Deneme 1 Şiiri - Feride Uğur

Feride Uğur
1

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Deneme 1

3 Mayıs 2015 (Pazar)
Sevgiliye notlar

Keskin bir diş ağrısıyla mücadele ediyordum fakat öyle bir yerdeydim ki, ne doktora, ne de ilaca ulaşamıyordum. Mutfakta, sinirli bir halde dolapları açıp kapıyor, bir şeyler arıyordum. Yarısı dolu bir votka şişesi buldum; sevindim. Hiçbir vakit votka içememiştim. İlk yudumda tükürmek - en çok buraya kadar varmıştı votkayla ilişkimiz. İçmekte kararlıydım. Nitekim en fazla hafif bir boğaz yanması, sıcaklık ve göz yaşarması olacaktı; şansım yaver giderse hatta uyurdum bile. Diş ağrısını unutmak için başka bir meşgale bulmalıydım beynim için. Elimde şişeyle dolapları yeniden açıp kapamaya başladım, fakat bu defa ne aradığımı biliyordum. Bardak! Aniden ensemde bir nefes hissettim.
- Ne yapıyorsun?

Döndüm; annemin her zamanki bunak ve kaygılı bakışlarıyla burun buruna geldik.
- İçmek istiyorum; belki ağrıya da iyi gelir.

Ansızın şişeyi çekip elimden aldı, hızlı adımlarla uzaklaştı. Kapı arasından, sokak lambasının ışığında annemin gölgesinin bodruma indiğini gördüm. Bir kaç dakika sonra geri döndü; kapıyı kapattı, pencerenin önünde duran kitapların arasından küçük, el kadar bir kitap çıkarıp dudak altından bir şeyler söylemeye başladı. Benim acım için dua ediyordu.
Yere çöktüğümü hatırlıyorum. Aniden göbeğimin alt kısmına doğru bir ağrı başladı. Ansızın ve bir anlıktı. Boğazımda bir şeyler kalmış gibiydi, boğuluyordum ve sanki gözlerimin derinliklerinde yakıcı bir kor vardı.
O ana kadar sanardım ki, hiçbir şey umrumda değil. Ciddi ciddi böyle düşünüyordum. Ne dünyanın diğer ucunda açlıktan eziyet çeken çocuklar, ne ekonomik kriz, ne işsizlik, ne birisinin çekip gitmesi, ne de birisini unutamamak - hiçbir şey. Öyle olmadığını anladım.
Şimdiye kadar görmezden geldiğim her şey, katlanmış ve üstüme düşmüştü. Zor geliyordu. Bunu kendi kendime itiraf etmek bile zordu.
Birisi bunun normal olduğunu düşünebilir, belki de ben büyütüyorumdur her şeyi. Umrumda değil - değil; zira umrumda artık her şey. Asgari bir sağlık sorunu olabilir, fakat benim için bir travma, bir savunma sisteminin çöküşüydü. Şimdi ben büsbütün hayata, koskoca dünyaya, bu kadar insanlara karşı yapayalnızdım.
Saklandığım yerden çıkıp savaşmalıydım. Hiç kimse ve de hiçbir şey kalmamıştı; omzumu dayadığım duvarlar yıkılmıştı. Ortalık savaş alanını hatırlatıyordu; harabeler arasında çocuk yaşta yitirdiğim bir dostun acısı, ölü bir kedinin cesedi (köpekler kuyruğunu koparmıştı zavallının; kuyruksuz kedi cesedi ortada duruyordu, aman tanrım, bu da ne böyle), ardından gidemediğim, sevdiğim mesleğim, dostlarımın evlilik sonrası uzaklıkları, çekip gidenlerin hepsi, unuttuğum her şey, görmediğimi söylediğim bütün yaralarım, hepsi gün ışığına çıkmıştı; gözümün önünde, biz buradayız, biz kaybolmadık, biz varız - diye bağırıyorlardı ve ben hangisine üzüleceğimi, hangisine kıvranacağımı bilemiyordum.
Her şeyi ve de herkesi son bir defa unutmak kararı aldım; ilk kendimden başladım. Kendini bırakıp gidersen eğer, kimse seninle gelemez - demişti birisi; kim olduğuna emin değilim, belki de kendim uydurmuşumdur. Unuttuğum şeyleri hatırlarken hep böyle olur; emin olamıyorum, büsbütün geri dönmüyor aklıma, bıraktığım yerden.
İlk iş arzulardan başlamalı; onları kimsenin göremeyeceği yerlerde saklamalıydım, görüp de zarar veremeyecekleri bir yerde. Sakladım. Bu sefer de görmedikleri için üzerine basıp geçtiler, vurup yıktılar, kırıp döktüler.
Kendimi bitirmeliydim. Canıma kıymayı asla düşünmemiştim; ölmeyi değil, savaşmayı seçtim. Ölüm zaten nihayetinde beni bulacaktı.
Yazmaya başladım. Yazıp bitmek isterken, çoğalıyordum. Mısra mısra artıyordum, satır satır çoğalıyordum; böylesine arbedenin, böylesine düşmanın yanı sıra bir de pek çok “ben” çıkıyordu ortaya; çoğalıyordu, dökülüyordu etrafa. Keşke dost olmaya çalışsaydım onlarla. Fakat yalnızlık takıntım vardı. Herkese karşı savaşmalıydı ve çoğalan benler de herkesin safındaydı. Yazmak savaşı uzatmaktan, düşmanımı çoğaltmaktan başka fayda etmiyordu.
Uyumak istedim - her şey bittikten sonra uyanmak. Her defasında aynı uykuya dalıp, aynı rüyada, aynı yerde uyandım. Her şey beni bekliyordu. Ben kabus ile debelenirken, onlar uyumuş, uykularını almışlardı.
Ve hiçbir şeyle başedemediğim zaman seni fark ettim. O akşam karnımda başlayan, diş ağrımı unutturan o sızı gibi geldin.
Ben durup sana bakıyorum, onlarsa üstüme geliyor. Korkuyorum şimdi, ilk defa. Fakat onlardan değil; biliyorsun bunu.
Yorgunum, sevgili. Dünyanın en soğuk silahı gibi taşıyorum şimdi cebimde ellerimi.

Feride Uğur
Kayıt Tarihi : 28.1.2018 23:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
ÖNCEKİ ŞİİR
SONRAKİ ŞİİR
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Feride Uğur