İnsanın boğazında koca bir düğüm, beyninin içinde büyük bir poyraz varsa, insan birilerini suçlama ihtiyacı hisseder; içindeki alevi biraz olsun söndürebilmek için…
Taksitle ödeme yapmak günlük hayatta bütçeyi rahatlatması açısından tamam ama ruhundan taksit taksit eksiltmek de ne oluyor?
Parça parça eksiliyorum… Hem ortada öyle uzun vadeler de yok, peşin fiyatına kısa dönem taksitleriyle eksiltiyorum ruhumu…
Her gün içimdeki çocuksuluğumdan kaybediyorum ve tüm bu yaşadıklarımı bir tiyatro oyununu izleyen bir seyirci gibi izliyorum…16 numaralı koltukta bu oyunu izlemeye gelmiş biri… Oyunun içinde olmayı, kendi rolünü kendi oynamayı zamanında çok istemiş ama koltuğa zincirlenmiş bir seyirci… Salona kulis kapısından değil de, loca kapısından girerek izlemeye kendisi mahkûm olmuş bir aptal!
Oturup izlemeye başladım. Sahnede anlatılan senaryo komikken güldüm, dramken ağladım ama en çok sinirlendim: hiçbir şey yapamayışıma…
Bunu değiştirmek için elime fırsat geçmedi değil, güçlenebilseydim zincirlerimi kırabilirdim; yapamadım… Başlarda bunun için başkalarını suçlarken, zaman geçti ve ben kendim yüzümden kendi kendimin zanlısı, hükümlüsü, gardiyanı olduğumu fark ettim.
Hepsi benim yüzümden… Sadece benim!
Bütün sabahları üşüdüğüm
Bütün gördüğüm senli günlerim, onlar da gitsin
İçimde bir şarkı
Gözümde bir ışık kalmıştı herşeye inat
Kapat gözlerimi, sevdiğim anlar da gitsin
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta