Başladığım anlatının bir kader ağı olduğuna inanmaya başlamıştım.
Tesadüflerin tesadüf olmadığına inanmamak için binlerce sebep oluştu.
Dünya şairler ve şiir severler günüydü Beyoğlu'nda Makine Mühendisleri
Odasında etkinlik vardı.Edebiyat ve gönül dostları toplanmış şiirler okuyor,
Birbirleri ile hasret gideriyorlardı.
Teknik bir konuda sertifikaya ihtiyacı olan Ati'nin sözlüsü ile orada buluşmaya
karar vermiştik.Şiir okuma sırası bana geldiğinde,gelen telefona cevap verebilmek için salondan çıkmış olmam sıramın atlamasına neden oldu.
Yaptığım görüşme neticesinde sertifika konusunda lokal işletmecisi dostumuz
Hasan yardımcı olacağını söyleyince rahatlamıştı delikanlı.
Bu arada Ati'nin de lokale geliyor olduğunu duydum telefon görüşmesinden.
Aşağı inip kendisini karşılamam tebessümle ödüllendirildi.Kucaklaştık.
Yukarı çıktığımızda dostlarımda sıcak karşıladı konuklarımı.
Masamın üzerinde henüz bir yudum aldığım şarap kadehim duruyordu.
Şarap içtiğimi gördüklerinden onlar da şarap aldılar kendilerine.
Henüz kadehlerimiz tükenmemişti ki' Deniz bekliyor bizi Fransız elçiliği önünde 'dedi Ati.Yazmaya başladığım,Ati'yi eksen alan ve konunun esas kahramanı olan Atiden yola çıkarak oluşacak kitabımın başlama noktası da
Fransız konsolosluğunun önünde başlıyordu.Tesadüfün bu kadarına pes dedim.
Deniz: Ati'nin hayatında çok önemli yeri olan,çok sevdiği bir arkadaşı olduğu halde tanışamamıştık üç yıldan fazla süren zaman zarfında. Bu akşam onu da tanımış olacaktım.Sanırım o da beni gıyaben tanıyordu.
Oldukça güzel,ondan daha önemlisi çok sıcak ve sevecen bir yüzü vardı.
Fransız elçiliği önünde meydana gelen itiş kakış yüzünden Cumhuriyet kitap Kulübü altında buluştuk.Az sonra başlayacak yılın derbi maçı Fener bahçe Beşiktaş taraftarları maç başlamadan ortamın gerginliğine girmiştiler.
Karnımızı doyuracak bir yer bulup yemeğimizi yedik ve çay içip tavla atacak
Bir lokale gittik.Müsabaka iki bayan arasında yapıldı.Seyirci olduk. Herkes sanki konu üzerinde konuşmak istemiyor gibiydi.Atamayla ilgili. Söylenebilecek belki en uygun cümleydi bu beklenmedik vedayıveda'ı anlatan.
Deniz; 'Sevgilim gitse bu kadar üzülmezdim' diye söze başladı.'Ben de 'diye bağırmamak için kendimi tutabildim mi bilmiyorum,içimden bağırmıştım.
Yüreği yaralanmaması gereken bir delikanlı vardı,tüm olayların odağında.
Ne düşündüğümü söylemesem çatlardım.Belki seslendirmem için atılmıştı bu söylem ortaya.Deniz beni ilk kez görüp tanımış olmasına rağmen haberdardı.
Bazı şeyleri benden bile çok daha iyi bildiğine emindim.
Hakkımda ne düşünüldüğünü bilmeyen tek kişi gene bendim.Söylememekte ketum bir davranış geliştirmekten çok belki tahlil edilemeyen şeyler vardı.
Görebildiğim tek şey vardı beni sevindiren.Öyküyü beraber tamamlamayı planlamıştık Ati'yle.Ani gidişi bütün hayallerimizi yıkmakla kalmadı.
Kitabın yarım kalma ihtimali bile vardı.Ama,Deniz yüreğime su serpti.
Aynı yüreğe sevdalı iki insandık.Öykünün sahibinden daha çok,ikimizi de tanıyordu ve onunla öyküyü tamamlayabileceğimi görmenin sevincini yaşadım.Ati'nin hakkımda düşündüklerini hiç öğrenememiştim.
Deniz'in davranışlarından bana Ati'nin verdiği değeri anlamamak imkansızdı. Değer verildiğini biliyordum, yerimi de ama düşüncelerini hiç öğrenemedim.
Davranışlarına baktığımda fazlaca değerli olduğumu hissettirmesi hep korkuttu beni..Üzmekten,kırmaktan korktuğum için bir çok şeyden onunda haberi olmadı.Kendi içimde yaşarken duygularımı,bilmesin diye bazı şiirlerimi sakladım. İlk dönemde yazdıklarımın pek çoğunu okuduğu için antolojilere bile gönderdim Öylesine sevmiş yüceltmiş, öylesine yükseltmiştim ki bendeki yerini erişemiyordum kendim bile,sonucunda.kendi sınırlarımda hapis oldum.
Deniz'i o geceye kadar çok duyduğum halde sadece Ati'nin onu sevdiğini sanıyordum.Oysa onu en az benim kadar sevdiğini anlamam için göz tanıklığı etmem gerekliymiş.Bakışlarında sevgiliye beslenen derin saygı vardı.
Arkadaşlıktan öte,bir sırdaş, bir yoldaş edası ve gerçek sevginin bütün emareleri somut olarak elle tutulabilirdi. Kıskandım sevgilerini,kendimden.
Ati'nin,bu güzel dostumun en büyük özelliği de,sevgisini perçinle size monte eder, hayatınızdan sevgisini, kendisini çıkaramadıysanız beraber tükenirdiniz.
Bir erkeğin onu sevmesi için milyonlarca sebep vardı.Hemcinsleri tarafından bu kadar sevilen birine rastlamak nisa taifesini dumura uğratabilirdi.. En nihayet gidiyordu..Arkasından, 'arkasından, (Gitme çocuk') desek de.
Katarlarca sevgimizi,vagonlar gibi peşine takarak,bizi sevgisiz yetimler gibi ardında kendisine hasret bırakarak.
Belki söylememem gereken,sözlüsünün dostuma katacak bir renk olmadığı halde,delikanlının onun hayatından renk alabileceği idi.
Metropolün en büyük batakhanelerinden biri sayılan Haliç de yetişip bu kadar bakir ve temiz kalabilen birine ancak saygı duyulurdu.Pırıl pırıl bir genç delikanlıydı. Ati'nin kendisinde uyandırdığı güvenle,tanıdıkça kendi itimadı ile bizi sevmeyi de öğrendi.Asıl güven kaynağı Ati'nin ta kendisiydi.
Melankolik bir sürüklenmenin eşiğinden kurtulmak,girdaba kapılma korkusu İle en az bir saat daha birlikte olma şansımı tepip,ayrıldım guruptan.
Deniz'in söylediklerini düşündüm yol boyunca Taksim 'den Şişhane' ye yaya inerek.Oysa Eyüp'e kadar beraber gelebilirdim onlarla.
Deniz; Çok şey anlatmıştı,hiçbir şey söylemeden.Şiirlerim konusunda bilgi sahibi olduğu belliydi.Şiir zaten hayatın güzel ve gizil anlatımı,ifade ediliş biçimi değil mi idi. değimliydi.Kendi duygu dağarcıklarımızda kendimizden sakladıklarımızın adını koyabilseydik,koruyamazdık belki bazı şeyleri.
Acıların kantarı yoktu.Herkes payına düşen yükü taşımak zorundaydı. Benim acılarımın sorumlusu yoktu.Kendim çileye soyunmuştum.. Hayatın cazibeli tarafıdır gizem,merak yüreği öldürür,aşkı yaşatır.
Hayatımda almayı umut ettiğim en büyük hediyenin bu bilgi olduğunu hissettirdiğim halde,kaynak makam bu konuda oldukça cimriydi.
Bu hediyeyi yaşamım boyunca alamayacağımı bildiğim halde dilenmekten vazgeçmeyeceğim yaşadığım sürece,yaşadığımı sandığım müddetçe.
Sevmenin platonikliği değil mi,aşkı yüce kılan,umarsızca,endişeyle, merakla.
Zamanımın darlığından haberdar değil kimse.Kendi pencerelerinden bakarken Evren'e,mutlu etmekten çok,mutlu olma kavgasında tanıdıklarım.
Oysa sevmek,mutlu etmek,almadan vermeyi bilmektir,köleleşmektir. Tükenişe çeyrek kala tanımış olmak suçsa! Gerçekten aynı zaman diliminde buluşamamaktır kabahat.Yaratıcının bile sorunu değil,aynı zaman diliminde olsaydı tanışmamız, böylesine bir sevgi doğar ve yaşar mıydı kim bilir? .
Gitme diyemem,yaşama şekil vermelisin..Geleceğini belirlemelisin. İçime bunca sevgiyi senle birlikte dolduran,yurdumun güzel insanları oldu. Tanımalısın onları da,yurdumun coğrafyasını da.her yer bizim bir parçamız Eminim beni oralarda daha çok seveceksin..Belki özleyeceksin de.
Ben sensizliğin okyanuslarında kulaç atarken, boğulmadan sahillerine ulaşma mücadelesi içinde olmaya çalışacağım,yaşama tutunarak.
Ağlarını tüm yurt sathına yaydın.Daha şimdiden yüzlerce arkadaşın coğrafyanın çeşitli yerlerinde seni özlemekte.Yıllar kimliğine, yüreğine çeşitli renkler ve güzellikler serpiştirip zenginleştirdikçe,usta ne kadar zenginmiş diye sevineceksin. Dostların yanında gözükenler değil,yanında olanlardan oluşacak.En büyük arzum onlardan biri olarak kalabilmek dünyanda.
Tanıdıklarımdan çoğunu sevdim.Seni sevdiklerine inandığım için.
Deniz; Sevmiyor, aşık sana. Kim var tanıdıklarının arasında 'Sevgilim gitseydi bu kadar üzülmezdim' diyebilecek kadar seni büyük bir aşkla seven.
İçimde gidişinle açılan boşluğu dolduracak hiçbir kütle düşünemiyorum. Kıskanarak da olsa, bu kadar çok sevenin olması acımı yumuşatır ancak.
Gene de içimdekileri ifade edebileceğini düşündüğüm,ataman gelmeden önce yazdığım şiirle bitireceğim bu yazımı.Seni dostlarının ve benim sevgime emanet ederek. Daima sevgiyle kal,sevgiyle anılacağını bil,hasretimizde.
Kayıt Tarihi : 31.10.2005 00:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)