Merhaba sayın okur. Okur olmak nasıl birşey? Umarım iyi birşeydir. Yazarlığı sorarsan, kendi halinde herkes birşeyler yazar. Ama biraz zahmetli iş. Her yazar kendi kitabında ufacık bir devlet kurup yönetir. Kitap yaprakları vatani sınır niteliğindedir. Her yazan kendi ölçüsünce yazar, tabi birde çizer. Fazla uzatmadan konuya gireceğim ama çok özür diliyorum. Önce Altan’ı çağırmalıyım.
Sayın okur bir dakika hemen geliyorum.
- Türkçemiz hazır mı Altan?
- Altaaaaannnnn Hey! Nerdesin yavrucum?
- Tanrı senin cezanı vermesin…
Kusura bakma sayın okur. Seni beklettim. Bu Altan denen herifi yarından itibaren kamulaşmaktan men edeceğim. Koskoca bir dili mutfak tezgahında unutmakta nedir yahu? Birşey ürettiğide yok zaten, tek yaptığı cevap vermek. Hoş mutfağa kimseyide almıyor, sanki gizemi kaybolacak. Neyseki çok geç olmadan atalarımız tomatoes’e, domates deme çabasında bulunmuş. Gerçi hak vermiyorda değilim garibime… Ne zaman bu dilin nesneleri ile bir yemek yapmaya kalksa bir anda yangın çıkıyor mutfakta… Buzluktaki yüzyıllar öncesinden kalan sözcükleride kullanmıyor kerata. Sorduğunda da cevap hazır. Bizler etkileştik. Tamam kardeşim etkileştik, etkileşmeye de yüzyıllar boyunca buzlukta nesne mi bekletilir ? Bak yine cevap veriyor duyuyor musunuz ?
- Ne demek o sözcükler Asya’nın soğuk iklimini taşıyor. Ne demek bozulurlar. Ne demek onları dışarı çıkaramayız.
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta