Efsunlu ve egzotik bir buhur kokusu gibi,
Başımda dağılıp, şekilden şekle giren,
Sigaramın ucundan, canı çıkarcasına
Kıvrıla kıvrıla uzayıp, incelerek tüterken duman.
Üstüme sinen yokluğunun ağırlığında ezilirken cüssem
Burama buram tütersin burnumda.
Demedim mi sana, özleyeceğim seni diye.
Eylül gecesidir.
Sokaklara sinmiş, çiseleyene yağmurla kokun
Günlerden bayram arifesi,
Uzak yakın, gizli açık ufukları tarıyor dürtülerim
Biliyorum yoksun.
Ama dinletemiyorum işte.
Gözlerim seni arıyor her yerde.
Demedim mi sana, özleyeceğim seni diye.
Kapılar açılıyor, kapılar kapanıyor.
- Merhaba, nasılsın, iyi bayramlar. Diyor insanlar.
Yüzler tebessümlü, güleç ama geç, geç.
Giren sen olmalıydın oysa gözlerimden ruhuma.
Cicili tabaklarda şeker yerine yanakların,
Tokalaştığım eller, ellerin olmalıydı oysa.
Yorgunum, yokluğun iki omuz ucumda.
Ya yetiş kaldır yükümü.
Ya küfeme doldur kendini.
Demedim mi sana, özleyeceğim seni diye.
Alim EKEN
29 EYLÜL 2008 / İZMİR
Kayıt Tarihi : 29.9.2008 23:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!