Sorumlu Sorumsuz
Duygulu Duygusuz
Onurlu Onursuz
Umutlu Umutsuz
Hangisindensiniz siz seçin. Sizi lu mu yoksa suz mu ifade ediyor. Kelimenin sonunda sadece bir heceyi değiştiren oysa insan hayatında birbirinden çok farklı anlam ve manalara bürünen siz hangisisiniz?
Ortak toplum bilinci, inanç, töre ve ananelerimizin yönlendirdiği hayat içinde siz nasıl bir yere sahipsiniz. Yada sizi hangi yerde görüyor tanıyanlarınız. Bunun için neler yapıyorsunuz, neler yaptınız, neler yapmalısınız? Bir soru yığını yaşam?
Kimsiniz?
Neye hizmet ediyorsunuz ve kendinize nasıl bir yaşam tarzı ipotek ettiniz? Şu an taşıdığınız adın sorumluluklarını yerine getiriyor musunuz? Bu ad size layıkıyla mı verildi?
Aynaya bakın, nerede olduğunuzu görün. Bir vicdan muhasebesinde yerinize siz karar verin. Amaçlarınıza ne kadar yakın olduğunuzu ve neler yapabildiğinizi değerlendirin. Bu yaşa kadar yaşamınıza öğretileriyle destek olan başta aileniz ve toplumunuzla ne kadar alakalı olduğunuzu ve olmanız gereken yerde olup olmadığınızı siz görün! İnanan ve azmeden kişinin isteklerini yerine getireceği konusunda aşikar bir gerçek varken talep ettiğimiz ad ve makam için, maddi ve manevi hedefler için gereken inanç azim ve mücadeleyi gösterebiliyor muyuz dönün bir bakın.
Siz ayna olun ve sizi gösterin! “Bugün ALLAH için ne yaptın? ” sorusunu hatırlayın ve bu soruya sizde sorular ekleyin. Bugün kendiniz için ne yaptınız. Yarına çıkmayı hak ettiniz mi, yoksa boşa geçen bir günden mi bahsediyoruz.
Umutlu, onurlu, duygulu yada sorumlu musunuz? Yoksa bunun aksine mi hareket edip kendinize hiç ideal olmayan gerçeği yansıtmayan ve ne bugüne ne de düne faydası olmayacak olan işler peşindesiniz.
Yerinizi siz belirleyin ve bu hayatın size yükleyeceği görevlerden hangilerini kaldırabilecek, hangi sorumlulukları üstlenecek ve hangi ad için yaşayacaksınız..
Aynaya bakın,
Kapatın gözlerinizi! Neredesiniz! Olmak istediğiniz yerde mi yoksa bomboş bir hayal dumanı içinde mi? Bugün kendiniz için iyi bir şey yapın ve önce adınızı seçin. Sonra da adınızın devamına sizi ifade edecek olan eki ilave etin.
Siz LU musunuz yoksa SUZ mu?
Mustafa Çelebi ÇETİNKAYA®
10 Ekim 2006 Salı: 18:35
Kayıt Tarihi : 10.10.2006 23:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Çevremize baktığımızda ne çok isim vardır. Canlı-cansız, soyut-somut ne çok isim; ne çok anlam! Bir isim söylendiğinde hemen algıladığımız şeyler olduğu gibi, algılamakta güçlük çektiğimiz veya bizde hiç çağrışım yapmayan, anlam yükleyemediğimiz absürd kelimeler…
Ekmek, hava, su dediğimizde hiç tereddütsüz algıladığımız ve göz önüne anlamı ve şekliyle seriliveren kelimeler… Veya mutluluk, hasret, yalnızlık gibi, içini kendimizce doldurduğumuz kelimeler… Veya çiçek isimleri: gül, hanımeli, yasemin, gelincik, kasımpatı gibi… Veya ana, baba, kardeş gibi… Derhal kavradığımız ve anlamları yüklenmiş herkesçe bilinen kelimeler…
Biz yüklemişizdir bu anlamları bu kelimelere. Bir de; yanına gibi ekleyerek söylediklerimiz var ki… İşte o zaman başlarız düşünmeye ve içini doldurmaya kelimelerin. “Ana gibi”, “Baba gibi”, “Çiçek gibi”, “Yar gibi”,”Gül gibi” “Sevgili” gibi dediğimizde işlerin değiştiğini görürüz.
Sevgili
Bütün çiçek adları güzeldir
Gonca güller gibi
Biz isimlendiririz layığıyla
Bizlere bahşedilen güzelliği
Senin de adın güzel
Kendin gibi,
Ben koydum adını “Sevgili”
Bütün çiçekler kıskanacak seni
Nesnelere verdiğimiz isimler, onlara yüklediğimiz anlamları sıfat olarak bizlere yansıtır çoğu zaman. “Gül” dediğimiz çiçek, gerçekten bir tebessüme benzer. Açıldıkça irileşen irileştikçe gülen bir ağza, yüze benzer. Yüze gülen bir hali vardır tüm güllerin. “Hanımeli” ki…biçimi, zarafeti, yumuşaklığı, aynen bir hanım elindeki zarafete benzer. “Aslanağzı”, “Günebakan”… Menekşedeki hercailik; hep taşıdığı anlam ve sıfatlara uygun değil midir?
Bir de taşıdığımız isimler, adlarımız var… Hani çağrıldığımızda dönüp baktığımız. Sadece çağrıldığımızda biz olduğumuzu, bize ünlenildiğini anlayalım diye mi konulmuştur adlarımız? Çoğumuz bize konulan adların sıfatlarını taşımaz mıyız? Ali: sadece bir kişiye sesleniş midir? Adı ali olan çok kimse (istisnalar kaideyi bozmaz) biraz ali değil midir? Yavuz olan, yavuz; Kamil olan, kamil; Ömer, Fatih, Selim olan… Büyüklerimiz nereden bilebilirlerdi ki biz büyüyünce bu isimlerin ağırlığını taşıyabileceğiz; altında kalmayacağımızın garantisi mi vardı? Ama bu tecrübeyle sabittir. İnsanlık tarihinden beri tecrübe edilmiş ve edilmektedir, adların, isimlerin içlerini hep insanlar doldurmaktadır.
Metin Soydeveli
Duygulu Duygusuz
Onurlu Onursuz
Umutlu Umutsuz
Hangisindensiniz siz seçin.''
Siz önden buyrun!
TÜM YORUMLAR (3)