İnsanın insana ettiğini, 'insan' insana etmez demiş eskiler. Ne hoş, ne boş ama ne anlamlı söz. Bütün anlam, “insan” sözünde kilitlenip kalıyor. Her şey insana verdiğimiz anlamda düğümleniyor. İnsanın insana bakışı çok önemli.
Hepimiz insanlığımızla övünür, Tanrının yarattığı diğer mahlûkatlar arasında en seçkin varlık olmakla onur duyarız. Birisine öfkelendik mi ağzımızdan çıkan ilk hakaret sözü “hayvan”dır. Dozajına göre onu “eşşek”, “köpek”, “domuz” iltifatları izler.
Bazen övgü ve sövgü birbirine karışır. Çok çalışkan ve başarılı bir insanın ardından söylenen “Vay inek vay! ” sözlerinde biraz imrenme de sezilir.
Bazı hayvansal nitelemeler yöreden yöreye farklı algılanır. Sözgelimi “çakal” sözü, Anadolu’nun kimi yöresinde iltifat, kimi yörelerinde hakaret olarak kabul edilebilmektedir.
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik



