Deneme...... Şiiri - Hasan Şahin

Hasan Şahin
101

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Deneme......

Aslında unutmamak adına yazılmış minik bir anıdır bu. Yoksa içinde yaşadığım bir Fıkramı demeliyim bilemedim. O gün bunu yaşadığımda, doğallığına ve an içinde gelişmiş olmasına çok gülmüştüm, bu sebeple zaman içinde unutmayayım diye yazmak istedim. Yıllar geçtiğinde bir gün denk gelip okursam şayet, o vakit nasıl gülümseyeceğim diye düşünerek saklayacağım bunları….


Hiçbir planlama yokken, bir arkadaşımın kız arkadaşı ile yaptığı programın ters gitmesi nedeni ile gelişmişti bu kısa yolculuk. Öğlen gibi aramıştı beni ve kısa bir Geziye gideli mi? demişti. Vaktimin çokluğundan olsa gerek, kabul ettim ve akşam saatlerinde ne yaşayacağımızı bilmeksizin yola çıktık. Niyetimiz İğneada’ya gidip, oranın Ormanlarında kısa yürüyüşler yapıp, bir nevi temiz hava alıp, Şehirden an itibarı ile uzaklaşmış olmaktı. Silivrinin Kuzeyinden devam edip Köy yolları içinden geçen harika bir akşam yolculuğu böylece başlamış oldu. İstanbul’un bir Tık ötesine geçince, sanki Brezilya Yağmur Ormanlarında geziniyor hissiyatı ile bakmaya başlamıştık etrafımıza, ne görsek şaşırtıyordu bizi. Geçen Keçi sürüleri, az öte de İneklerini ahıra sokmaya çalışan bir adam gibi detaylara bakarak devam ediyorduk. İnce Orman yollarından geçerken ben Arabanın Farlarını söndürüp, zifiri karanlığa bakınca arkadaşım korkuyordu.

Oysa Yıldızlar üstümüze düşecekmişcesine göz kırptığı anlardı o anlar. Uzun zamandır böyle yollardan geçmemişliğin hasreti ile keyif alarak devam ediyorduk yolumuza. Sadece bir yerde durup bir şeyler yedik, içecek alıp aynı heyecanla yola devam ettik. Otelde kalmayı planlıyordu arkadaşım, oysa benim aklımdan daha özgür şeyler geçiyordu. İstedim ki bir Orman kıyısında arabada yatalım, Yıldızları seyredelim, Şarap içelim ve biraz da olsa Şiir tadında nefes alalım. Derken aklıma hep duyduğum ama hiç gitmenin, görmenin nasip olmadığı Kıyıköy geldi. Uğramayı teklif ettim arkadaşıma, olur dedi ama zaten bizim izlediğimiz Yol güzergahı nedeni ile mutlaka oradan geçeceğimizi de bilmiyorduk. Biz yolun bizde uyandırdığı özgürlük hissi ile devam ederken hiç beklemediğimiz bir anda, birden bire Kıyıköy tabelası ile karşılaştık. Bu kadar erken beklemiyorduk doğrusu ve şaşkınlık ifadesi henüz yüzümüzdeyken Köye giriverdik.

Köye girdiğimizde ilk olarak gözüme çarpan detay binaların neredeyse hepsinin altında bildiğimiz Kahvelerin olduğu oldu. Sağlı, sollu küçük yolun her iki tarafı da kahvelerle doluydu ve insanlar masaları dışarı atmışlar, çay içip sohbet ediyorlardı.Bu benim çok sevdiğim bir şeydi. Dışarıda, açık havada çay içmek, sohbet etmek beni tanıyan herkesin bildiği bir özelliğimdi. Çok gitmeden bir Kahveye yakın bir yere park ettim aracı. Sigaramızı, Telefonlarımızı alıp çıktık dışarıya arabadan ve ben iki saattir direksiyon sallamışlığın dağınıklığını aşmak için pantolonumu yukarı çekerek etrafa bakmaya başladım. Bir yandan da kendi kendime, hafif yüksek sesle - Ne güzel bir yer burası böyle ya! diyordum. Arkadaşım Servet’de bakınarak şaşkın şaşkın kafasını sallıyordu. Üç adım ötemizde bulunan Kahveye yöneldik ve dışarıda duran bir masaya oturduk. Tam Kahveciye çay söyleyeceğiz, ben bir sigara yaktım, bakınıyorum, bir de ne göreyim! Önümüzde bir masa daha var, yola yakınca ve düzgün giyimli, kısa saçlı, daha ziyade Polis yada Asker’e benzeyen biri dikkatlice bana bakıyor ve ardından kafasını yukarılara çevirip etrafa bakındıktan sonra tekrar bana bakıyor ve kafasını sallıyor. Kısa bir süre baktım bu ilginç adamın bakışlarına ve bir mana veremeyince olanca müptezelliğim ile - Hayırdır kardeşim? Polismisin? Çok inceledin dedim gülerek, şaka tonuna yakın bir sesle! Adam, yüzünde ki meraklı ifadeyi hiç bozmadan, yine aynı şekilde kafasını iki yana çevirip bakarak cevap verdi. – Yok Abi sen arabayla park ettin ya hani dedi. Eee dedim gülerek, -İşte hani inip pantolonunu çekiştirdin ya dedi. Ben yine Eee dedim aynı ifade ile… Anladım bir bombanın patlayacağını herhalde ki iyice zorladım konuşmaya. – Hani dedi etrafa baktın şaşkın şaşkın ya… Ondan sonra da “Burası ne güzel bir yer böyle “ dedin ya deyince, Ee ne var bunda dedim gelecek cevabı kestirmeden verilmiş bir cevapla…. – Abi dedi, işte ben ona bakıyorum deminden beri, neresi güzel buranın? Senin baktığın yerlere bakıyorum ama hala göremedim demez mi! Yüzümün ifadesini az çok tahmin etmişsinizdir! Gülmekten epeyce cevap veremedim. Sonra – Siz burada yaşadığınızdan size böyle geliyordur, bize cennet gibi geldi burası diyerek masaya davet ettim. Çaylar geldi ve ben tekrar konuya dönüp buralı mı olduğunu sorunca; - Ben buranın Muhtarıyım, babamda bir dönem önceki Belediye Başkanı dedi. Tamam dedim işte, daha diyecek bir şey yoktu. Babanın yaptıklarını beğenmiyorsun diyemedim ama çok güzel bir sohbet oldu orada,planladığımız zamanın üzerinde kalıp sohbete devam ettik… Sanırım ben de bir Fıkra da farkında olmadan rol almıştım işte…. Köy insanının samimiyetini, içtenliğini unutmamamı sağlayacak bir anı halini almış oldu böylece bu güzel yaşanmışlık….

Hasan Şahin
Kayıt Tarihi : 23.7.2016 19:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hasan Şahin