Yanlış okumadınız aslında şu yazının başlığını; ‘şamber’ yazıyor gerçekten de; misk-i amber midir, şahâne kamber midir, hâsı mıdır minderin; belli değil.
Bir anda gördüğünüz şu imlâ rezâletini, kimse bilmeden yok etmek istediniz, değil mi? Hilkat garibesini, gözünüze yakışmayan harf-i çöp olarak mühürleyip, cezasını kesiverdiniz! Ardından da, derhâl düzeltmek istediniz bunu, ‘çemberin merkezi’ olarak, gayri ihtiyarî… Çünkü birdenbire, merkeze odaklandınız istemeden; diğerlerini ıslâh etmeye kalkıştınız!
Oysa, öyle değildi gerçek: çemberin merkezi olan, yaptıklarının dünya için yeterli olduğunu düşünen kalemşörlerdi! Öyle ki; silahlarını çektiklerinde, vurur geçerlerdi atları; çevresinde dönenlerden kurulu bir ‘atlı karınca’dan ibaret olan onca haşerâtın, ortalığı kirletmesine ne gerek vardı ki?
Aslında dünya, öylesine yuvarlaktı ki; kendinizi onun merkezinde görmekten başka çareniz de yoktu! Merkezkaç kuvvetin etkisinde kalıp, üvey bırakılmaktan ürktünüz; çünkü bildiğiniz iki harfin az geleceğini biliyordunuz onlara! Aralarında yer kapmak için yarıştınız habire; her sayfada adınız olacaktı aklınız sıra; her şiirde de, iki dizeniz! Beyitler sanki size düzülecekti hep, yâd ellerin ağlamasına hiç aldırmayacaktınız. Hiç kimse solan mürekkebinizde, kendi kalemini göremeyecekti; onca yürek sizin için yaşayacakmış ve sizin için ölecekmiş gibi!
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta