Her Şeyi Geçkin Gezegenler

Ferhat Çiğdem
38

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Her Şeyi Geçkin Gezegenler

Her şey bu kadar hızlı akarken, yavaşladığı bir zaman dilimi göremezdiniz. En azından sevdiğiniz birisi için düşmeseydiniz.

Her sedye bir nüsha bırakır gerçek olacak bir hikayenin beklenmeyen noktasına. Kimler bilebilirdi birkaç eksik unsurun bu denli sorgulatır hissini? Hiç hareket etmez durumda düzinelerce kuramlar yaratabilecek sütun şikesteleri.

İlk defa insana ait bir gökyüzü ile sayılıyor gezegenler ve en çirkin lümeller. Bu bindiğim mekik ve ani atmosfer çıkışları... Deler geçer bir kalabalıkta anlaşılmaz bir yalnızlık.

Ah bir kadın vardı... Unuttuğum onca şeye karşılık pek fevri bir zorundalık.

Ondan da uzak bir mekikte yanımda üç tane, benimle sönen yıldız...

Atmosfere bıraktığım cengaver yerine balçık gezgini bir samuray yarattım. Her şeyi geçkin galaksinin çevresine milyonlarca damla ve sunak bıraktım...

Ben pisliğin tanımlanamaz üslubunda, üç yıldızla kaydığım bilinmezlikle farklı bir atmosferde bil hayli ıslanarak uyandım. Bilinmez bir hasarın titrek ellerinde ayaklarımda sımsıcak, bir Güneşi andıran yıldızın en duygu yüklü sıcaklığı elleriyle. Ben titrek bakarken boşluğun anlaşılmaz yıllanmış serüvenine. Ellerime uzanan iki gezegen en az iki bin yıllık, koparmadan güneşe bağladı bütün yörüngelerimi.

Meçhul bir hikayede kayıp bir kişi hatırlamak güçleşti, senin bu siman nereden...
. . .

Çekirdeğin en derininde her şeyi unutturacak bir yankı başladı. Yolculuk için hazır olduğum bir an hiçbir zaman var olmayabilirdi. Bu yolculuk gerçekleşmeseydi eğer.

Anlamsız bir aydınlık... Hızlıca giden bir buhran. Seneler öncesinde aklıma bile gelmezdi o dipdiri delikanlının bu hale geleceği. Meczup bir akıl ile kendisini kaybedeceği. Şahsi kanaatimce her şekilde geçkin galaksiden seni yaratırken düşündüm kendimi, alınmış birkaç örnek kaburga ile üzerimde...

Pek eski anımsamalarımız. Üstelik bu üç yıldız henüz bulutsu bile sayılmazdı. Ürkek bir arzuyla düşlerken ben seni. Senin her şeyden uzak sevişlerin. Bu mağara kadar soğuk değildi. Ya da düşününce sıcaklar olurum, her şeyini...

Neler geçti bilemiyor. Birkaç bilim ve kurgunun birleştirdiği sesler bütününde, gözlerimi dahi açamadım. Koy vermiştim artık Dünya ne kadar uzak, ne zaman geri dönüş var umursuyor olabilirdim. Küçük bir umutsuzluk vardı belirleyemediğim, Dünya'dan daha çok kendisine çeker arzuda. Uzaktan da olsa pek hayli görünürdü. Mekik ve değerlerin hesabı bir seçim gerektiriyordu. Üstelik yıldızların manzarası hangisinde daha iyi bilemiyordum...

Öyle bir düzlemdeydim ki, her durum için en kolayı belliydi. buralarda insanların nefes alması için açık alanlar mevcut değil. Her tarafı dengesiz bir kablo yığınına bulanmış, iğrendirecek bir maviye çalar beyazlıkla istasyonlar kurulmuş. Ne var ki yabancı gelmiyor bu tenini ısıran sinekler... Her seferinde aynı noktadan daha bir hissizleştiren acı...

Burada sadece sinekler var Dünyaya dahil. Belirli bir aralıkla seyahatler mevcut fakat günlerim karışık. Dünya kadar dönmüyor veyahut Dünya kadar ışığa maruz kalmıyor bu sinek maratonu... Üstelik burada ki sinekler kocaman bir gölge bırakıyor tenimin hislerine en yoğun olduğu bölgelere. Bir sinek bu kadar evrimleşmiş olabilir miydi?

Kalmış bir sessizlik elimde, dünden olduğunu tahmin ediyorum. Günde iki mi? Yoksa bir gün bu kadar kısamı bilemiyorum. Seyahatler gerçekleşiyor bu istasyona... Farklı sesler işitiyorum grimsi karanlığımda...

Ferhat Çiğdem
Kayıt Tarihi : 5.7.2023 15:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Hayal edin ve ihlal edin bütün kuralları, ben hep en kötülerin acilinde kendimle söylenebildim. Hep farklı bir gözle sözlere dökülebildim. Sözlerini dökemeyen gözlerin şerefine...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ferhat Çiğdem