“insan yaşlandıkça daha derin anlamlar istiyor”
yüksek tavanlı evlerin kepenkleri gibi
çarpıyorsun duvarıma ve patlıyor
ar damarım; bir arabanın arka koltuğunda
çıtkırıldım rüyalar görüyorum
Ne sperm izi, ne doğmamış çocuk korkusu
çürük bir elma tadı dudaklarımda
artık korkmuyorum ayna
kızıl bir pencereden bakıyorum hayata
bir cinayeti paylaşıyoruz, ürkek
çok suskunuz kendimize
biraz da mahçup
unutulmuş çocuklar gibi azaptayız
ay zalimdir sevgilim!
aşklar da
ne zaman bir resme baksam;
orman koca bir yalnızlıktır
karanlık bir ışık gibi sızar aşklara
ne zaman sana baksam;
yakalanırım kalabalık evlerin
severken seni sürükleniyor hayat
sızıyor çatlak bir duvardan, gizleniyor
kemikleşmiş bir soğuk
kırma yakalı
büyük adamlarla kuş kovalayan
oğlanlar arasında
bazen insan da bölünür ikiye
bir ağacın kabuklarını terk etmeden
çatlamasına benzer
olağandır, aslında mucizedir
patlayan kese
önce dıştan içe
kendi ellerinden tahrik olan adam
büyüyüp doldurdu avuçlarını
kararttı gölgesini, gürültülü, koca bir odada
teslim oldu parmaklarına
minnet duyarcasına yatağına yorganına
kirli bir ırmağa, açlığa
I
yatay bir çekim var aramızda
bodoslama giden vapurlar gibi
aksak ve şişman, Vanlı bir kadın
yürüyor karşı kaldırımda
elinde iki kısa torba
oturmuyor hiçbir şey yerine
kapak şişeye uymuyor, rüyalar yaşama
ruhum yabanansı, yüzÜm üvey
bir kadın soyundukça soyunuyor içimde
tıpkı ince bir telin kıpırdaması gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!