Oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?
Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
işte sana geliyorum
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Devamını Oku
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
Çünkü Kur-an Arapça yazılmıştır, ve Tanrı Allah kelimesinin Türkçe karşılığıdır. Allah'a hangi dilde hitap ettiğiniz önemli değildir, çünkü yüce Rabbim din dil ayırt etmez
Dedin dedin de ben yeni anlıyorum Allah'ım
Hazreti Mevlana'dan ne güzel bir şiir.
Hazreti Mevlana'dan ne güzel bir şiir.
... Sana yaraşır otağı kuran ben'im...
İçimde körelmeyecek ilham ateşi Rumi.
Tanrı sana bir şey söylemek istediğinde,bir insana bunları söyletecektir................
#epiktetos
Mevlananın geleceğe bıraktığı tüm eserlerinin altında derin Bi düşünce ve anlam yatar. O kadar derindir ki ilk defa okuyan birinin "Anlıyorum ama açıklayamıyorum" algısı çok normal karşılanır. Bu nedenle birinden dinlemek veya öğrenmek bu ve benzeri eserlerin yanlış anlaşılmasına sebebiyet verir. İnsan kendi kendine 5n1k sorularını sorarak yoğun bir düşünce tarzı ile eserin içindeki cevabı bulması gerekli. Bu yorumu yazmanın nedeni güzel bir şekilde açıklamanızın yani sıra bilmediğim bir şeyi öğrenmeme sebebiyet vermenizden kaynaklı. Tekrardan yorumun altına yazıyorum. Bunun için size çok teşekkür ederim.
"O halde, Canana kavuşmayı, cân-u gönülden iste
Dudağını oynatmadan, Rabbinin ismini kalbinden söyle."
Tasavvuf deryasına dalmış bir Hak âşığıdır. İlmi, teşbihleri, sözleri ve nasihatleri bu deryadan saçılan hikmet damlalarıdır. O, bir tarikat kurucusu değildir. Yeni usûller ve ibadet şekilleri ihdâs etmemiştir. Ney, dümbelek, tambur gibi çeşitli çalgı âletleri çalınarak yapılan törenler ve âyinler, Hazret-i Mevlana’nın vefatından 3-4 asır sonra meydana çıkmıştır. Halbuki o, ney ve dümbelek çalmadı. Dönmedi, raks etmedi. Bunları sonra gelenler uydurdu. 47 binden ziyade beytiyle dünyaya nûr saçan Mesnevî’sine, her ülkede, birçok dillerde şerhler yapılmıştır. En kıymetlisi Mevlana Câmi’nin kitabı olup, bunun da şerhleri vardır. Türkçe şerhlerinden, Ankara vâlisi Âbidin Paşanın şerhi çok kıymetlidir. Âbidin Paşa bu şerhinde, ney’in, insan-ı kâmil olduğunu ispat etmektedir.
Mevlevîlik, cahillerin eline düştüğünden, bunlar ney’i çalgı sanarak, ney, dümbelek gibi şeyler çalmaya, dönmeye başlamışlar. İbadete, İslam dininin yasak ettiği çirkin şeyler karıştırmışlardır. Hazret-i Mevlana, bırakın ney çalmayı, oynayıp dönmeyi, yüksek sesle zikir bile yapmadı. Nitekim Mesnevî’sinde diyor ki:
Pes zî cân kün, vasl-ı Canan-râ taleb
Bî leb-ü gâm mîgû nâm-ı rab.
Manası şudur:
O halde, Canana kavuşmayı, cân-u gönülden iste
Dudağını oynatmadan, Rabbinin ismini kalbinden söyle.
Bugün, bu tasavvuf üstadının türbesine sonradan konan çalgı âletlerini görenler, işin gerçeğini bilmeyenler, bu mübarek zatın çalgı çaldığını, bu aletlerin onun olduğunu zannetmektedirler. O hakikat güneşini yakından tanıyanlar, bunlara elbette itibar etmez. Zaten bu büyükler, şüpheli şeylerden kaçtıkları gibi, mubahları bile sınırlı ve ölçülü kullanmışlardır.
Dinlenesi..
"Demedim mi
Oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?
Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?
Demedim mi şu görünene razı olma,
demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,
onu süsleyen, benzeyen ben'im demedim mi?
Ben bir denizim demedim mi sana?
Sen bir balıksın demedim mi?
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
senin duru denizin ben'im demedim mi?
Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,
senin kolun kanadın ben'im demedim mi?
Demedim mi yolunu vururlar senin,
demedim mi soğuturlar seni.
Oysa senin ateşin ben'im,
sıcaklığın ben'im demedim mi?
Türlü şeyler derler sana demedim mi?
Kötü huylar edinirsin demedim mi?
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
Yani beni kaybedersin demedim mi?
Söyle, bunları sana hep demedim mi?
*
Evet dediniz
pek sayın Mevlana Celaleddin Rumi Hz..
Ama seni geç tanıttılar bize
Tanıtanlar da öylesine tanıttı..
Bu nedenle bulamadık yolumuzu
ali koç elegeçmez
Bu şiir ile ilgili 106 tane yorum bulunmakta