kimse üstüne almasın
ağladıysam bulutlar için ağladım
siyah beyaz resimlerin kasveti hep üzerimdeydi
biliyordum yalan dünyanın renklerindeki
o ışıltılı aldatıcılığı
içimin cidarlarını üşütürdü hep
terkedilmiş pencerelerin karanlığına sinmiş
o fısıltıları duymak istemezdim
öyle içli
öyle sızılıydı ki uzaklar derinlikler gibi
leylek yuvaları
sönmüş ocakların karla yıkanmış
bacalarında hâlâ eskinin izini kirini isini taşırdı
sıvası dökük duvarlarda yalnızlığın o itici kokusu
yaşamın eğretiliğinin mührünü vururdu
suratıma suratıma
bağlanmak
zor bir kelimeydi hep zihnime ve ruhuma
hiçbir yere hiçbir şeye
ait değildim
ne evim ne arabam
ne bağım ne bahçem ne yurdum ne aşığım
hiçbir şeyin hiçbir şeyciğiydim işte
anlayın
tek başına
sönmüş bir volkanın ağzında uykulu göl gibi otururdum
sadece ayın ve güneşin rüzgârların sahiplendiği
mat durgunluğu bilirsiniz
işte o bendim
-ben
etrafı dağlarla örülü yolu geçidi olmayan
gizli bir kapının ardında sabah akşam oturup
neden sorularını durmadan tekrarlayan
bir ahmak gibi ölümü
gözleyen bendim işte
-ben
kimseler anlayamaz
kirpiğimin altındaki uçurumun derinliğini
eğer ki kazara düşselerdi bilin ki ebedi çıkamazlardı
içimdeki sonsuz sığınakların içinde dar koridorların
loş aydınlığında ölü güveler gibi duvarlarıma
yapışıp yapışıp öylece
fosilleşirlerdi
işte her gün
öle öle yaşamanın alfabesini yazan benim
cesaretiniz varsa sorgulamayın
deneyin derim
noldu yemezler değil mi
öyleyse yalancı bıkkın bir illüzyonun içinde
sabah akşam boğuşup boğuşup durun
birbirinizle
kimsenin
aklı yetmez
yaşam bulmacasının esrarlı sırrına
sizce ben bu deneyimleri bilerek mi seçtim
bir düşünün bakalım
...............
03092024
13:17
Kayıt Tarihi : 7.9.2024 01:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!