Denge Ve Dengesizlik Süreçleri 8

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Denge Ve Dengesizlik Süreçleri 8

Kısacası hayat kişiler üzerinde, kişilerin yenmesindeki ajitasyonlara bağlı duygular üzerinde akmaz. Türler üzerinde akar. Aslan sizden daha hızlı koşmakla doğmamıştı. Aslan bir var oluş biçiminin özel bağıntısı içinde olukla, sizin kaçmanıza göre hızlanmıştı. Siz gibi hayatta kalmak için aslan tavşandan, sizden vs. daha hızlı koşmak için kendisini çok uzun sürelerin git gel yapmaları içinde geliştirmişti.

Tavşandan daha hızlı koşması fazladan enerji rezervi olmakla da aslanın bir işine yaramayacağı için; ceylandaki hız kadar gelişme limiti de o gelişmenin denge dengesizlik sınırı olmuştu. Eğer tavşanlar bu süre içinde bir yolunu bulup aslandan daha hızlı koşmaya başlarlarsa; aslanlar kendilerinde olmayan tavşan türündeki bu yeni yetenek nedeniyle, yeni bir türsel yetenek geliştirmek zorunda kalacaklardı.

Gelelim tavşana. Enerji dönüşümlü, enerji korunum yasası tavşanda hayat oluşla tavşanın üzerinde de akacaktı. Tilkilere, aslanlara yem olan tavşanlar; tilki ve aslanın var olması için tilki ve aslana boşluk devinmeli bağıntı alan olacaklardı. Tavşanlar bir süre sonra tükeneceklerdi. Tavşan tür olarak tükenmemek için ya hızını artırıp aslanı ve tilkiyi geçecekti. Ki bu hız tavşan için, fare için böcekler için vs. belli bir hız limitinden sonrasını bir gün boyunca otlamakla dahi yerine konacağı telafisiz bir enerji oluşu göze alınamayacak denli, çok masraflı bir süreçtir.

Aslandan daha hızlı koşmanın kapasitesine ulaşmak olasıysa da; aslandan daha hızlı koşma durumu günlük beslenmenizin üzerinde olmakla çok daha fazla bir beslenmeyi gerektirir. Zaten günlük süreçle beslenme, güvenlik algılı süreçler nedeniyle parçalı süreçler olmakla dolmuş ve sıkışmıştır. Sürecin bir günle kısıtlı olması nedeniyle tavşanın aslandan daha hızlı koşması demek tavşan kendisini bir gün içinde daha fazlasını beslenmez hale getirmesi demekle; tavşanın mevcut hali artık son sınırla denge olur.

Hayat ta size bencilliğinizi koruma egosunu vermişti. Kaçmak bu korunum egosu içindedir. Ne var ki pahalandıkça aynı yolu zorlamak yerine başka yolu denemeliydiniz. Kaçma kurtulma yollu, kazanılan bu bir kaç aylık ömürle sizin hayatın boşluk devinmesini yeni baştan değerlendirmekten başka çareniz (zorunluluğunuz) yoktu. Sizde kırk beş günde bir; ayda bir; üç ay da bir gibi daha kısa süre içinde bu bir kaç aylık ömür içinde hem doğup hem yetişkin olup hem de bir batında dokuz, on doğuracaktınız.

Yani tavşan ya da fare olukla tür hayatını taşıyabilmek için hayatı kendi kesikli, sınırlı olan kısa ömürlü oluşunuz üzerinizde taşımakla değil de; tür üzerinde hayatı "sürekli olukla akıtabilme için" var olan üremenizi artırırsınız. Böylece üremeye harcanan enerji harcanması birden değil de zamana yayılan bir enerji harcanması olmakla durumu kurtarır. Tür hayatını hızlı üreme yeteneği olukla geliştirirsiniz.

Zorunluluklar yeni duruma yeni bir ön envanter oluşturmaktan çok; o kapasite içinde daha önce var olan envanter durumları birkaç işlevli duruma çevirerek geliştiriyorlardı.

Yani sazı ve saz çalmayı görmeden, bilmeden, beş ya da on duyu araçlarından biri ile ya da birkaçıyla sazı algılamadan; saz çalma yeteneği oluşmaz. İlk zorluğu geçici olası durumlar üzerinde aşacaktı. Uzun zamanın içinde yapılan gel git yapan hareketlerine bağlı gereksinmelerle, hızlı üremesini zaten bölünme olukla var olan ön envanterlerle ortaya koyacaktı.

Hızlı üreme aslanın önünde kaçıla kovalanışla, saklanıla gizlenişle olan ve ancak üç kadar olan ömrün ancak kaçarak değil de çoğalmayla ayakta kalmasıdır. Aslanın yemesi matematik olukla artarken tavşanlar, fareler, böcekler, virüs ve bakteriler geometrik olukla artar. Be demektir ki geometrik artış oranı aslanın bile yemekle tüketemeyeceği kadar çok tavşan olmasından ötürüdür.

Burada dikkat edilmesi gereken şudur. Birey olarak aslana yem olan tavşanlar için (piyonlar için) zor ve kabul edilemez durum tür için kabul edilebilirdir. Ve hayat olan enerji de, hayat üzerinde böyle akar. Türün ya da hayatın mantığı; akışın mantığı; Nasrettin’in “benim ölümüm, benim kıyametim” demesi gibi değildir. Yani kişiye göre doğru olan, türe göre doğru değildir. Türe göre de doğru olan kişiye göre doğru olmamakla denge ve dengesizlik süreçleri başlamaktadır.

Enerji sadece aslan olukla; tavşan olukla akmaz. Enerji tavşanı aslan yerken aslanı çürükçüller ayrıştırırken de akar. Bu nedenle tavşanın yenmek istememe duygusu bir akış şekli ise de bu duygu hayatı birey üzerinde koruma ve sakınmanın, süreç olmasıdır. Değilse genel olan süreç akışının dinamiği değildir. Genelin dinamiği bu sürecin tersi üzerinde akar. Çünkü evrende yenmeme değişip dönüşmeme diye bir enerji akışı yoktur.

Dikkat edin uzayan ömür; sizin ömrünüz değildir. Yenen tavşanın ömrü de uzunluğu değildir. Aksine; tür içindeki her hangi bir tavşanların ömrünün uzaması ile çoğalmaya zaman bulup tür üzerinde enerji düzenlenin süreçli boşluk devinmesini ortaya koymaktır. Şu ilkeyi bir kez daha hatırlayalım. Sonsuzluk, sınırsızlık, süreklilik; kesikli, parçalı, sınırlı sonlu süreçlerle oluşur.

Unutmayın ki, hayat kişinin benden sonrası tufan deme keyfiyetinin de üzerinde olmakla kişinin dışındadır da. Zaten hayat ta sizin değil; sizden sonra da bitmemekle türün üzerinde sürüp devam ede gidendir. Nasıl hayat; salt atom, demir, demirli bileşikler olup; bunların enerji düzelenin düzeyinde (seviyesinde) kalmamakla bunların kendisi değilse; yine hayat böcek ve insan düzeyle enerji düzelenin içinde olukla, bu düzeyi içinde kalan da olmayacaktı.

Çoğalan tavşanlar, aslanları çoğaltmayacak mı? Elbette çoğaltacak, Fakat süreçler mekanik ve sür git değildir. O çoğaldı bende çoğalayım olmaz. O çoğaldı, bende çoğalayım demek te bir yol olmakla olasıdır. Ama aslan gibi bireyin içindeki normal üreme süreci de, hızlı üreme süreci de bir başka pahalılıktan ötürü, tavşandaki üreme süreci gibi çalışmamakla istenmeyen bir seçme ayıklama olur.

Tür hayatta kalmak için; hızlının da hızlısı olmak gibi kısır döngülü bir pahalı yolun enerji girdabına düşmemek için, en kısa yoldan verimli bir enerji akışı olukla bu pahalı üremeyi yeğlemişti. Oysa aslan, tavşanları yemekle azalan değil, aksine mevcudiyetini sürdüren olmanın yer sıkışmalı rekabetini ortaya koyan eğilim içinde belirecek olmakla aslan; daha çok üremeyi yeğlemeyecek olmanın denge ve dengesizlik koşulları içinde olacaktır. Yani hızlı üremeli süreç, atalet yasasına göre aslanda çok kısıtlı olmakla tersine işleyen sürece döner. Aslanın hızlı koşması zaten aslan için pahalı bir süreçtir, ceninini ve daha çok üremeyle yavrularını besleme ise aslan için çok daha pahalı bir süreçtir.

Bu nedenle aslan rutin yoldan türünü sürdürme yönünde olan eğilimlere riayetle daha çok ürememe işinin içinde olmayı yeğler olacaktır. Tavşan masraflı olsun diye hızlı üremeyi seçmemişti. Aslanda ise böylesi bir yola girme zorunluluğu yokken aslan hızlı üremeyle fazla masraflı olanda kaçınacaktı. hızlı çoğalma süreci aslanda tersine işler. Aslanda üreme tavşana göre tersine bir durumla işler.

Tabii ki aslan popülasyonu da görece aratacaktır. Ama bu artma hızlı çoğalma yönünde değil de aslanın beslenme yönünde artan kaliteli yaşam içindeki birey ömrünün üreme sürecinden hızlı olmasıyla, olası olacaktır. Üç beş doğum boyunca hayatta olan aslan, bu kalite nedenle beş sekiz doğum boyunca da ayakta olmakla; aslan nüfusu sanki üremeyle artmış gibi görünecektir.

Tavşan ve fare zorunlu var oluş dirimi karşısında ve yine zorunlu dirimi kendisinden çok türünün üzerinde sürdürmek olmakla bu iki etkinin baskı ve basınç egoizmi altındadır. Tavşan ve farenin aslandan daha hızlı kaçmasının aşırı masraflı olması ve nerdeyse olanaksız olmasına göre tavşan ve fare daha az masraflı yol olmakla hızlı üremeyi yeğlemişti. Oysa aslan da "hızlı üreme" tercihi baskılanan bir süreç olacaktı.

Aslan avı olan envanterler içindeki hızların ve hız limitinin üst sınırında olan bir hıza sahiptir. Daha doğrusu aslan bir anda avından çok daha hızlı olan hız limitine çıkmakla iki üç yüz metrelik bir koşu takatine sahiptir. Bu belli bir saniyeler içinde kalp atışını üç beş yüz atımlık değerlere çıkarması demektir. Bu belli ve çok yüksek bir enerji maliyeti demektir. Bu nedenle çoğalan avlarla birlikte aslanın üremesini çoğaltması olacak süreci, aslanda tersine bir süreci başlatır.
Sizden önceki kolektif süreçlerle tekrarlayan özyineli süreci; süreç çevrimlerini yaşayıp algılamıştınız. Ya da bir geçmişin geri beslenin olan tekrar ediş referansları da bir kez oluştu mu; bu tekrar edişi, depolama ve aktarma işi özne varlıkların kolektif öğrenmesi yoluyla geleceğe aktarılır. Kolektif geçişen kapasite giderek sizde gelişen bir yetenek olmaktadır.

Bu yetenek yaparak, yaşanışla, görerek oluşan geçişme; biyolojik ya da geri bağlanım yasasıyla geçişin yanında ve paralelinde olmakla, kalıtım olmanın yansımanın, aktarma ve enerji depolamanın çeşitleri kalıtımı zenginleştiren bir kalıtımsal envanterdirler.

Kalıtım dediğimiz şeyin de; kalıtımın malzemesinin de ve kalıtımı taşıyan taşıyıcıların da değişen, dönüşen durumların frekansına karşılık gelen bir ENERJİ durumları olduğu hiç hatırdan çıkarılmamalı. Ya da geçmişin kalıtım durumlarına şimdiki süreç içinde bakıp; şimdiki süreç olaylarını, başlangıcın içine koyup; başlangıçta olup biteni, şimdiki süreçle anlama ve anlatmanın bedavacılığı olur. Bu anlayış buluşçu olacak kafalara peşinen bukağı vurmaktır.

Özel bağıntısı içinde bulunan toplumsal enerji durumlu bağıntılar, kişi yaşamlı kullanımla kişinin özel sahipliği olurken, kişiden sonra kolektif miras olmasıyla da kalıtım türüdür. Nicelimler oldukça çeşitli boyutuyla enerji durumları arasındakilerin girişmesi ve parçalı durumlarla da bu girişmelerin kalıtım olması kaçınılmazdır.

İnsan beynine bukağı vuran ifadelerin birisi de şudur. Şimdiki kapitalist sürecin kendi kâr dinamiği içinde arz talep vardır. Arz talep üretim hareketinin mantığı olmayıp kâr mantığı, sömürü ve aldatma mantığıdır. Burjuva sözcüsü ideologlar bunu öyle anlatırlar ki sanki bir milyon yıl önce üretim hareketi başlayacak ta; üretim hareketinin ön sürecinin ön envanterleri içindeki süreçlerde arz talep olmadığı için; ön talep toplanmadığı için üretim hareketi süreci başlayamıyordu! Başlanışta ne kapitalizm vardı. Ne de onun kâr amacını güden ideolojisi ile arz talep vardı. Olmaları da olanaksızdı. Başlangıçtan beri beslenme, enerji sağlama zorluğunuz vardı. Üretim hareketi bu zorunlulukla başladı.

Arz-talep, ön talep toplama gibi sülük yapışkanlı illet, üretim hareketinin kimi kişiye göre olan bu kâr mantıklı sömürü anlayışlı bu belirme düzeyi; köleci sistem içinde gelip bu zorunluluğun üzerine ilinekti takılıp kaldı. Kapitalist kölecilik kendisini zorunluluk gibi ve kendisini o işi özü gibi göstermekle kapitalist esaret afyonu ile bu kavramlar kendisini bize gözbağı illüzyonu ettiler.

Hem cinsimiz psikolojik nedenlerle de, üretim hareketine başlamamışlardı. Yani doğada buğday az bulunuyor diye buğdayı gözbebeği edip; sanki üretmeyi de biliyorlarmış gibi buğdayı bir değerler skalasına da oturtmamıştı. Yani ceylanlar tükenirse ya da ceylan karaborsası olursa bunlara karşı ben deve yetiştireyim de bu engeli aşayım diye de üretim hareketine başlamamıştı.

Yani üretim hareketi başlarken ortada para yoktu. Komisyon yoktu. Kredi yoktu. Amorti yoktu. Kâr yoktu. Kazanma yoktu. Bunların hiç biri ne üretim hareketini başlatabilirler; ne de başlayan üretim hareketi içinde bunlar vardırlar. Hatta üretim hareketi için bunlar hiç bile, ne gereklidirler ve ne de zorunludurlar. Üretim hareketinin denge ve dengesizlik koşulları içinde kıtlığa karşı depolama varken kâr amacıyla saklama depolama karaborsası üretim hareketinin amacı değildir.

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 1.10.2017 14:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya