Demedim mi? Şiiri - Mehmet İslami

Mehmet İslami
2482

ŞİİR


18

TAKİPÇİ

Demedim mi?


DEMEDİM Mİ?

Allâh ayak vermiş, yolları üzme
Dervişsen âlemi gez demedim mi?
Ayağına giyde demirden çizme
Münkirin başını ez demedim mi?

Hikmeti hüdâ’ya denir mi niçin?
Sırat üzerinden kanatsız uçun
Lütfû İlâhiyle cennete geçin
Yokuş; aşkla olur düz demedim mi

Su hayattır hayat susuz olur mu?
Bağıstanlar şusuz, busuz olur mu?
Malı olan hiç kaygusuz olur mu?
Yatınca kapatma göz demedim mi?

Ümidi olmayan kâfir der Allâh
Müslüman herhâlde ümitvar billâh
Serveti tağutlar bulur mu felâh?
Metâ kuşağını çöz demedim mi?

O gelmezse sen varasın yanına
Gönül müştak yaşar can cananına
Arzı hâli gönder hanlar hanına
Çeliği parçalar buz demedim mi?

Zahmetsiz rahmete muhatap var mı?
Arzı temizleyen yıldız mı kar mı?
Ak Emri; almayan pınar akar mı?
İçilmeyecek su tuz demedim mi?

Ele değil sen bak kendi yüzüne
Hilâl ile sürmelenmiş gözüne
Kırk üç kilidi tak bir tek sözüne
Zemherini eder yaz, demedim mi?

Gelen gidecektir ulvî kanûnda
Aslı rücû vardır ölüm sonunda
Asırlar geçse de bak firavunda
Bak; secdeye çökmüş diz demedim mi?

Mucidi şeytandır söyleyen münkir
Hâdis-i Şerifte beyân böyledir
Ol memnû ağaçtan yemek sebeptir
Dünyanın verdiği haz demedim mi?

Akıl yaratılmış düzenbaz mahlûk
Hem kiri hem nûru akıtan oluk
Söz sarfedilmeden alınan soluk
Gönül tercümânı saz demedim mi?

Erkeklere göz kapağı perdedir
Göze perde çekemeyen şerdedir
Belâm bin Baura, aynı yerdedir
Utanmazda haya vız demedim mi

Giden gelse deden gelir demişler
Ehl-i zulüm neden gelir demişler
Zindan tenvir eden gelir demişler
Tecelli i kader naz demedim mi?

Hevâ oltasını attıysa eğer
Kurtulur güneşe çıkarsa meğer
Oltası yedi kat yerlere değer
Balık, dedikleri biz demedim mi?

Vettin vez zeytuni Turi Sini”de
Müşrikanın dağ başında inide
İlâhi nizâmâ karşı cânide
Mermerdende katı yüz demedim mi?

Adını; andıkça verilen ahdı
Mutiyi, asiyi gösterir bahtı
Nârda Nûrda hazır insi, cin tahtı
Nârda dağlayacak bîz demedim mi?

Fırtına; kökünden söker ağacı
Rüzigârmı rüzigâdan dâvacı?
Boynunda kırk haçla dönerse hacı
İslâmdan inhirâf tez demedim mi?

Gönül dinsiz değil, bizdeki gönül
Dinin varlığını aşkediyor gül
Dini vatan için figânda bülbül
Feryâdı; İlâhi va’z demedim mi?

İmân zaafiyetinden tekliyor
Azrail cahime yoldaş bekliyor
Her kim gelmem der ise kötekliyor
Kendi mezarını kaz demedim mi?

Allâh’ın hıfzındakine itibâr
Musaddık olana ölene kadar
İlâhi rahmettir üstüne yağar
Emre isyân eden yoz demedim mi

Yollar iradei cüz’iyye ile
Nûra gider hemde nârına bile
Seyreden nefsine çektirir çile
Hakkı batılattan süz demedim mi?

Atalet; tembellik aşkeder ruha
Ense kalın bak göbekli gürûha
Cırılçıplak gider beş metre çuha
Yoktur; yaptıkları poz demedim mi?

Evliyâ Çelebi bitiremedi
Seyretti sonunu getiremedi
Seyyah ya; rahatça oturamadı
Hevâya muhalif öz demedim mi?

Düşeş dû beş cehar gelse ne yazar?
Zemherirde bahar gelse ne yazar?
Tazı salsan zağar gelse ne yazar?
Süzülür şahinle baz demedim mi?

İdraki mühürlü olanlar yola
Çıktığında bakamaz sağa, sola
Meçhûl bir vadide vermişki mola
Bunların mevsimi güz demedim mi?

Cenup, şimâl, maşrık, mağrip ezelden
Tezyinatı, tezyin eden güzelden
Güzele güzelce amin de dilden
Adle muhalifi çiz demedim mi?

Balık suda yaşar su nedir bilmez
Karaya çıkınca canıda kalmaz
Bir iki olur da iki bir olmaz
Yaylanın sümbülü ma’z demedim mi?

Nûtfeyi yüklemiş yaratan bele
Karına girmek çün bas hele bele
Cennnetin gülünü beşiğe bele
Inga; cennetteki söz demedim mi

Ava giden bazen olur avlanır
Balıklar; oltada yemle tavlanır
Zaman gelir köklü ağaç kavlanır
İlâhi nizâma şazz demedim mi?

Teknolojik çağda seyret bunların
Atom, nötron füzenin baronların
Mü’mine buğz eden can düşmanların
Her dâîm ameli bâz demedim mi

ÜLKÜM; Kızıl alma Dîni İslâmdır
Bu ülküye tabî olan insandır
Tabîiyyet Yaratandan ihsandır
Hikmeti esrarı sez demedim mi?

Aşksız yürek yanmaz, gönülleri aşk
Yaktıkça, Rahmana teveccükde meşk
Sultanını bekler gönüldeki köşk
Sultandır mühürlü kız demedim mi?

Hasretin hicranı saçı ak eder
Sâlih abdler nûrlanmağı hak eder
Levh de böyle yazmış kalemi kader
Kiri temizleyen köz demedim mi?

Yolunu seçenler tutmuş katarı
Kim biliyor hikmeti ne, föteri?
Elbette var ki beterin beteri
Etti yüreciğim cız demedim mi?

Dili olan konuşacak hak-bâtıl
Eğlenme: meclis-i irfana katıl
Yoksa yazılırsın varlıkta atıl
Bizans oyununu boz demedim mi?

Odunlar geliyor bak paldır küldür
Ocakta yanınca olacak küldür
Vatanda; vatansız yaşamak züldür
Güneyin zıddıdır guz demedim mi?

İçteki yarayı yaratan sarar
İdraksiz kendine veriyor zara
İtidal, istikrar mutedil karar
Muhabbet-i Üveys muz demedim mi?

Eğer nideceksen ne edersen et
Ateşi seversen iblis ile git
Abd-i Sâlih isen nûr rahını tut
Kâfî gelir otuz cüz demedim mi?

Sararan yaprağı yeşertmek için
Nisanda ki ab-ı hayatı seçin
Bin beş yüz senelik düşmanlar için
Son senaryoları sûz demedim mi?

Kırklar meclisinde güzellik boy boy
Burada cem olmuş asaletle soy
Butonun üstüne parmağını koy
Tenvir eden nötür faz demedim mi?

Dilimi katleden dilsiz hödüğe
Dînime buğz eden dini güdüğe
Şo nesebsiz homo’nun ne idüğe
Belli de: cübbesi mez demedim mi?

Koyun yüzer manda yüzer at yüzer
Tavşan kaçar tazı kovar it yüzer
Servetini say bak ellişer yüzer
Netice; beş metre bez demedim mi?

Şuaraya derdi elem kamçıdır
Dertsiz yürek ciğerlere sancıdır
Adem yolculara, ölüm hancıdır
Seyr-i seyâhati hez demedim mi?

Baktığını göremeyen şaşılar
Basarlara görmemeği aşılar
Finaline ulaşmayan koşular
Arkasında kalan toz demedim mi?

Köprüyü su aldı sele kapılman
Mukadderken amelden pişman
Tolerans ver diye boştur yalvarman
Melekül Mevte bu haz demedim mi?

Ahmaklar bilemez güneşi ayı
Göre göre taşa vurur baltayı
Küfrettirip unutturdu ata’yı
Tağutları top pop caz demedim mi?

Başı pare pare dumanlı dağlar
Bahar hicranından ağaçlar ağlar
Gelincik dağından torosa giden
Abdullah birisi yaz, demedim mi?

Okuyan insandır akıl sahibi
Okumayan hayvan aklı yok tabî
İlahiyatçıya şeytanı nebi
Hahamlar diye çok kez demedim mi?

Karakışta Kürrei arz nurlanır
Masiyetler beyaz karla surlanır
Zemherirde yok denilen varlanır
Ayazın verdiği gaz demedim mi?

Sarıldı İSLÂM’da her köşe bucak
Füzeler atılıyor kucak kucak
Menâsîki Hacda ihram olacak
Lütfeyle derimi yüz, demedim mi?

Açılan yelkenler alaboraya
Düçar olduğunda nazar, foraya
Bir deniz dibine bir de karaya
Baksada gözde fer az demedim mi?

Derviş abasını sırtında taşır
Düzenbaz; göbeği enseyi kaşır
Mazlumun duâsı Rabbe ulaşır
Bataklıkta kamış saz, demedim mi?

Bayrağım çekildi sancağı açın
Filistinden ki; Waşingtona geçin
Nemrut, ebû cehil, Firavun için
Al’ Osmân’a Haktan va’z demedim mi?

Sofî gardaş İSLÂMİ’ye kulak ver
Demir çarığın içine dolak ver
Hakîkatin bahrine yol, yolak ver
Henüz elindeyken koz demedim mi?

27 Cemâziyelevvel 1440 Sept
02.02.2019 Cümüa ertesi
20 Kanûnisâni 1434
Kasım 87

Mehmet İslami
Kayıt Tarihi : 2.2.2019 00:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet İslami