bir temmuz aralığından bir eylül kirişlemesine dek
Sorumlu Sorumsuz
Duygulu Duygusuz
Onurlu Onursuz
Umutlu Umutsuz
Hangisindensiniz siz seçin. Sizi lu mu yoksa suz mu ifade ediyor. Kelimenin sonunda sadece bir heceyi değiştiren oysa insan hayatında birbirinden çok farklı anlam ve manalara bürünen siz hangisisiniz?
Ortak toplum bilinci, inanç, töre ve ananelerimizin yönlendirdiği hayat içinde siz nasıl bir yere sahipsiniz. Yada sizi hangi yerde görüyor tanıyanlarınız. Bunun için neler yapıyorsunuz, neler yaptınız, neler yapmalısınız? Bir soru yığını yaşam?
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Sanırım bir nebze ikilemlere yanıt olabilecek. Sorgulayan, sorgulatan denemeye tebrikler Mustafa.
Çevremize baktığımızda ne çok isim vardır. Canlı-cansız, soyut-somut ne çok isim; ne çok anlam! Bir isim söylendiğinde hemen algıladığımız şeyler olduğu gibi, algılamakta güçlük çektiğimiz veya bizde hiç çağrışım yapmayan, anlam yükleyemediğimiz absürd kelimeler…
Ekmek, hava, su dediğimizde hiç tereddütsüz algıladığımız ve göz önüne anlamı ve şekliyle seriliveren kelimeler… Veya mutluluk, hasret, yalnızlık gibi, içini kendimizce doldurduğumuz kelimeler… Veya çiçek isimleri: gül, hanımeli, yasemin, gelincik, kasımpatı gibi… Veya ana, baba, kardeş gibi… Derhal kavradığımız ve anlamları yüklenmiş herkesçe bilinen kelimeler…
Biz yüklemişizdir bu anlamları bu kelimelere. Bir de; yanına gibi ekleyerek söylediklerimiz var ki… İşte o zaman başlarız düşünmeye ve içini doldurmaya kelimelerin. “Ana gibi”, “Baba gibi”, “Çiçek gibi”, “Yar gibi”,”Gül gibi” “Sevgili” gibi dediğimizde işlerin değiştiğini görürüz.
Sevgili
Bütün çiçek adları güzeldir
Gonca güller gibi
Biz isimlendiririz layığıyla
Bizlere bahşedilen güzelliği
Senin de adın güzel
Kendin gibi,
Ben koydum adını “Sevgili”
Bütün çiçekler kıskanacak seni
Nesnelere verdiğimiz isimler, onlara yüklediğimiz anlamları sıfat olarak bizlere yansıtır çoğu zaman. “Gül” dediğimiz çiçek, gerçekten bir tebessüme benzer. Açıldıkça irileşen irileştikçe gülen bir ağza, yüze benzer. Yüze gülen bir hali vardır tüm güllerin. “Hanımeli” ki…biçimi, zarafeti, yumuşaklığı, aynen bir hanım elindeki zarafete benzer. “Aslanağzı”, “Günebakan”… Menekşedeki hercailik; hep taşıdığı anlam ve sıfatlara uygun değil midir?
Bir de taşıdığımız isimler, adlarımız var… Hani çağrıldığımızda dönüp baktığımız. Sadece çağrıldığımızda biz olduğumuzu, bize ünlenildiğini anlayalım diye mi konulmuştur adlarımız? Çoğumuz bize konulan adların sıfatlarını taşımaz mıyız? Ali: sadece bir kişiye sesleniş midir? Adı ali olan çok kimse (istisnalar kaideyi bozmaz) biraz ali değil midir? Yavuz olan, yavuz; Kamil olan, kamil; Ömer, Fatih, Selim olan… Büyüklerimiz nereden bilebilirlerdi ki biz büyüyünce bu isimlerin ağırlığını taşıyabileceğiz; altında kalmayacağımızın garantisi mi vardı? Ama bu tecrübeyle sabittir. İnsanlık tarihinden beri tecrübe edilmiş ve edilmektedir, adların, isimlerin içlerini hep insanlar doldurmaktadır.
Metin Soydeveli
''Sorumlu Sorumsuz
Duygulu Duygusuz
Onurlu Onursuz
Umutlu Umutsuz
Hangisindensiniz siz seçin.''
Siz önden buyrun!
Kadir Orakçı Bey'in de dediği gibi 'sanada bu yakışırdı'. gerçekten ince bir noktaya parmak basmışsın. ve sanırım biraz da can yakacak bu denemen. bu arada sen hangisisin güzel abim????
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta