* Demir Yumruklu Bulut Şiiri - Fatma Doğan

Fatma Doğan
116

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

* Demir Yumruklu Bulut

FATMA DOĞAN

DEMİR YUMRUKLU BULUT

Can dostum,
Sağ kolumun ayrılmayan demir bilekli yumruğu,
Bir sokağın klanı değilmiydik hepimiz,
boy boy birer ağaç gibi serpilene dek,
Kimimiz her mevsim yaprağını döker oldu,
kışada yaza da eğdi boynunu
kimimiz toprağını, kimimiz göğünü beğenmedi ,
hayalet coğrafyalarda sürgün sürmeye gitti.
Şimdi senle ben varız birer ulu çınar gibi köklenen toprağımızda.
Bir sen kaldın adam gibi dimdik duran, birde çileli anam gibi bağdaş kurmuş Ayasofya
Bir seni sırdaşım bildim, biliyorsun bir tek sana gardaşım dedim ,ölümüne.
Bu yüzden çok iyi tanıyorum senin gözlerinde titreyen o yaralı küçük çocuğu,
biliyorum canını çok yakıyor ,gözleri leyl belası zalim iki gözün, fırlattığı okların, sol yanında açtığı yara.
sevdanın zift karası, sızım sızım sızlatıyor muhtemelen yüreğini,
Kuzeyinin saç diplerinden, güneyinin ayak uçlarına varıncaya değin.
tabanlarını kesmiştir ayaklarının ,ince ince tuzla buz olmuş canının cam kırıkları.
Çünkü Sen de yalın ayak mecnun misali ,çöllerin kızgın kumlarına basıp yürüyüp geçtin ateşi tüten coğrafyaları
Can dostum! demir yürekli adamım,
Sesi ağlamaktan kısılmış Leylaların,ağıtların elleri, yumrukluyordur şimdi dele dele bağrını,
bir Mescidi Aksanın, bir Kabenin tepesinde emanet duruyor sanki,
ha yuvarlandı ha yuvarlanacak, küfrün eteklerine doğru kristal kıpkızıl bir elma şekeri
Bir dolu karşılıklı, keşmekeş ,ayarı kaçmış sözün ve namert yüzsüzün tükrüklerini saça saça gülüşmelerinin ,hırçınlaştırdığı dalgalar çarpıyordur, beyninin dingin sahillerine kızıl denizinin
İçine akıyordur, kerbelası bir acının izi düşmüş ve dizleri düşmekten kabuk bağlamış aşkın
yenilmez yutulmaz zehri.
Bilirim;sessizsin,hissizsin bu zehri içmekten yüzyıldır.
Biraz da o yüzden kırgın ve yılgın bakıyor maveraünnehire , gözlerin.
O nehrin ötesinde ne bulutlar saklı, görüyorum bir dokunsam ağlayacak belki de
Hangi babasını bilmemiş krallar koymuş bu kuralı, bulutlar ağlamaz diye,
Ve Hangi kimliği belirsiz putlar haram kılmış ki gülmeyi de ağlamayı da
Farkında bile değildin ben söyleyene kadar. Ey dostum!
Paylaştığımız bir lokma ekmeğin hatırı varsa ki var aramızda.
Bu kadar sessizlik hayrına alamet değil bir irkil.
harından ateş solusun artık ey Halep!, burun deliklerin,
Şam şeytanının başı yarılsın artık attığımız taşlardan.
Bir Volkan patlatmanın vakti geldi sevrin yüreğindeki mağaradan
Yeter çözülsün seddül bahirin boynuna dolanan yağlı ilmik
Zor tutuyor kendini kaynamakta marmara ve yanmakta cayır cayır akdeniz
Kim demiş bulutlar ağlamaz diye, herkesin önünde.
Kalbi, özü, gözü olan varsın ağlasın ,
Zifir,kibir,küfür nerden bilsin ki yanmayı ya da ağlamayı
Onlar ağlatmayı bilirler anca
Demir bile ağlıyor,ateşlerde eriyor yüreği dağlandıkça
Gökyüzü ağlar, taş ağlar, toprak ağlar,analar ağlar da
Bulutlar neden ağlamasın , sevdası için?
Hele mahzun bakıyorsa göklerden kristal kızıl elma şekeri tutmuş çocuk
Ağlasın senin gibi demir yumruklu adamlar da.
Ve ağlasın doya doya maveraünnehirin ötesinden gözü yaşlı bir bulut
Ama bu kez gözyaşlarından ölüm ve kan yerine ,
gökten kıpkızıl binbir elma düşsün bu coğrafyaların masallarına umut umut.
(FATMA DOĞAN 3 ARALIK 2024/TURHAL)

Fatma Doğan
Kayıt Tarihi : 3.12.2024 13:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fatma Doğan