İnsanlar çaresiz kalabilir deme.
Her insanın çaresizliği aklının yettiği kadardır.
Benim uçsuz bucaksız zihnimde çaresizliğimin bir sınırı yok!
Adım adım kendimi gördüğüm aynadan uzaklaşıyorum.
Git gide sırtıma yaklaşıyorum.
Varlığımın yegâne armağanı olan aklımı, inceden yitiriyorum.
Duyduğum kendi seslerime ve cisimlerime inat, tavana bakıyorum.
Kaybedilen gençliğimin sıcaklığıyla, hayallere dalıyorum.
Kar gibi tane tane su gibi damla damla düşen o ışıklara kapılıyorum. Yakalayamıyorum.
Gözlerimden ışık topları düşüyor. Ve oraya varmak istiyorum.
Değiştiremediğim geleceğe inat, uzaklaştığım o aynayı ışıktan bir mızrakla parçalıyorum.
Görünmeyen ipliklere tutunup seyrediyorum dünyayı.
Ah bir delinin gözlerinden dünyayı görmenin zevkini bir bilsen.
O zevk ki korkudan öldürür!
Titreyerek seni takip eden herkesin düşüncesinin seslerinden kaçamamak...
Bana herkesin korkuları var deme.
Çünkü insanların korkuları sadece korkunun bir parçası.
Oysa yalnızca ben korkuyu sevebilirim.
Senin sevdiğin ise sadece heyecan...
Akıntılar dolusu derin nehirler gibi gözlerinde korkuyu sevdim ben.
Sana layık olamama korkusunu sevdim.
İçine düştüğüm nurdan havuzda ölememe korkusu...
Sen yalnızca insansın. Bende altı üstü bir deliyim.
Yine de aşkın çöplüğünde utançla ayaklarıma bakıp seni seviyorum dedim.
Ve sonunda ölümsüz oldum.
Ölümsüz olmaktan korkuyorum ama yaşıyorum.
Zamanın ve ölümün yok olduğu ışık bahçelerinde bir faniyim ve Kendimi bekliyorum.
Kayıt Tarihi : 23.8.2018 18:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!