nerden geldiğin çok önemli değil esas mesele nereye gittiğindir... geldim gördüm diyebilmek için çok erken... yaşanmamışlıklardır insanı insan yapacak olan... yaşanılanlar herkesindir yaşanacak olanlar yani 'yeni' senindir... giderken kalıcı olmak dileğiyle
mahsurum güzün kapısında bir başıma yar
nöbetlerdeyim; ağlasam yağmur, öksürsem rüzgar
gebe bulutlar gözlerimde ıslanır, hezeyan
göçtü ya kırlangıç/ üzgünüm affet
çıplak şimdi bir çocuk bahar
>> YARINKİ BULMACANIN ÇÖZÜMÜ
Bir; “kırıldı bukağısı dilimin, açıldı peçesi
karşımda çigan gülüşlü esmer yani sen,ondördünde ay(rılık)
vakitsiz tutuldu gece kodeste asil bir tay
say sayabilirsen rahvan adımları
hüznüme dökülen yıldızları o zaman
bu gece kendim için
bir avuç aydınlık çaldım
oturdum ağladım sonra
karanlığa
yıldızımı örttü diye
sövdüm sövdüm biteviye
günahı yok bu dilin
anılara yakılan bu şiirin
ruha dolanan tenin
mızrapa dokunan telin
hükmü yok
yüreğe kazınmamışsa
Dün akşam kendimi ansızın karanlığın ortasına atılmış buldum
Karanlık ben’den ben karanlıktan korktum
Ben O’ndan kaçtım O benden
Ta ki duvara çarpana kadar
Yerde uzanmış halde O bana baktı ben O’na
Gözlerimiz karşı karşıya geldi
akşam indi gözlerime üzül/me
geçerde çelmeler bir yıldız
düşerimde düşerim bilmem
hangi memleket barındırır
hangi el kucaklar
hangi toprak sarmalar
Doğruluk;
Bir çölde milyarlarca kum tanesi içinde
Kendi kum tanesini bulabilmek.Belki...
Mutluluk;
Bulanık bir suda görebilmek aradığın yüzü.Sanki...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!