Demir Leblebi 9 Şiiri - Vahit Çakar

Vahit Çakar
12

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Demir Leblebi 9

BEKLENEN SONUÇ

Çok değil 4 gün sonra işverenleri pes etmişti. İşçilerde ilk günlerdeki o bezgin halden eser yoktu, hepsinin yüzlerinden mücadele vermiş, yorulmuş fakat başarıyı haketmiş insanların mutluluğu okunuyordu. Usta anlaşmaya iki yeni madde daha ekletmişti. Birincisi işçi atılımına karşıydı.
Habersiz, sebepsiz işçi atılmasına son verilecekti. İkincisi ise küçük yaştaki çocuk işçiler sadece çırak sayılacak ve vücutlarının kaldıracakları, bedenen ezilmeyecekleri işlerde çalışacaklardı. Ustayı görünce 'nasıl oldu bu iş bu kadar kısa zamanda? ' diye sordum.
'Nasıl olsun bizim işverenimiz böylesine ilkel işte. Gerçekten aklı selim bir adam olsa bizim işveren, bizimle anlaşmaya uygun zeminler hazırlar, her imkanı seferber eder. Böylece işçinin grev denilen silaha kolayca sarılmasını önlemiş olur. Bizimkisi ise sağolsun önce grev kışkırtıcılığı yapar, elinizden geleni ardınıza koymayın der, sonra da topu topu 40 gün dayanabilir.'

Bahara çok az kalmıştı. Ustanın sayesinde çeşitli düşünceden bir çok insanla tanışmıştım. Bazılarıyla kaynaşmış, bazılarına pek ısınamamıştım. Usta da bunu hissediyordu. Beni uzaktan gözlemlediğinin farkındaydım. Bana tüm bildiklerini, deneyimlerini aktarmaya kararlı gibiydi. Birbirimize açıkça söylemeksizin sanki böyle bir karar almış gibiydik. Dostlarla kaynaştığımı gördüğünde onun da yüzünü çocuksu bir gülümseme kaplar ve 'İnsan sıcağı bu evlat. İnsan sıcağı bu. Bir şeye benzemez' derdi. O'nun insan sıcaklığına verdiği örneğin farklı bir benzerini başka bir işçide keşfetmiştim.
İsmi Levent'di. Kendi de ismi gibi levent yapılıydı. 22-23 yaşlarında 1,90 boylarında, geniş yapılı omuzlarıyla küçük, minik bir dağ gibi bakıyordu tepemizden bizlere. Gülünce sanki gözlerinin içi de gülüyor gibi gelirdi bana. Gülmenin hakkı verilseydi herhalde bu ödül Levent'e verilirdi diye çoğu kez düşünmüşümdür. Hayata tüm sevecenliği ile bakıyordu o iki pencereden. Usta gibi çok şey bilmiyordu, çok filozofça laflar edemiyordu. Kıyaslamak gerekirse, zaten zıttı ustaya. Boyu posu, her şeyi...
Alabildiğine özgür ortamlarda büyümüştü. Açıksözlü, argo kullanan, kibarlığa pek yüz vermeyen, büyükşehir havasını koklamış, hergele bir istanbul çocuğuydu.
Onun da Nedim Usta gibi ayrı bir hikayesi vardı.
Askerden önce babasıyla birlikte bir elektronik tamir dükkanı açmışlar. Fakat Levent'in baba prensiplerine dahi tahammül edememesi sonucu dükkan kapanmış. Özgürlüğüne hastalık derecesinde düşkündü. Laf arasında 'Nasıl oluyor da bu derece bağımsız olmayı başarabiliyorsun? ' diye sorduğumda, gözleri hafifçe küçüldü, yüzü muzip bir ifade aldı. 'Hayat avuçlarımın arasından bir sabun köpüğü gibi akıp gitmekte' dedi. Sonra da:
- 'Bana bak bücür! Niçin durmadan sorup duruyorsun böyle polisiye soruları ha? ' diye benimle hafiften dalga geçti ve yine sorusunu kendi cevapladı.
- 'Bilirim dayanmaz yürek bunları söylemeye ama söyleyeyim de rahatla. Şeytanla sofraya oturanın kaşığı uzun olmalı derler, ben de dünyayı bir sofraya yaşamı da şeytana benzetirim. Fincancı katırlarını ürkütmekten korkmadığım için artık bu yaşam tarzına da alıştım. Kimilerine göre benim yaşamım tam bir avarelik örneği. Bazı yarım aydınlarımıza göre ise gerçeklerden kaçış... Ha! Üçüncü, yeni bir görüş de yakınlarda çıktı. Dur bakalım nasıl diyorlar? ..' diyerek elini başına doğru götürdü. Bir şey hatırlamak istermiş gibi ve birden avcunun içiyle alnına bir şaplak vurdu.
- 'Hah tamam buldum: Gerçek hayata uyum sağlayamama psikolojisi. Sanki bu mübarekler beni benden iyi tanıyorlar da benim hakkımda ahkâm kesiyorlar. Benim hayatım hakkında fikir yürütüp, fetva verip, palavra sıkmak haklarını kendilerinde bulabiliyorlar. Onlara tek sözüm şu: Hayat benim hayatım. İçimden geldiği gibi davranmakta özgür bir adamım ben. Az evvel ki sofra örneğini bir daha söylüyorum: Yaşamın kendisi bir kurtlar sofrası, oradan postu kaptırmadan kalkan bence en becerikli kişidir.'
Kendini ne de güzel, tatlı tatlı haşlıyordu. Hiç de abartıya kaçmadan.
Gözümün önünde bir boks maçı belirdi sanki. Gardını kapaması, hamle yapması ile bir boksörü andırıyordu. Levent'di bu boksör ve tam konumundaydı o an. Filozofça laflar edemiyor diye düşünmüştüm onun için ama kişinin kendini sade ve abartısız bir biçimde tarif etmesi bilmiyorum daha iyi acaba nasıl olurdu.
- 'Hey bücür, sana benden bir öğüt, kimseyi ipleme.'
Gider ayak yine kullanmıştı argosunu. Cevapladım, 'Ben de bu anlayışa hayranım' dedim gülerek.
O gün, Usta elinde birkaç biletle çıkageldi. 'Çocuklar bu başarı sizlerin, bunu kutlayalım ne dersiniz haa? ' diyerek bizleri tiyatroya davet etti.
Yakın çevresinden birkaç bilet uydurmuş ve bizlerden de bu oyunu seyretmemizi istiyordu. Oyun, Modigliani adlı bir ressamı ve onun hayatından bir kesiti anlatmaktaydı. Yaşadığı yıllarda birçok eser vermiş, içki, uyuşturucu kullanmış fakat çok uğraştığı halde bir türlü aradığı mutluluğu bulamamış biriydi Modigliani.
On yıl boyunca birçok tablo yapar fakat bir tekini bile satamaz. Öyle ki yoksulluktan midesine açlık krampları girer. Fakat 36 yaşında öldükten sonra onun, resmin dahilerinden biri olduğu anlaşılır.
Burasını Nedim Usta bize aktardı.
'Geçenlerde gazetede okudum. O'nun bir tek tablosuna 12 milyar 800 milyon verilmiş.' Talih ve hayat insana çeşitli cilveler oynayabiliyor. Bugün mezar taşında şu yazılıymış:

'Ölüm onu tam başarıya ulaşacağı zaman aldı.'
Tiyatrodan çıktıktan sonra konuşarak yürüyorduk. Usta anlatıyordu yine. Konu elbette Modigliani idi. 'Bazı zaman kendi kendine sinir harbi yapacak, zaman zaman kendi kendini yiyecek, gün gelecek sevinecek ya da sevindiğini sanacaksın. İşte o zaman umut et. İnsanda bu umut olmazsa gerçekten çekilmez bu yaşam. Ama o umut, tükenmeyen bir enerji gibi dolaşır insanın benliğinde.'
Eve geldiğimde hâlâ şu telkinleri yankılanıyordu kulağımda: 'Umut et, sabret, iradenin sana değil senin iradene hükmetmeni sağlayabilirsin. Unutma kutsal kitaplar bile Dünyanın birdenbire değil, 6 günde kurulduğunu söylüyor. Tanrı bile dünyayı kurarken büyük bir sabırla kurmuş yeryüzünü.

Vahit Çakar
Kayıt Tarihi : 29.3.2007 16:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Vahit Çakar