+
sıra sıra dizilmiş ayakucumun kuytusunda yalnızlık
sonrası adresini şaşırmış bir serseri aşk
kıvrılan yol hikayelerine batırılmış adamlığım
bir otobüsün en ön koltuğunda sancılanışım
sonudur
gözlerimin ucunda göğün son uçurumu
kavrulduğum bu kendi ötemde
başsız
kolsuz
kim görür seceremi
-kim sorar-
ah!
tutulmuşum güneşin esmer bunaltısında
bulaştırılmış cüzzam sarısı
ben gövdesiz
deliren son akıllının avucuna sıkıştırılmış
ben kaç küsür şiirin önünde el bağlamış bir asi
başımın üstünde karanlık!
ah!
kim sorar
kim
gök zemberekleşip acıttı tenimin susuzluğunu
ay dağ kokularında yayılmış mevsimsiz bırakılan haziranıma
çocukluğum tuz kokulu
doğduğum topraklar çırılçıplak
kıyılarıma dalgalar vurmuyor
kim bilebilir gözümün yaşını benim?
kim tutuşur
kim acınır
-ah!
düşermi bu şiirin son susamışlığı dudağımdan
acımı kanatıp
dağlara vururmuyum
kendi ellerimden damıttığım yalnızlıklarımı?
kim susturur dilimi benim
kim
kim yanaşır düşlerimin çapasız güvertesiz gemisine
suyumu kesip dalgalardan
martılarımın çığlıklarına kim karışır benim yerime
şafak vakti kim öper yakamozların eşliğinde balıkları
gözlerinden
birer birer
ah!
delirmişim
kaybolmuşum
kim bilir...
hakan KARTAL
Kayıt Tarihi : 15.4.2005 23:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
altın safran şiir yarışması - link
TÜM YORUMLAR (3)