Deniz Gözlü Yarim Şiiri - Atilla Efeoğlu

Atilla Efeoğlu
13

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Deniz Gözlü Yarim

Selam deniz gözlü yârim.
Bak yine ben geldim.
Yine dertli, yine kederliyim.
Serseme dönmüş bir avareyim.
Artık ben, o eski ben değilim.
Eskisi gibi dik duramıyorum.
Kendi çevremde dolanıp,
Kendi ipimde düğümleniyorum.
Olumsuzluklarla bir türlü baş edemiyor,
Her gün biraz daha dibe batıyorum.

Eskisi gibi mağrur bakamıyor,
Bir türlü gülemiyorum.
Gülmeyi senin varlığınla öğrenmişken,
Şimdi de senin yokluğunla unutuyorum.
Tebessümlerin ve gülmelerin yerini
Gözyaşı ve üzüntülere bırakıyorum.
Sen hiç ağlamazdın deme şimdi.
Senin gittiğin günden beri,
Ağlamadık gün pek hatırlamıyorum.

Bazı günler çok daralıyor,
Seninle gittiğimiz çınarın dibine gidip,
Onunla konuşup onunla dertleşiyorum.
Uzunca sohbet ettikten sonra,
Biraz sakinleşip geri dönüyorum.

Eskiden yalnız kalmayı sevmezken,
Gidişin bana yalnızlığı da öğretti.
Artık kimseyi yanıma yaklaştırmayıp,
Herkesi başımdan def ediyorum.
İşte böyle arada sana uğrayıp,
Sana anlatıyorum.

Burada yağmur hiç durmuyor galiba.
Her geldiğimde toprağını bozuk buluyorum.
Eskiden yağmuru ne kadar severdik.
Bardaktan boşalırcasına yağan…
Şubat yağmurunda ıslanmayı,
Şöminenin başında kurulanıp
Pencereden yağmuru izlerken uyumayı…
Hepsini ayrı bir sever,
Hepsinden ayrı bir zevk alırdık.

Seninle beraberken her şey güzeldi.
Sen gittikten sonra hiçbir şey yapamıyorum.
Sensiz yağmurlu havada dolaşmıyor,
Sen yağmurun altında ıslanıyorken
Ben şöminenin başında ısınamıyorum.
Hatta Allah’a isyan olmasın ya.
Toprağını bozuyor diye,
Artık yağmurlu günleri bile sevmiyorum.

Hani eskiden hedeflerim vardı.
Hani diyordum ya, büyük adam olacağım.
Hani diyordum ya, en güzel yarınlar bizim olacak.
Güzel bir evimiz, bir arabamız…
Birkaç tane de çocuğumuz.
Hepsinden vazgeçtim.
Bunları da istemiyorum.

Artık güçlü olmaya çalışmıyorum.
Evi, arabayı, şanı, şöhreti, parayı, pulu…
Bir kenara bıraktım.
Evliliği ve çocuğu?
Zaten aklımdan bile geçirmiyorum.

Neyi var neyim yok hepsini sattım.
Şimdi iki odalı, bahçeli bir evde oturuyorum.
Zamanımın çoğunu iş yerinde değil de,
İlerdeki çınar ağacının dibinde geçiriyorum.

Gidişin benden daha birçok şey götürdü.
Önceden sakallı yanına yaklaşamazdım.
Şimdi sakalımı hiç kesmiyorum.
Simsiyah saçlarım da çoktan ağardı.
Gün geçtikçe biraz daha yaşlanıp,
Biraz daha çöküyorum.

Her gün korkunç kâbuslar görüp
Uykumdan ağlayarak uyanıyorum.
Sonra başucumdaki resmini alıp
Koynuma sarıp anca öyle uyuyabiliyorum.
Bazen de seni gelinlikler içinde görüp
Biran mutlu oluyorum.
Ama uyandığımda rüya olduğunu anlıyor,
Hıçkırıklara boğulup
Sabaha kadar ağlıyorum.

Arada sırada fotoğraf albümünü karıştırıyorum.
Sen bütün pozlarda gülerken
Ben neden hep sert bakmışım,
Bir türlü anlamıyorum.
Senin gittiğin günden sonra
Hiç gülmeyeceğimi bilseydim,
‘’O zamanlar gülmez miydim? ’’ diye,
Kendimle tartışıp kendime kızıyorum.
Hatta inanmayacaksın ama,
Bazen karşımda sen varmışçasına
Kendi kendime sohbet ediyorum.

Her akşamüstü yürüdüğümüz sahil yolunda,
Tek başıma dolaşıp denizi taşlıyorum.
Limandan ayrılıp giden gemiler,
Seni hatırlatıyor bana.
Gözlerim dolu dolu oluyor.
Masmavi denizin buğulu ufkunda
Düşler âlemine dalıp gidiyorum.
Bir şey söyleyeyim mi sevdiğim?
Sen kara toprağa girdiğinden beri,
Yaşamıyor, ben de her gün biraz daha çöküp
Her gün biraz daha ölüyorum.

Atilla Efeoğlu
Kayıt Tarihi : 3.6.2015 10:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Atilla Efeoğlu