Şikeste gönlümde inleyen bir ah u vahsın
Zifiri karanlığımda yıldızlı bir semasın sen
Lal sözlerimde kanayan bir yarasın muttasıl
Çakıl taşlarının içinde bir dürri yektasın sen
Bir görün ne olur bir su serp gönlümüze o kutlu ellerinden
Gözlerimiz yolda kaldı bir haber bekleriz seher yellerinden
Gittiğin günden beri olmadı dertsiz hüzünsüz bir günümüz
Sen gittin diye artık hiç gülmedi o gonca gonca gülümüz
Ardına takıldı şu coşkun yüreğim nazlı çocuklar gibi
Susturamadım, aldı gitti başını seninle yine bugün
Bakmayacağım dedim, söz verdim yemin ettim
Ateşin gözlerinin kapanına düştüm yine bugün
Bir bulut birikir gökyüzünde bazen pamuk pamuk
Korkunç bir boşluğa istemeden düşer gider damlalar
Sevinir çocukça, oynar durur boşlukta bilmeden
Bahar tüyleri gibi ordan oraya uçar gider damlalar
Dinle
Bir köşk var
Sırçadan yapılmış
İçimde
Ortasında bir taht
Üstünde bir gül
Yıldızlar bile çekilmiş kuytulara her taraf karanlık
Ne vakit söker şafak burada, ne zaman aydınlık
Kuşatılmışlığını düşünür de insan hayret eder
Çaresizlik kavurur, kıvranır beynim feryat eder
Şu anlamsız kargaşa, şu bir yığın saçma sözler
Herkes farklı yerlere bakar, farklı yerlerde gözler
Bense kendimi dinlerim, yalnızlığımın saltanatını sürerim
Yalnız, yanız ben, yalnız dünyamın yalnız yolcusu
Biliyorum kıt düşünceliyim fakat yalnızlığı ben keşfettim
Yalnız dünyamı şu yalnız başıma işte ben fethettim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!