Deli Kız: Gökyüzünden Düşen Şiiri - Ulvi ...

Ulvi Koçu
183

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Deli Kız: Gökyüzünden Düşen

-I-

Önce yemyeşil ağaçlar açar, sonra masmavi dereler akar. Işıl ışıl parlayan güneşin gülümsemesi duyulur kayalıkların ötesinde. Düşler Kentinin bir anlamı vardı kuşkusuz. O anlam düş kuran çocukların içinde taşıdığı umutta gizliydi. bazen yağmur eşlik ederdi o aydınlık sıcağa,bazen toprağın kadim kokusu. Yeryüzü çocukları ağzını havaya diker, yağmurun suyunu içerlerdi. Zevkli, alaycı, haylaz bir oyundu belki de. Eğer içinde gülümsemeler varsa, iyilik varsa oynanan her oyun eşsizdir. Yeryüzü çocukları bunu Deli Kız dan öğrenmişlerdi. kendi içlerinde kurdukları düşler, hep Deli Kızın masallarıyla örtüşürdü. Bu bilgelikti. İnsanı iyiye götüren bir bilgelik...
Yağmur yağıyordu Düşler Kentine. Yağmur gösterişliydi. Çocuksu ve fedakar. Yağmur şarkı söylüyordu, ıslık çalıyordu. Yeryüzü çocukları öğrendikleri oyunları sergilerken, bir yandan da yağmurun suyunu içmeye çalışıyorlardı. Hepsinin saçları, üstü başı ıslanmıştı. fakat Dünya Kentlerinde ki çocuklar gibi korkmuyorlardı. Biliyorlardı çünkü, Deli Kız öğretmişti; 'Çocuklar üstlerini ıslatarak, kirleterek çocuk olurlar ancak'. Aldırışsız gülümsüyorlardı. Aniden hafifçe rüzgar belirdi. Gökyüzünden fısıldayışlar geldi. Hepsi meraklı gözlerle fısıldayışa doğru yöneldi. -O da ne! Üç tane rengarenk zarf göründü gökyüzünden düşmekte olan. Evet evet mavi, turuncu ve beyaz renkte üç kart; yağmurla beraber gökyüzünden savrulan...
Yeryüzü çocukları şaşkındı.Anlamakta güçlük çekiyorlardı. Öylece bakakaldılar zarflara; üzerlerinde garip yazılar, anlaşılmaz resimler... Biraz korku, biraz şaşkınlık aptallaştırmıştı yüzlerini. İçlerinden biri zarfları alarak yanındakilerle beraber Deli Kızın yanına koştular...

-II-

Papatyalarla konuşmaktaydı Deli Kız. Papatyaları bir başka severdi. Yüzündeki gülümseme, o narin çiçekleri daha güçlü kılıyordu. Gözlerinin gizeminde, bakışlarının coşkusunda bir destan vardı Deli Kızın. O destanı yazabilmek ancak kahinlere yakışırdı. Hızlı adımlarla koşuşturan yeryüzü çocuklarını gördü. Neydi bunları böylesine telaşlı kılan şey. Çok geçmeden Deli Kızın etrafına üşüşüp ellerindeki üç zarfıı gösterdiler ve bunun yağmurla beraber gökyüzünden düştüğünü söylediler. Deli Kız garip yazılara, anlaşılmaz resimlere baktı uzunca. Ve yeryüzü çocuklarından izin isteyerek, gün boyunca zarfları incelemeye koyuldu, evinin teras katında. Akşam güneş batarken, yeryüzü çocuklarının ve tüm Düşler Kenti sakinlerinin tepelikteki yassı kayalıklarda toplanmasını istedi. (Deli Kızın dilinin ucuna bir şeyler geliyordu fakat emin değildi)

-III-
Gün, değişen ve giden zamanın aynası gibidir. Önce soğuk bir esintiyle tatlı bir güneş gelir. Sona esinti gider, güneş tam bir egemen olur. Sıcacık olur her yer. Sular coşkuyla akar, çocuklar oynar. Kimse farkına varmaz bu hızlı akan sürecin. Gülümseyişler ve ağlayışların birlikte olduğu, sevinç ve hüznün kaynaştığı bir an olur dolu dolu. Sonra esintiler geri gelir, güneş paltosunu giyinir ve gitmeye hazırlanır. Yitirilen ve kaybedilen zaman askıya asılır ve öylece bekler. Esinti güneşe gitmesini söyler, güneşte çeker gider. İşte akşam böyle olur. Sessiz, hızlı ve aynı disiplinde...

-IV-

Tepeliğin yassı kayalıklar tarafında yeryüzü çocukları ve Düşler Kentinin tüm sakinleri merakla Deli Kızın ağzından çıkacak sözcükleri beklemekteydi. Gökyüzünden düşen o üç zarfın ne anlamı olabilirdi ki? Deli Kız mavi elbiseler eşliğinde, kısa kıvırcık saçlarını sol eliyle düzelttikten sonra yassı kayaların en büyük ve yükseğine bağdaş kurarak sıraladı cümlelerini;
'Sevgili Düşler Kenti sakinleri, gün boyu gökyüzünden düşen üç zarfın ne anlatmak istediğini inceledim. Biliniz ki bu üç zarf bize yollanan bir müjdedir, rehberdir. Bizi biz yapan ölümsüz değerlerin kendisidir. Her bir zarf aslında içimizde büyüttüklerimizi anlatıyor. Dünya Kentlerinde insanlar bu üç zarfın anlattıkları yüzünden mücadeleler veriyor, işkencelerden geçiriliyor, boyunlarına ip asılıp yada kurşunlarla öldürülüyor. Ama Düşler Kentimiz için bu üç zarf korkulacak bir şey değil, tam aksine masallarımıza renk katacak olan güzel bir haberdir...
'-Haydi anlat Deli Kız, merakta koyma bizi' der, ak renklere bürünmüş kırlangıç.
Deli Kız kafasını sallar ve zarfların garip yazılarını, anlaşılmaz resimlerini açıklamaya başlar;

-V- Mavi Zarf: Sevda

'Güzel dostlarım, sevdanın rengi mavidir. Çünkü mavi, gökyüzünü temsil eder. Gökyüzü ulaşılmaz ve sonsuzdur. Sevda da öyle... Gezginleri yola düşürür, dervişleri çöllere... Kar yağışında soğuk türküler söyler, yağmurlarda gözyaşı döker, rüzgarda savrulur, güneşte kavrulur gider. Mavi kart, sevdadır. Bir insana, bir ülkeye, bir davaya sevda... Belki görünmeyen ama hissedilen bir şeye, ya da görülüp hissedilmeyene. Sevda, kutsal dağlara çıkmaya benzer. Çünkü kutsal dağlara gitmek oldukça zordur, fedakarlık ister. Yollarda binlerce tuzak, sayısız engel vardır. Ama sevda; insanın, hayvanın hatta şu elimdeki papatyanın bile içine düşmüşse gözü başka bir şey görmez. Kutsal dağların zirvesine çıkmak acıları derinleştirse bile, sevda acıları unutturur, kül eder. Çöl sıcaklığında buz gibi su içtiğinizi anımsayıp düşlere dalarsanız bilesiniz ki bedeninizin her yanını sarmıştır sevda. Sevda insanı güçlü kılar. Hemde yedi başlı devlere savaşmaya cesaret edecek kadar güçlü. Yolları dolambaçlı bir vadinin karmaşıklığı ne kadar dolu olsa bile, sevdasını cebine koyan, en dolambaçlı yolları bile düzletir öyle gider varacağı köylere.Eğer hayatı ve bu içinde yaşadığımız yerleri seviyorsak, sevdayı bilmemizdendir bu yüce erdem.
Gökyüzü bizi örten yorgandır
Fakat gökyüzü değil bizi ısıtan
nefesimize sığınan sevdadır,
yüreğimizi yaratan....”

-VI- Turuncu Zarf: Umut

“O büyük güneşe ve gecemizi aydınlatan turuncu ışıklara selam olsun kadim dostlarım! Turuncu ışıkların yüzümüze, gözümüze değdiği anlar olur. Sabah uyanışlarının sevincinde, içi dolu günaydınlarla karşılarız yeni günü. Hani birde gecenin renginden kaçan ışıklar vardır; yine iç turuncu renklerle dolu şehir ışıkları… Yastığımıza başımızı koyar, dalar gideriz o müthiş renge. Gözlerimiz kısık, düşüncemiz sonsuzluk olur. Evet, turuncu zarf; umuttur. Her birimizin içine daha doğarken konulmuş bir hediye. Çaresizliğimize, yenildiğimizde, yanıldığımızda hemen ortaya çıkar; okşar başımızı, siler gözyaşlarımızı. Umut; kardeştir, yoldaştır. Zifiri karanlıkta, sabaha olan inançtır. Hasrette ve özlemde kavuşmaya dair bitmeyen bir düş. Baskılara uğramış, hor görülmüş, en ağır cezalara çaptırılmış bir ideolojidir. Koşup oynarız Düşler Kentinin sokaklarında. Çiçekleri, meyveleri ekeriz. Sonra bitmek bilmeyen bekleyişlerle, ekilenlerin yetişmesini, boy vermesini dileriz. İşte umut böylesine güzeldir. Hiç durmadan, bıkmadan yarınlara düşler büyütmektir, inanmaktır. İnandıkça dimdik olur bedenimiz. İnandıkça; her türlü acıda ve hüzünde yılmayız. En görkemli adımlarla aralarız özlemlerin kapısını. Umudun rengi turuncudur. Gecemizi aydınlatan, günümüzü başlatan turunculara selam olsun! ”

-VII- Beyaz Zarf: Özgürlük

“Eski zamanlardan bu yana hiç değişmeyen renkler vardır. Her ne kadar kirletilmeye çalışılsa da o renk kendini bıkmadan, usanmadan yeniler; daha berrak daha benzersiz olur. O renk beyazdır sevgili dostlarım. Beyaz, özgürlüğün rengidir. Papatyaların büyümesinde, turnaların uçmasında, nehirlerin akmasında özgürlük vardır. Özgürlük gizemli bir şairdir. Şiirlerini birleştiren harflere minnet duyan bir şair. Zincirlerin, duvarların, yasakların kırıldığı, yıkıldığı yerleri düşünün isterseniz. İşte özgürlük bu zorbaların dağıtılmasıyla oluşur. Sevda ve umudun olabilmesi için ön koşuldur. Sesler hesap sormasa da yankılanır, türküler çocukça haykırır. Her bir özleme denilecek onlarca söz vardır, her bir hasretin karşındaysa güçlü güçlü kavuşmalar. Özgürlük okyanuslara benzer. Bağımsız şarkılarla, istediği gemiyi yüzdürür üzerinde. Ne güzeldir o an, ne güzeldir. Bir uçurtmayı anımsayın, gökyüzünün gösterişsiz boşluğunda başına buyruk gider durur. Pervasızdır, aylaktır fakat gururludur, baş eğmezdir. Hangi tutsaklık, hangi yasaklık kurtarabilmiş ki ömrümüzü. İyiden iyiye kendimizden göç etmişsek, tanımıyorsak elimizi, ayağımızı; bilmeliyiz ki özgürlüğü yitirmektendir hepsi. Unutmayın sevgili dostlarım. Bir beden taşımayız sadece, o bedeni ayakta tutan; görünmeyen, duyulmayan fakat bedenimizden daha güçlü yüreğimizdir. Yüreğimiz ancak özgür oldukça yürektir. Çiçekler büyüyorsa özgürlüğün işaretidir. Kuşlar uçuyorsa, insanlar dilediği yaşamı seçiyorsa özgürlüktür. Konuşmak, inanmak, bilmek, görmek; yaşamak kadar önemlidir. Bunu önemli yapan, içimizin dalgasına takılan özgürlüktür. Beyaz aydınlıktır aziz dostlarım. Beyaz renk ise hayatımıza yön veren, ömrümüze rehberlik eden bir başlangıçtır. Özgürlükte öyle…”

-VIII-

Deli Kız, hayatın kendisini anlatmıştı nefes nefese. Soluk almadan ve saatlerce. Gün dönümüne dek. Düşler Kenti sakinleri büyük heyecanla dinlemişti onun büyülü sesini. Sevda, umut ve özgürlük ne benzersiz ne büyük bir şeymiş diyerek birbirlerine baktılar. İçten içe gülümsediler. O üç zarf düşlerine değen bir pervane, rüzgar gülü olmuştu. Günlerce, haftalarca hatta aylarca o günü anımsadılar. Çocuklarına, yakınlarına, herkese ama herkese anlattılar. Deli Kızın dilinden dökülen sevdayı, umudu ve özgürlüğü harfi harfine yüreklerinde sakladılar; o minicik, duru ve mucize yüreklerinde…

Ulvi Koçu
Kayıt Tarihi : 12.5.2010 16:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


18-23 Nisan 2010 04.05 Erzurum

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hadiye Kaptan
    Hadiye Kaptan

    Umudun rengi karaya çalmadıkça bir çıkış olacaktır elbet...

    çok güzel bir yazıydı
    tebrik ederim
    Sevgiyle kalın

    Cevap Yaz
  • Çuka Bask Şkesti
    Çuka Bask Şkesti

    Özgürlük gizemli bir şairdir. Şiirlerini birleştiren harflere minnet duyan bir şair. Zincirlerin, duvarların, yasakların kırıldığı, yıkıldığı yerleri düşünün isterseniz. İşte özgürlük bu zorbaların dağıtılmasıyla oluşur. Sevda ve umudun olabilmesi için ön koşuldur.
    ......Tebrikler güzel yürek ....sevda ,umut ve özgürlükle...

    Cevap Yaz
  • Melih Baki
    Melih Baki

    beğeniyle okuduğum paylaşım oldu..kutlarım...

    Cevap Yaz
  • Hacer Kozanlı
    Hacer Kozanlı

    umudun güzel olduğu renklerle kaleme aldığınız eserinizi beğeniyle okudum, yüreğinize emeğinize sağlık. saygı ve selamlarımla.

    Cevap Yaz
  • İlhan Koruyucu
    İlhan Koruyucu

    Yüreğinize, kaleminize sağlık.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (11)

Ulvi Koçu