on yedi ağustos gecesi saat üç sıfır ikide de başladı göç. Telafisi güç.Şehirlerden,yaşamlardan göçüldü.Zordaydı insanlar. Şoktaydılar, şaşkındılar. Uzmanlar yetişinceye kadar bilinçsizce sürüyordu, can havliyle başlayan can kurtarmalar. Eğitilmiş köpekler ulaştığında enkaz altındaki yaralılara, ağızlarını burunlarını yalarlardı rahat nefes alsınlar diye. Enkaz fareleri mal peşindeydiler, can kurtarıyormuşcasına. Fırsatçılar yardım diye gelen suları satıyordu yaşlı ve güçsüz insanlara..
kimi gördü
kimi görmedi
kimi görmemezlikten geldi
Yedi düvel el uzattı.Sorumlular aranıyordu. Dikkatler bir yana çekildi, unutuldu diğerleri, unutturuldu. Hasar hesapları döndü durdu ortalarda,az ortaya orta aza. Makyajlandı duvarlar boy boy ilanlarla süslendi. 'Satılık bina', aslında mezar! Kader denildi. Deprem öldürmez çürük bina öldürür denildi. Çürük insanlar öldürmedi mi?
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.