****
___BOŞANDIM__
Boşadım ilham perilerini... Sabahtır buruşturup attığım bu kaçıncı kağıt bilmiyorum ama mısraların bana kırgın olduğu aşikar. Eskiden böyle hüzünlü ve böyle ağlamaklı olduğum vakitlerde bütün ilham perileri gelirdi ziyaretime. Mısralar yanı başımda olurdu hep. Tavşan kanı çayımın yanına birde sigara yakardım. Koşarak peyda olurdu kalem ellerimde. Kelimeler dans ederek düşerdi satırlara. Şimdi ceketimin cebinde asılı durmaktan ve mesai giriş- çıkış imzası atmaktan başka işe yaramıyor kalemim. Bu vakte kadar çok mu hızlı yazdım bilmem ki? Hani şu hız ve seyreklik meselesi takıldı kafama.
Belki de başından beri hak etmediğim bir sıfattı şairlik. Öyle ya böyle bir iddiam yoktu dersem kendimi kandırmış olurum. Tükendi beklentilerim... ben artık şairde değilim. Kağıtları buruşturup atan, kalemi elinde evirip çevirip masaya bırakan ve boşanmış biriyim perilerden.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
güzel bir yazı olmuş
tebrikler
Belki de başından beri hak etmediğim bir sıfattı şairlik. Öyle ya böyle bir iddiam yoktu dersem kendimi kandırmış olurum. Tükendi beklentilerim... ben artık şairde değilim. Kağıtları buruşturup atan, kalemi elinde evirip çevirip masaya bırakan ve boşanmış biriyim perilerden.
/ Bu özeleştiri sizi yansıtmor, şairliği hakkedenler şairliği hakketme adına çok mu farklı şeyler yapmış. Bunun aricinde ele aldığınız konu, anlatım tarzı kutlamaya değer.
Eskiden böyle hüzünlü ve böyle ağlamaklı olduğum vakitlerde bütün ilham perileri gelirdi ziyaretime. Mısralar yanı başımda olurdu hep. Tavşan kanı çayımın yanına birde sigara yakardım. Koşarak peyda olurdu kalem ellerimde. Kelimeler dans ederek düşerdi satırlara
Tebrikler Mustafa'm, güzel ve akıcı bir yazı. Suskun veya küskün yürekle kalemin atışması. Evet, zaman zaman kilitkendiği nadir anlardır şairin ilahamının gelmemesi.
Yalnız, bazı cümleleri (devrik olarak desteklense bile) uzun kurmak okuyanın cümleyi kavraması açısından yoruyor gibi. Naçizane...
Tebrikler, yüreğin ve kalemin daima coşsun.
Selam ve sevgiyle.
Burhanettin Akdağ
karar senin ağam, güzel bir yazıydı... selamımla
İlham perilerinden zor boşanılır şairim...şiirleri yazdıran ne...tşk..okumak güzeldi...
Alına-fikrine sağlık Mustafacığım... Yazını okurken; bir yandan da düşündüm (ki bu durum, yazının işlevini yerine getirdiğini, okuyanı düşünmeye yönelttiğini gösterir)... Şimşek hızıyla, birsürü düşünce geçti zihnimden... O kadar doğru konulara dikkat çekmişsin ki!.. ''Sen ve sevmek kelimelerini evirip çevirip ters düz demeden cümle yapıp ve aynı cümleyi şiirde otuz defa kullanıp “Ben Şairim” diyenler'', ''okumayı bilmeyenlerin ve anlamaktan aciz alkış severlerin çoklukta olduğu'' (''nerede çokluk.......'' vecizesini getirdi aklıma) :)))), ''mahkeme ilam belgesine dahi şiir demenin mümkün oluşu'', ''Cümleleri ikiye üçe bölüp alt alta yazmanın yeterli gelmesi'' (ki, ''serbest şiir''in bu olduğu sanılarak, şiir adına korkunç bir yanlışa düşülüyor)... Dolayısıyla Mustafam; ''yazı'' bile olmayan ''şeyler''e o kadar kolay ''şiir'' deniyor ki; insan, kendi yazdıklarından şüphe eder oluyor ve ilham perileri, tam da bu şüpheci duygulara çok ''bozuluyor''!.. Kızıyorlar, küsüyorlar ve gidiyorlar galiba... Ama yine de... Yazdıkları ''şiir'' olanlar vazgeçmemeli gideni çağırmaktan... Şiir yaz... Yazabildiğince yaz ki, ilham perilerinin gönlünü alabilesin... Hergün yazmak şart değil... Birkaç istisna kalem hariç; hergün şiir yazmak; kalemi güçlendirmenin yerine, kısır döngü arenasına çevirir kâğıdı... Ben de seyrek yazarım... Ha; yazdıklarım şiir mi? Onu ben taktir edemem... Onu okuyan (ama şiirden anlayarak okuyan) ve zaman taktir eder... Ve insanlar bu gerçeği unutup kendi yazdıklarına ''şiir'', kendilerine de ''şair'' sıfatını bir paye gibi yakıştırdığı sürece; ilham perilerinin kanatları yorgun düşecek maalesef... Dolayısıyla; asıl hakedenlerin çağrısına yetişemeyecekler... O zaman da isyanını şöyle ortaya koyuyor bir şiir yürek: ''KÂĞITLARIMI BİR SİMİTÇİ ÇOCUĞA VERDİM, KALEMİMİ DE BİR İLKOKUL TALEBESİNE. BENDEN KALAN BİRKAÇ ŞİİR DE ARMAĞAN OLSUN HAYATA.'' Ama unutma ki; hem şımarık, hem de vazgeçilmez sevgili gibidir hayat... SEN YİNE DE O'NA ARMAĞANLAR VERMEYE DEVAM ET... SEVGİLERİMLE....
İlham perilerini boşadım dedim ya hani; aslında onların beni bırakıp gittiklerini gurur meselesi yapıp söylemeyecektim ama terk edilmişliklere alışkın ben bunu da kabul etmeliyim sanırım. Beni terk edenlerin peşinden nasıl gitmediysem...
Kağıtlarımı bir simitçi çocuğa verdim, kalemimi de bir ilkokul talebesine. Benden kalan birkaç şiirde armağan olsun hayata.
Boşadım ilham perilerini, boşadım adımı.
ya ilham perisi diye bişey var mı
kırgınlıkla söylediniz ve çekildiniz herhalde...
ama şair yürekler isteselerde başlarını topraklarla örtemezler ki.. az buçuk eğildiğinizde önünüze doğru, karşıya bakarken yine dökülür mısralara düşüncelerde özlemler yada özlemsizlikler...
ama siteminizde yerden göğe kadar haklısınız..
bunu canı gönülden tebrik ederim..
Bu ne umutsuzluk sevdazan
periler boşanırmı hiç sen var oldukça kağıttta kalemde hepsi olacaktır ilham perileri arada gider bakma onlara ama öyle olmadık zamanlrda gelirlerki
o zamanı iyi değerlendirmelisin
Yürekten tebrik ederim selamlarımla
ilham perileri öyle kolay boşanmaz dostum
sen onları bıraksan onlar seni bırakmaz
yerine yenisi gelir ilham perilerinin gibi geliyor bana güzel bir denemeydi kutlarım
Bu şiir ile ilgili 19 tane yorum bulunmakta