Deniz Kızının Hikayesi Şiiri - Şair Deborah

Şair Deborah
1

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Deniz Kızının Hikayesi

İnsanın boğazında koca bir düğüm, beyninin içinde büyük bir poyraz varsa, insan birilerini suçlama ihtiyacı hisseder; içindeki alevi biraz olsun söndürebilmek için…
Taksitle ödeme yapmak günlük hayatta bütçeyi rahatlatması açısından tamam ama ruhundan taksit taksit eksiltmek de ne oluyor?
Parça parça eksiliyorum… Hem ortada öyle uzun vadeler de yok, peşin fiyatına kısa dönem taksitleriyle eksiltiyorum ruhumu…
Her gün içimdeki çocuksuluğumdan kaybediyorum ve tüm bu yaşadıklarımı bir tiyatro oyununu izleyen bir seyirci gibi izliyorum…16 numaralı koltukta bu oyunu izlemeye gelmiş biri… Oyunun içinde olmayı, kendi rolünü kendi oynamayı zamanında çok istemiş ama koltuğa zincirlenmiş bir seyirci… Salona kulis kapısından değil de, loca kapısından girerek izlemeye kendisi mahkûm olmuş bir aptal!
Oturup izlemeye başladım. Sahnede anlatılan senaryo komikken güldüm, dramken ağladım ama en çok sinirlendim: hiçbir şey yapamayışıma…
Bunu değiştirmek için elime fırsat geçmedi değil, güçlenebilseydim zincirlerimi kırabilirdim; yapamadım… Başlarda bunun için başkalarını suçlarken, zaman geçti ve ben kendim yüzümden kendi kendimin zanlısı, hükümlüsü, gardiyanı olduğumu fark ettim.
Hepsi benim yüzümden… Sadece benim!
Sebeplerim mi? Tabiî ki sebeplerim var, herkesin olduğu gibi… Ama bunlara sarılıp kendi yaramı kendim iyileştiremiyorum artık… İnsanların yaptıklarından çok, benim kendime yaptıklarım çekilmez geliyor… Aslında küçük bir kız yok ortada
Ben sana değil, kendime kızıyorum anne…
Ben sana değil, kendime ağlıyorum…
Ben kötüyüm anne, çok kötü hissediyorum…
Gitmek istiyorum anne…
Buradan milyonlarca kilometre öteye… Seni, bu şehirde yapmayı hayal ettiğim her şeyi, köpeğimi, hayallerimi, ayrılıklarımı, canımı yakanları, posterlerimi, cdlerimi, mumlarımı, terası… Hepsini bırakıp… En sevdiğimi en nefret ettiğimi…
Yapamıyorum, cesaretim yok, çok korkuyorum, gitmek istiyorum…
Oysa ne çok isterdim şimdi çıkıp sadece 1 saat dolaşabilmeyi bu şehirde, bu gece… Yada korkmadan gülebilmeyi, şehrin sokaklarında arkama bakmadan yürümeyi, sana sarılmayı, tophanede akşam vakti ayaklarımı uzatıp, kimse görecek mi diye korkmadan, kimseden bir şey gizlemek zorunda kalmadan tek başıma Bursa’yı izlemeyi…
Ne çok severdim bu şehri ve ne çok yapmak istediğim şey vardı…
Başka şehirlere yükledim yapmak istediklerimi ama bu da bir yalan… Kendime yalan söylemeye çalışmak en iğrenç olan…
Beni çok zayıf yetiştirmişsin anne… Hiç çinko almamış ruhum mesela… B vitamini eksik gülüşlerimde… Güneşle beslenmemiş omzumdaki kemikler; üzerlerindeki yükü bile taşıyamıyorlar… Cesaretimi okşayışlarınla yüceltmemişsin… Özgüvenim seninle bir kez olsun uyuyamamanın verdiği sızıyla delinmiş…
Bacağındaki morluğu kelebeğe benzetip mutlu olabilecek kadar iyi yürekli bir çocuktum oysa ben…
Büyüdükçe yürekli olabilirdim... Tuttuğunu koparan inatçı bir kız mesela…
Başaramadım anne…
Hangi dala tutunduysam elimde kaldı… Kime açsam yüreğimi, bir parçasını kendine aldı, bendeki yürek yarım kaldı… İnadım kaldı, yaşamıma destek olan. O da tek başına kimsesiz… Hırçın...
Seni suçlamıyorum… Bir başkasını da…
Bünyeme aldım bütün suçları, cezaları… Öğütüyorum içimde…
Tek becerebildiğim de bu zaten…
Her şey yalan… Herkes sahtekâr…
Giden gitti, kalan hep bin pişman!

Şair Deborah
Kayıt Tarihi : 26.4.2007 15:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
ÖNCEKİ ŞİİR
SONRAKİ ŞİİR
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Şair Deborah