ona
Tanışmamız garip olmuştu
Kitap tezgahının başında
Aslında hikaye çocukluğuma dayanıyor
Bizim amca kan davalılardan birini vurunca
Ölüm ilanı çıkmış bizim babaya
Peder bakmış olacağı yok
Arazi olmuş köyden
Anamı da almış gelmiş İstanbul'a
O zamanlar ben daha yokum ortada
Sığınacak bir oda bulmuş
Bizim garibanlar bulmasına da
Ne iş yapacak
Bizim peder koca İstanbul'da
Anladığı tek iş ırgatlık
Başkasını denememişki hayatı boyunca
Başlamış yine de gece gündüz iş aramaya
Gelmiş bir iplik fabrikasının kapısına
Şans bu ya tam kapıdan kovulurken
Fabrikanın sahibi gelmiş oraya
Acımış haline iş vermiş garibana
Dokuz ay sonra ben gelmişim dünyaya
Yağurlu geceden nasibini alan
Yıkık gecekondu da
Bir yağmur damlası alnıma düşmüş
Daha ilk dakika da
Adımı deniz koymuşlar
Denizler gibi ucu bucağı
Görünmesin istemişler ömrümün
Gecekondu mahallesi sokakları
Mesken olmuş bana çocuklukta
Dayak yiyerek dövmeyi
Düşe kalka ayakta kalmayı
Her yağmurda çamur deryasına dönen
Sokaklarda öğrenmişim
Biraz büyüyüp de aklım ermeye başlayınca
Eve bir omuzda ben vereyim demişim
Bir pazar babamla yaptığımız
Boya sandığını yüklenmişim sırtıma
Üç beş kuruş katkımız olsun
Bizim de bu gariban ama mutlu yuvaya
Bir de üstüne okula başlayınca
Hepten başlamış koşturmaca
Okula başladığım gün koymuşum kafaya
Söz vermişim kendime
Büyük adam olup
Bizim kendisi küçük
Sevgisi büyük aileyi kurtarmaya
Oniki yaşında
Boya sandığı indiğinde yere
Bu kez simit tablasını yüklemişim başıma
Yıllar birbirini kovalamış
Gelmişim üniversite kapısına
Zaten başıma ne geldiyse
Hep burada gelmiş ya
Yıllar çiziklerini atmış
Babamla annemin suratına
Birazda hastalıklar
Musallat olunca babama
Yük binivermiş artık benim sırtıma
Onlara bakmak için
Geceyi katar olmuşum gündüze
Bir taraftan
Vakit yaklaşıyor
Son senem gelmiş okulda
Doktor olmaya hazırlanıyor hem de
Kitap satıyorum fakültenin kapısında
Bir kız yaklaşıyor bizim tezgaha
Gözlerinin rengi okyanus yeşili
Bakınca kayboluyor insan
O okyanusun derin sularında
İçi gülüyor gözlerinin
Işık saçıyor sanki etrafa
Tutuluveriyorum o anda
Aşk diyorlar
Bu elimi ayağımı dolaştıran duyguya
Neye gülümsediğimi bile bilmiyorum
Aptalca gülüyorum karşısında
Bir şeyler soruyormuş o arada
Oysa film şeridi kopmuş bende
Duymuyorum sadece bakıyorum
İnanamıyorum o olduğuna
Karşımda her gece
Rüyalarımda gördüğüm kızın durduğuna
Kendime geliyorum
Cevap vermeyeceğimi anlayıp da
Gitmeye kalkınca
Açıklıyorum sabırsızca
Onu gördüğümü söylüyorum her gece rüyalarımda
İnanmıyor tabi ki bana
Ama hukuk fakültesinin kapısından
İçeri girdiğini görüyorum
Bu yeter diyorum bir yerden başlamaya
Tezgahı emanet ediyorum bir arkadaşa
Nöbet tutuyorum o kapıda
O gün çıkarken okuldan dalgın olsa gerek kafası
Karşısında durmama rağmen görmüyor beni
Elindeki kitapları yerden toplarken
Özür dilemek için kafasını kaldırdığında
Farkediyor çarptığının ben olduğumu
Gülümsüyor bu kez
Tesadüf olduğunu düşünüyor haliyle
Özrü bir çay içerken kabul oluyor
En yakın çay bahçesinde
Elinde güllerle gelen kadın
Ona uzatırken kırmızı bir tane
Bu benden olsun diyor
Ne kadar yakışmışsınız birbirinize
Susuveriyoruz ikimizde
Bilmiyoruz kaderin oyun oynadığını
Adının mehtap olduğunu öğrendiğimde
Çiçekçi kadın geliyor aklıma
Deniz ve mehtap
Ne kadar uygun isimlerimiz bile
Ertesi gün gizliden derse giriyorum
Hukuk fakültesinde
Bir köşeden onu seyrediyorum
Sorulan ilk soruya atılıyorum
Herkes doğru cevap veren kim diye bakarken
O gülümsüyor beni gördüğünde
Deniz ve mehtapın aşkı böyle başlıyor işte
Okulu bitirene dek
Aramızdaki aşk alevleniyor iyice
Aileye her şeyi anlattığım o gün
Acı gerçeği öğreniyorum
Seviniyorlar önce
Nereli olduğunu soruyorlar
Söylediğimde ifade değişiyor yüzlerinde
Soyadını öğrenince
Felaket diyor babam
Gerçeği öğrenme zamanın geldi
Yıllar önce kaçtıkları
Kanlılarımızın kızıymış Mehtap
Sadece filmlerde olur sanıyorum böylesi
Nereden bilebilirim
Düşmüşler o zaman peşimize
Bulamayınca vasiyet etmiş babası abisine
O adamın değil
Varsa oğlunun canını al demiş meğerse
Korkmuyorum ölümden gidiyorum kurşunun üstüne
Mezuniyete geliyor ailesi o gece
Mehtap ve ailesi
Benim kim olduğumu öğrendiğinde
Oradan çıkıyorum kelle koltukta
Gidiyorum her zamanki buluştuğumuz yere
Adam boyu dalgalar bu gece
Mehtapın sesi geliyor önce
Arkamı döndüğümde
Okyanus yeşili gözlerini görüyorum
Tam sarılacakken ona abisinin nefesi ensemde
Dayamış on dörtlüyü şakağıma
Buraya kadar diyor bitti
Bir el daha uzanıyor karanlığa
O kurşun benim diyen adamın
Babam olduğunu görüyorum
Kanlar içinde yatarken yerde
Bazen düşünüyorum ya babam ölseydi o gece
Eline vurunca abinin
Kurşun saplanıyor babamın ciğerine
Neyse ki gitmiyor fazla derine
Şikayetçi olmuyor babam
Kan davasını bitiriyor o gece
Şimdi mehtap beyazlar içinde
Okyanus yeşili gözleri gülüyor bana
Bense kaybolmuşum o okyanusun derinliklerinde..
Kayıt Tarihi : 23.6.2011 10:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!