Deli Kız: Dünya Kentlerinden Gelen Yabancı

Ulvi Koçu
183

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Deli Kız: Dünya Kentlerinden Gelen Yabancı

Sabah;

Güneş doğar bozkırların üstüne. Yeni gelen günaydın sesiyle coşkulanır dağlar, nehirler… Düşler Kentinin merhamet dolu kırlarında ki başaklar, bozkırın türküsünü söyler. Kuşlar boylu boyunca; turnadan güvercine, serçeden kırlangıca, uçuşlara başlar Deli Kızın iki katlı evinin üstünde. Buğday kokusunun kuşatmasında doğar güneş, ağaçların şiirleriyle…

Deli Kızın gizemli gözleri açılır yeryüzünün mavi renginde. Düşler Kentinin sabahı, bir çocuğun masalıdır, her gece dilinden düşmeyen. Çağlayanların etrafında yeryüzü çocuklarının haykırışları, gülünç çığlıkları duyulur. Kimi yüzünü yıkar, kimi suların serinliğinde yüzer dünyanın bütün dilleriyle…

Öğle;

O gün bir başka şarkıydı sanki. Uzak kayalıkların birinde onlarca turnanın çığlıklar içinde dönüp dolaştıkları görüldü. Ne Deli Kız, ne de yeryüzü çocukları buna bir anlam verememiştiler. Hepsi Deli Kızın kanatlarına tutunarak kayalıklara doğru uçuşa geçtiler. Biraz sonra hayretler içinde yerde yatmakta olan adamı gördüler. Oysa Düşler Kentindeki hiçbir canlıya benzemiyordu bu yabancı. Kanatları bile yoktu. Birden dehşete kapıldı yeryüzü çocukları. Deli Kıza sarıldılar sıkı sıkıya. Adam her şeyden habersiz yerde acı ile kıvranmakta ve kendince bir şeyler mırıldanmaktaydı. “Çabuk ağaçlardan yapraklar toplayın” dedi Deli Kız. “Bu yabancı kan kaybediyor, çabuk olmazsak ölebilir.” Hızla ormanın derinliklerine daldı yeryüzü çocukları. Turnalar, keklikler hatta karıncalar bile yere düşen yapraklardan topluyorlardı. Çok geçmeden yığınla yaprakla gelmişlerdi Deli Kızın yanına. Deli Kız; bir bilge… Masallardan taşan yiğit, şefkat dolu kız. Yabancının yarasını şefkatle sardı birer birer. Kucağına alarak en yakın kırlangıcın evine uçurdu. Kırlangıçların evleri hep tepelerde en yüksek yerlerde olur. Şifalı yapraklar gökyüzüne ne kadar yakın olursa, o kadar çabuk iyileştirir hastayı, yaralıyı. Bilirdi bunları Deli Kız; Düşler Kentinin sahibi, yeryüzü çocuklarının ve tüm canlıların koruyucusu…

Akşam;

Kırlangıcın sıcak yuvasında saatlerce uyumuştu yabancı. Hiç ses etmeden başucunda bekledi Deli Kız. Güneşin vedasıyla gözlerini açmıştı usulca, yaşadığından bile habersiz. O an şimşekler çakmıştı yabancının yüreğinde. Karşısında daha önce görmediği bir şekilde biri vardı; insan-peri karışım. Yüzünden ışıklar saçan, pembe kanatlı, buğday başağı saçlarıyla karşısında duran bu kız, cennet tanrıçalarını kıskandıracak güzellikteydi. “Nerdeyim ben? ” diye söylendi. “Korkmayın. Düşler Kentinde güvendesiniz. Sizi yaralıyken bulduk, ölmek üzereydiniz. Ama şifalı yapraklar sayesinde tekrar eski sağlığınıza kavuşacaksınız” diye karşılık verdi Deli Kız.

Gece;

Ay’ın gülümsediği ve güneşten aldığı ışıkla doya doya övündüğü vakit… Vadinin tam orta yerinde koskoca ateşler yakılmış. Deli Kız, yeryüzü çocukları, kuşlar, böcekler, çiçekler hepside orada yabancıyı süzmekteler...

“Adım Büyük Serüvenci” diye söze başlar yabancı. “Dünya Kentlerinin sömürüsüz ve kardeşçe yaşamasını isteyen, aç ve işsiz bırakılan tüm insanların savaşçılarıydık. Sizin kentiniz gibi dostça yaşamasını bilen, eşit kentler özlemi duyduk hep. Çünkü bizim kentlerimizde eşitsizlik var. Birkaç insan zevk sefa içinde yaşarken, milyonlarca çoğunluk aç ve sefillik içinde her gün sessizce yitip gitmekte. Oysa biz bu köhne düzene isyan ettik. Ezilen halkımızdan yana olduk. Belki güçsüzdük ama korkmadık zulmün cellatlarından. Büyük Savaşı başlattık dağlarda. Üstelik bizimde dağlarımız var, sizinkiler gibi. Bizim dağlarımızda yüce ve görkemlidir.”

Gözlerinden üç adet yaş damladı yere. Deli Kızın yaptığı nar çiçeğinden bir yudum daha aldı ve devam etti: “ Gücümüz yetmedi ne yazık ki. Kimi arkadaşlarım vuruldu, kimi dağlarda kartallara yem oldu. Bende yaralı olarak buraya kadar gelmişim. Ama inanıyorum ki mutlaka yoksul çoğunluk, zengin azınlığın kölesi olmaktan vazgeçecek bir gün”

Deli Kız ve yeryüzü çocukları dikkatle dinlemişlerdi yabancıyı. İçinde özlem olan her şeyin gerçekleşmesi ancak büyük mücadelelerden geçer diye düşündüler. Çünkü Büyük Serüvencinin kentleri yangınlar içindeydi ve talan edilmişti…

“Burada bizimle kal. Günü geldiğinde tekrar dönersin geldiğin yerlere” dedi Deli Kız. Kimbilir masal ancak anlatıcısıyla hayat bulur. Ya da kader, yazanı ile gerçekleşir. Bu insan-peri karışımı kız, yüreğine değen rengarenk çiçekler gibiydi Büyük Serüvencinin. Kendi yaşadığı yerlerde hiçte böyle birisi yoktu. “Deli Kız, yazgısında var olan bir sihirdir beklide” dedi içinden. Ve hiç düşünmeden Düşler Kentinde kalmayı kabul etti…

O an uçuştu turnalar sevinçten. Yeryüzü çocukları, Büyük Serüvencinin gelişine şiirler okudular. Göğe yükselen ateşte oyunlar oynandı. Deli Kızın anlattığı masallar dinlendi. Artık Düşler Kentinin bir misafiri vardı ve yaralıydı…

Ulvi Koçu
Kayıt Tarihi : 11.9.2009 03:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


6 Eylül 2009 'Deli Kız bir şarkıdır; Büyük Serüvencinin gönlüne düşen...'


d

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hadiye Kaptan
    Hadiye Kaptan

    Masal güzel güzel giderken bozuldu büyü gerçeklerle ve hüzün aktı geceden güne....

    betimlemeleriyle çok güzel aktarıştı
    verilmek istenen verilmiş şiirde
    Mutlu bir dünya olsa ne güzel olurdu....ama bu gidişle olmayacak galiba!

    sevgiyle....şiirlerle kalın

    Cevap Yaz
  • Cebbar Korkmaz
    Cebbar Korkmaz

    Etkileyici bir o kadarda anlamlı bir çalışma anlatımın fevkalede güzel kutlarım saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Mîhemêdê Zirav
    Mîhemêdê Zirav

    şiir gibi okunmalı, hayat gibi yaşanmalı, türkü gibi söylenmeli ve roman gibi anlatılmalı bir yapıt olmuş, adını koyamadım, yüreğine sağlık...

    Cevap Yaz
  • Çuka Bask Şkesti
    Çuka Bask Şkesti


    Güneş doğar bozkırların üstüne. Yeni gelen günaydın sesiyle coşkulanır dağlar, nehirler… Düşler Kentinin merhamet dolu kırlarında ki başaklar, bozkırın türküsünü söyler. Kuşlar boylu boyunca; turnadan güvercine, serçeden kırlangıca, uçuşlara başlar Deli Kızın iki katlı evinin üstünde. Buğday kokusunun kuşatmasında doğar güneş, ağaçların şiirleriyle…

    Deli Kızın gizemli gözleri açılır yeryüzünün mavi renginde. Düşler Kentinin sabahı, bir çocuğun masalıdır, her gece dilinden düşmeyen. Çağlayanların etrafında yeryüzü çocuklarının haykırışları, gülünç çığlıkları duyulur. Kimi yüzünü yıkar, kimi suların serinliğinde yüzer dünyanın bütün dilleriyle…

    ****************************************************

    DÜSLER ÜLKESINDEN YANKILANMIS ÖZGÜRLÜK ,ESITLIK ve SEVGI dünya kentlerine... büyülü kelimelerinle okyanus kadar ucsuz bucaksiz umut olsun yüreginde hic bitmesin ..tesekkür ederim SIIR saheser olmus sevgiyle DOSTUM

    Cevap Yaz
  • Nuray Kara
    Nuray Kara

    Yuregi avuclara alip kosmak OZGURLUGE..

    Basarili..kutlarim

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (12)

Ulvi Koçu