bir deniz tanırım
derinmi derin
en kral süngerci gelse
vurgun yemeden çıkanına
aşk olsun...
yaz gibi bir yaz geçerken
sen geçiyorsun gönlümden
çaresiz ben
tek kelime etmedin sen
defalarca geçmeme rağmen önünden
yaşımız yedi
bilemedin sekiz
dolanıyoruz
okul sonrası öğleden sonraları
Samatya'nın Akarca Çeşme sokaklarında
bir elimizde taş
Müjde gibidir bekliyen için
pencere önlerinde
kapı arkalarında
varsa bir geleni
ya yoksa
çağımızın hastalığı yalnızlık
keşkelerle dolu bir günde
doğrusu iyi halt etmiştik
içip içip hayatı sevmiştik
sonra iyiden iyiye kelime haznemizi zenginleştirip
kızlarla sevişmiştik
valla iyi idare etmiştik
kırılan dal sesi gibi bir ayrılık
neresi gündüz
neresi gece
hiç değilse sevdiğini söyle gizlice
küçük bir yalan söyledim kendime
bir kız çocuğu dikiliyor köşede
güneş sürekli ve tepede
bir öpücüğün bedeli için
onlarca gölge çöktü üzerime
seni sevmek yalnıştı
bir gölge düşmüşse üzerine
o silikon gülümsemenin ötesinde
üzüntüler birikir
mutluluklar gelip geçicidir
kimsesiz bir coğrafya
bir kaybolur bir belirir
ne peşime düşen var
ne de önüme
ne bir yanıma yolcu olan
ne de sırtıma kambur
neden yorulur yüreğim kaçmaktan
söyleyin ne olur
Nam saldılar ortalığa
güçleri yetene kadar
öfkeleri
ah! o öfkeleri
bir kibrit tutsam parlayacak
yaprakları savuran rüzgara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!