Demokratik açılım derken ateşle oynanıyor.Bu ülkede sadece Kürtler yok Aleviler, Lazlar, Çerkezler, Göçmenler, Araplar da var ve hiçbirinin bir diğerine üstünlüğü yok, iki gün sonra onlar da kalkıp biz de kendi devletimizi kurmak istiyoruz dediklerinde hayır demek için nasıl bir sebep gösterilecek acaba bu barışçıl değil bölücü bir yaklaşım değil mi neden ısrarla bu görülmek istenmiyor.Her biri tek tek kendi devletini kurmaya kalksa nasıl paramparça olunacağı görülmüyor mu ne yapılmaya çalışılıyor? Ülkemizin üstünden pençelerini bir türlü çekmeyen Batının 'böl, parçala, yönet' taktiğini uygulayıp atmaca tırnaklarını geçirmek için nasıl adım adım hedeflerine doğru yol aldıkları görülmüyor mu, demokratik açılım derken milletimizin nasıl bundan sonra etnik farklılıkları net bir şekilde ayırt etmek durumunda bırakılacağı şimdiye kadar olmayan düşmanca yaklaşımların beslenip büyütüleceği tehlikesi nasıl görülmüyor ya da görülmek istenmiyor? Bu memlekette artık Kürt-Türk ayırt etmeden kız alınıp verilme durumuna gelinmişken nasıl bunlar bu güzellikler görülmez cennet gibi vatanımız neden bir cehennem haline dönüştürülmeye çalışılıyor, ne için kim için? Bence demokratik açılım diye tutturulup gidilen şeyin getirilerinden çok götürülerinin hesabı yapılmalı, kayıplar çok daha büyük ve telafi edilemez olacak bundan emin olabilirsiniz ha illa da görmek istemiyoruz diyorsanız yaşayalım ve görelim diyorsanız o başka… Hep birlikte yaşayalım ve görelim acısını da birlikte çekelim o zaman…Ama yazık çok yazık olur bu millete, millet ruhuna o ruhu bir daha canlandıramazsınız.
Yıllardır canımız, kanımız, kardeşlerimiz diye bağrımıza bastığımız, başımıza taç ettiğimiz Hülya Avşar, İbrahim Tatlıses demokratik açılım naraları atıyorlar. Hülya Avşar; “ Türk yanım şaşkın, Kürt yanım gururlu..” diyor. Bir noktada çok haklı bizim de Türk yanımız gerçekten çok şaşkın hem de çokkkk, çok…
Sizleri bulunduğunuz yere taşıyan, baş tacı eden bizler, sizleri oraya atşırken asla sormadık sorgulamadık, “Türk müsünüz, Kürt müsünüz? ” diye… Can bildik, canımız bildik. Başımıza Bakan yaptık, Başbakan yaptık. Atatürk’ün ve Türkiye Cumhuriyetinin Anayasasının ilk sözü olan “Vatan bir bütündür, parçalanamaz” sözüne uygun bir şekilde bir bütün olduğumuzu kabul edip öyle davrandık.
Ama şimdi Sayın Başbakan, “Referanduma gidilecek mi? ” sorusuna, “ Özgürlüklerin referandumu olmaz” diyor. Halkın oyuyla gelen Sayın Başbakan milletin kaderini belirleyecek olan çok çok ciddi bir konuda Kürt vatandaşlar için Yüce Türk milletinin yok sayarak hatta ve hatta adeta Türk milletine garez ve hakaret edercesine sanki Türk milleti Kürt vatandaşları şimdiye kadar zındanlara atmış, esaret hayatı yaşatmış gibi bir mantıkla, sözün arkasını nerelere kadar gidebileceğini ve nelere mal olabileceğini düşünmeksizin böyle bir söz söyleme gafletinde bulunabiliyor.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış