Bir mektup yazıyorum sana kuşların cıvıltısında. Yarını olmayan bir güne uyanıyorum sabahın şehvetli zamanında. Bir seni düşünüyorum birde sana ulaşamayan mektuplarımı. Sadeliğinin zirvesinde neşenin en tepesinde bir rüyaya dalıyorum tekrar uyanıkken Sensizligin sabahında. Ve sessizligimle başbaşa kalıyorum yeniden. Düşünmek değilde benimkisi olamamazlik galiba. Yoksun artık Dualarimda da . Sesin yok kafamda. Yazın yok alnimda. Hoşnutluk ise yok kanayan yaralarımda. Bacaklarımda histe kalmadı hissetmiyorum. Zamanı durduramiyorum, Sensizligin acısını içimden bir türlü atamiyorum.
Kavurucu Güneşin altında her yaprağa konma telaşında olan kelebekler gibiyim. Cirptikca kanatlarımi, dengede durmakta zorlanıyorum. Her ciceke bir merhaba bırakıyorum bir arı gibi ve bir serçe gibi ağlıyorum usulca.
Sonra bir perde iniyor gözlerime Sensizligin kıyısında. Uyanıyorum baharın tam ortasında. Hiç birşey hatırlamıyorum gözlerimi açtığımda.
En iyisi biz,
Bir sahil kıyısında oturalım. Elimize kalemi alalım ve bir şiir yazalım. Akmazsa kalemin mürekkebi, ağıtlar yakalım. Ekmekle şarap alalım. Taşın üstüne sıralayalım. Kadehlere doldurup, usulca yudumlayalım. Martılara fisildayalim. Balıklara bakalım. Eğer hoslanmazsan, Denize atlayalim. Yuzmeyelim ama derinlere dalalim. Sonsuz olduklarını zanneden kumlarla konuşalım. Onlara sevgimizin sonsuzluğunu anlatalım. Sonra kıyıya el ele koşalım. Özgürlüğümüzü salalım kısıtlı mekanlara. Herşeye rağmen beraber olalım, bütün olumsuzluklar da.
Bu mektubu sana bir dut bahçesinden yazıyorum. Gözlerimi kapatıp seninle rüyalara dalıyorum. İster inan ister inanma seni gerçekten çok seviyorum.
Sadeleşiyor muyum ne?
Kırkı devirmiş yüreğimle
Çentikler atıyorum beni üzenlerin üzerine.
Teşekkürüyse borç bilirim zor günde yanımda yürüyenlere.
Sadece bir dost ve sade bir kahve
Yetiyor günümün iyi geçmesine..
Biliyorum benim olmayacaksın
Sen rüyalarıma varacaksın,
Orada beni yaralayacaksin
Belki de orada yaşayacaksın.
Dokunsam kaçacak bıraksam yakacaksin
Belki de uzaktan bana bakacaksın.
Bir gün Bir bakmışsın
tek başına kalmışsın
Neye yaradı onca üzüntü keder
Bence bu çektiklerin sana yeter
Daha fazlasını istersen eğer
Olursun benden de beter
Bir gün Bir bakmışsın
tek başına kalmışsın
Neye yaradı onca üzüntü keder
Bence bu çektiklerin sana yeter
Daha fazlasını istersen eğer
Olursun benden de beter
Simdi Mahallenin delisiyim,
Ben bu kafanın lideriyim.
Çıkmazdı aklımdan seninle geçirdiğim günler.
Aklımda kalan sadece sana söylediğim özlü sözler
Ben şu anda kafa olarak senden geriyim.
“HAYAT”
Geceleri Farketmeli insan. Bir gün sabah olmayacağını bilmeli. Belkide sabahları farketmeli.
Herşey bir sabah son bulur belki. O sabahin gece olmayacağını bilmeli.
Kısacası, hayatı anlamalı. Ona neler çektirdiğimizi bilmeli.
Belkide hiçbir şeyden anlamamalı. Gideceğimiz yeri bildiğimizden.
Bakışların yönü farketmeli insanların, nereye baktığını iyi görmeli. Doğrumu yanlışmı seçmeli. Bazende hiç bakmamalı.
Anlamiyorum yaradanin verdigi can nasil alinir
O kadar işkence bir insana nasıl yapılır
Kalbim acır Yüreğim ağrır
Dilerim Allah'tan Ayşe'ye kıyan Eller kırılır
Nice kadınlar şiddete uğruyor
Bir kadın gördüm operanın önünde. Etrafına bakıp duruyordu şehrin orta yerinde. Kimbilir hangi hüzünlü derdiyle hesaplasiyordu kendi kendine. Kırmızı bir elbise vardı üzerinde. Omuzundan sallandirdigi çantası birde. Ayağındaki siyah topuklularla yere basıyordu sertçe. Sağlam basmış olsa bile o ayakkabılarla yere, duruşu öyle değildi hiçte.
Bu anları kaydetmek istedim çantamdan çıkardığım deftere. Bir araya getiremiyordum kelimeleri, Her ne kadar yazmak istesem de. Kalemin ucundaki mürekkep bile, vazgeçmişti hayatından öylesine. Bembeyaz bir kağıt duruyordu önümde. Ve karşımda sensizlik birde. Ne yazacağımı bilemesem de, hep aşk vardı söylemlerimde.
Bir kadın gördüm operanin önünde. Çaresiz bakışlarıyla birlikte. Gözünde siyah gözlükleri vardı, sanki birikmisti yaşları yaşlı gözünde. Gözlüğünü yukarı cekiyordu iki eliyle. Bir kaç sefer geldik göz göze. Bana birisini hatırlatıyordu. Aynı o gibi. Arkasını dönüp gitti sessizce. O an akmaya başladı işte mürekkep kalemimde. Ama derman yoktu sağ elimde. Kaldıramıyordum ve yazamıyordum içimdekileri defterime. Mürekkebin karaligi vuruyordu kırık kalbime. Sensizk vardı aklımda ve şerefe kaldirdigim sarabim kadehimde. Unutamıyorum seni ve ben hapsolmustum sensizliğe.
Bir otobüs durağından yazıyorum bu satırları sana.
Daha da vakit var aslında otobüsün perona yanaşmasına.
Dudağımda ki uçuk rekorlar kıran yaralara ve ağrılara rağmen bekliyorum o otobüs durağında. Beni alsın götürsün uzaklara belki bu gece ansızın gelirsin yanıma.
Eğer çıkacak olursan merdivenlerden dikkat et gıcırdamasın, hissetmesin kimsecikler.
Öyle yoruldum ki bu hayattan, sabahlara kadar konuşsak dinlenemem. İstersen hayaller kurarız. Bir gökyüzü belirleriz ve içine sesleri ile aşk yaşayan martıları koyarız.
İstersen seherde yollara dökülen işçilerin bıraktığı tenha sokaklarda dolaşırız. Ama tut elimi kolla beni. Bilirsin sessizlikten korkarız. El ayak çekilmiş tenha yollarda belki birbirimizi ararız. Sokağın başındaki çorbacıda çorba içer yandaki dükkandan şarap alırız. İçmeyiz belki ama sahildeki ato amcaya veririz. O da bize hüküm süren şarkıların hikayelerini anlatır. Bizde dinleriz. Eğer istersen Kuru kalabalığın olduğu bir sahilde başbaşa kalabiliriz. Denize girmeyiz belki ama en azından huzuru dinleriz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!