Hani Mars’ta hayatın olduğunu söylemişlerde uzay aracına binerek toprağına ayak basan bir ilk kişi olarak, senden başka kimsenin olmadığının farkına vardıktan sonrada yakıtım olmadığı için orada mecburen kalan gibiyim şimdi. Nasıl yaşayabilirim diye kıvranırken seni görüp tanıdığım sevinçle ve daha önce yaşadığım dünyalık iletişimlere benzemeyen bir paylaşım içinde hızla akan zaman sürecinde; sanki senin kaybolacağın ya da kaybedeceğim korkusu içinde her geçen an sıkı sıkıya sıcaklığına yaklaşan mükemmel bir dostluğu yaşıyordum kendi kendime. Hep bir emanete dayanan, toprakta, bulutlarda, sularda, anlarda… Sürüklendiğinde çok şeyleri kaybettiren bir ilişkiydi sanki. Yakıtımın olmayışını söylediğimde pek inandırıcı gelmemişti ve dünyaya dönmek isteğimin yalnızlığa karıştığının söylemi de… Ne etrafımdaki seslerin ne yeni gördüğüm cennet mekân manzaranın nede huzur veren tılsımla karışık gözlerinin içindeki arayışlarının, tanımak ya da güven arayışının rahatsızlığı yoktu ruhumda. Orada bulunman büyük bir nimetti her şeyden önce. Ya senin içinde böyle miydi? Acaba yalnız yaşamaya ya da kendi kanunlarının içinde yaşanmışlığın alışkanlığı ile hükmederek yine bensiz yaşamaya ne zorunluluğun olabilirdi ki… Mazimde her kabul ile yaşıyordum bundan sonrada yaşayabilirim mantığı ancak senin Mars’ında bulunabilirdi, değişim neden sana zor geliyordu ki sanki? Bu acı gerçeği anlamam zordu, her şey yolundayken hele… Sorunları kavrayamıyordum!
İlişkimizde maddelerin sürekli sıralanıyordu… Madde 1… Orada niceliklerle uğraşmak bana anlamsız geliyordu. Sevgi her şeyin anahtarı değil miydi? Öğretilerimiz hep onunla başlamıyor muydu? Etrafıma baktığımda her nimet vardı. Üstelik bedava… Yinede sorundu aramızda yaşanan, yaşlanan her şey!
Her konuşmanın sonunda dünyayı bildiğini iddia ediyordun. Marsta her şeyin farklı olduğunu anlatıyordun. Geldiğim dünyaya dönmektense Marsın gizemli ve heyecan veren ikliminde kalmaya razıydım. Geçmişim bir enkaz… Ne ararsan vardı, tsunami, deprem, volkanik patlamalar ve izleri… Unutmak için müthiş bir ortamdı burası. Mücadele etmeye değerdi diyordum içten içe… Uzun zaman sonra beni tanıdın ancak “Seni her gördüğümde yaşadığın dünyanı görüyorum” diyordun. “Kendi aracımı sana tahsis edeyim ve dön alıştığın geçmişine, dünyana… Yaşanılan ve paylaşılan her şeyi unut…” diyebiliyordun!
Zaten yakıtımın olmayışına inanmamıştın. En baştan ön yargılıydın. O aracı ister içinde ben olayım ister olmayayım her zaman dünyaya gönderebilecek acımasız bir kişilikte hissediyordun. Kısacası yanında bir fazlalık, bir gereksizliktim sonraları.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
beğeniyle okudum güzel şiirinizi, yüreğiniz daim olsun, sağlık ve esenlikler diliyorum
selamlarmla
YÜREĞİNİZE SAĞLIK BU GÜZEL ÇALIŞMANIZ İÇİN KUTLARIM SİZİ GÖNLÜNÜZDE GÜLLER AÇSIN KALEMİNİZ DAİMA YAZSIN İLHAMINIZ HEP ÇAĞLASIN GÜLEN YÜZÜNÜZ HİÇ SOLMASIN SAYGI VE SEVGİLERİMLE
Her şeyi zamana bırakın ve özgür olun… Kim bilir bir gün suyun yüzü gibi dibi de duru görünür gözünüze… Gerçek bir dostunuz olur o zaman ve yapışın ona sıkıca. Artık iki kişilik oyuna hazırsınız demektir. Marstan baksan dünya, dünyadan baksan Mars görünür…
Anlamlı ve güzel çalışması için usta kalemi kutlarım.
KUTLUYORUM BU DEĞERLİ ÇALIŞMAYI KUTLUYORUM KALEMİ SAYGILARIMLA SAYFAMDASINIZ
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta