Özlemimiz hep, genellikle dostluktan, barıştan, sevgiden yanadır. Konuştuklarımızda, yazdıklarımızda hep bu özlemler ağır basar. Ama görülüyor ki bugün dünya göklerini kaplayan hırs, nefret ve öfke adlı üç kara bulut, insanları pençesine almış kıvrandırıyor. Özellikle ülkemizde hırs, nefret ve öfke ekilen bataklıklardan, ulusalcılık ya da milliyetçilik ya da başka kavramlar adına cinayet, katliam, linç büyüyor, çoğalıyor; kimi ellerde ve gözlerde meşruluk kazanıyor!
Görülen odur ki; hırs, öfke ve nefretin yanında söz tükenmiş gibidir. Beyinler dumura uğramıştır. Çölleşen yüreklerde sevgi ve barış çiçekleri yerine üzerlerinde dikenli kara çalılar türemiştir.
Hırs, bugünümüzü, yaşadığımız güzellikleri görmeden, fark etmeden, kanlı kılıçlarla, kara barutlu toplarla geleceğin surlarına saldırmaktır. Hırs, gören gözlerin kör olması, yüreklerin mühürlenmesi, beyinlerin güzel düşüncelere karşı zincire vurulması, dudaklara “sevgi, barış, dostluk” gibi sözcüklere karşı dikenli tel çekilmesidir.
Hırsın egemen olduğu yürek ve beyin, hep bir noktaya bakar. Başka açılar ve noktalar, kapsama alanı dışındadır. O baktığı nokta ise yalnızca kendi çıkarı, kendi beklentileridir. Ama bu çıkar ve beklentiler, her zaman çoğunluğun yıkımı olmuştur.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
öfke ve nefret insanda kendisini koruması vs için varolan dürtülerdir , fiziksel belirtilerdede görüleceği gibi kan dolaşımının hızlanması , kasların daha kuvvetli hale gelmesi , gözlerin irileşmesi vs..
sorun insanın yaşamında fiziksel, ruhsal, toplumsal varlığını tehdit edebilen (en yakın ailesinden hiç tanımadığı insanlara kadar) pek çok kişilerin ve bunların davranışlarının , durumlarının kişide oluşturduğu tepkileri ne yapacağıdır. Oluşan etkilerin tepkileri verilemediği zaman kişinin içinde birikmekte ve zamanla artmakta ve sonrasında kişi enerjisini bu içteki artan olumsuz duygularını kontrol etmekte kullanarak daha güzel bir yaşamdan uzaklaşıyor. Bu duygular yok edilebilirmi , bir yolu varmı ?, insan naturel bir hale gelebilirmi ? çünkü neye sahip olursanız olun gönlünüz bu durumdaysa (ki hayatta aldığınız darbelerin miktar ve şiddetine vs bağlı olarak herkes aşağı yukarı bu durumda) mutlu hissetme şansınız yok .
'Özellikle ülkemizde hırs, nefret ve öfke ekilen bataklıklardan, ulusalcılık ya da milliyetçilik ya da başka kavramlar adına cinayet, katliam, linç büyüyor, çoğalıyor; kimi ellerde ve gözlerde meşruluk kazanıyor! '
Ellerinize sağlık
Gerçekten inanılmaz bir şekilde sadece çevrelerine değil aslında kendilerinede zarar veriyorlar bu acımasız insanlar.'Keskin sirke küpüne de zarar verir bir bilebilseler.
Teşekkürler kaleminiz hiç susmazsın
tam puanla
Öfke, bitmemiş düşlerin aynasında solan acı süsleridir hayatın. Öfke, güneşi çekerken ipe, karanlık kaldırır başını gizil vadilerden. Öfke, ürkektir, renklerden uzaktır, tuzak kurarken ışığa, zulası korkak bir yürektir.
Zaman, çekerken acının zincirlerini makaralara, hırs nefret ve öfkenin bir yanı yalnızlıktır, tüter duman duman... Bir yanı ıssızlıktır, öter çın çın! ! ! Ve ortada acının ve sabrın yazılmamış tarihi akadurur yüzlerimize.
Yüreğinize sağlık kaleminiz daim olsun arkadaş, tşk
aman, çekerken acının zincirlerini makaralara, hırs nefret ve öfkenin bir yanı yalnızlıktır, tüter duman duman... Bir yanı ıssızlıktır, öter çın çın! ! ! Ve ortada acının ve sabrın yazılmamış tarihi akadurur yüzlerimize.
Çok güzel, şair üslübü denemenize yansımış. Tebrikler.
İnsan kendisine istediğini başkasına da isteyebilse, sorun kalmayacak. Tebrikler
Öfke, nefreti sürükleyen, ileri süren, ama bir süre sonra yarı yolda bırakan bir yoldaştır. Kimi zaman baldan tatlıdır, kimi zaman zehirden acı. Bir bakarsın yürekleri tutuşturan ateş, bir bakarsın ocakları söndüren yangın.
harika dizeler umarım birçoğumuz ibret alır tebrikler
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta