Her şeyden kopmuş
Ve bitmiş.
Keşke sonsuz bilmece...
Yırtıl tırtıl kozandan.
Keşke sonsuz damla düşerken,
Işıklar altında...
Her yanım ayrı uzak,
Ayrı ayrı huzurdan.
Ayrı ayrı ağrıyor her organım.
Ağrı ayrılmaz mı hiçbir zaman?
Saçma ürpertiler geliyor.
Bazı saatler vücudum yok,
Burnuma geldi maskemin kokusu
Yanıma oturdu, burnumun ucundan geçerek.
Biraz vardı o hep,
Kardeşi gitti kendi kaldı.
Sıra ona da gelecek
Ama önce kokusu,
Bütün ülkeden her topraktan birer nefes
Bu ne bakış, ne melodi?
Sürüklendim sınırlar boyu
Git ve gel, gel ve git.
Sınırötesi akınlarda yoruldum.
İki nesil iki ucu,
Peş peşe tahterevalli.
Denge yok düzen yok.
Anlayış yok huzur yok.
Çağların arasında sıkışık,
Etrafımda bir çeper
Çeperden aşağı damlalar
Çeperin içi boğuk
Dışardan gelen yankılar
Kırılmaz bozulmaz bir çeper
Çeperden içeri bir el geçer
Suratım sıcak
ama sırtım üşüyor,
ensem titriyor.
Öyle bir açıyla vuruyor ki güneş,
Havada uçuşan tozları,
Biraz önümde birbirleriyle dans eden renkleri belli belirsiz birkaç ufak sineği görebiliyorum.
Gündüzler benim değil
ve gündüzler ben değilim.
Gidişler hep muğlak ama
Dönüşler süzülerek hep,
İstenmeyen yere,
Yol olduğu için süzülmek.
Ayrıldım burdan
Dönmem ardıma.
Etrafımda
Kimler var bilmem.
Biten otları sayarım
Aksak,
Çarık çürük gideniz.
Tek yanımız sakat.
Yarısını ararız.
Elmaların en güzelini...
Belki o da çürük,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!