deli gibi uykum var Nermin
gözlerimi yumsam
mayınlar patlayacak çobanlarımda
kuzular geceye
kırık bir kaval gibi dizilecekler
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
dünyasız kaldıkça böyle
Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Devamını Oku
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
deli gibi uykum var Nermin
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
ben nasıl uyurum sen uyanmazsan
Allah biliyor hiçbir şeyim yok
sevilecek şeyler ağaçların arasından geçip gidiyor
seni sevmek de öyle orman!
Çok beğendim Tebrikler şair..
sevilecek şeyler ağaçların arasından geçip gidiyor
seni sevmek de öyle orman!
Muhteşem ??
Muhteşem!!
Nasil bir siirdi okudugum,muhtesem.
'la havle' çektiren şiir..
beraber bir şeylere bakalım Nermin
bakmayalım hiç birbirimize
...
çok şey ister hep şairler.bu huylarını bildiği için gözlerini dağlar Rabb şairlerin. karanlıkta savaşırlar morg morga..orman demişsin ya şair..orman.
çocuklar şarkılar söyleyerek uçuyorlar naylon kanatlarla;
'ooff bu ne biçim hikaye böyle...'
....
şiir mi?bu şiir;hem major depresif,hem prozac.
HER HEBİ...TEBRİKLER...APPRECİATE!
....Her şeyden önemlisi, şair cesareti ve cüretkar kalemiyle büyüklüğünü ta en baştan kanıtlıyor. Bu büyük kalem, ben buradayım... sizin içinizdeyim.... halktan biriyim.... yani birileri gibi atalarımdan kalan fildişi kulelerde yaşayan biri değilim diyor...ve yine bu büyük kalem, sonrasında şunu söylemekten de geri durmuyor: madem ben sizden biriyim ve kendimi
bir sanatçı, bir şair olarak görüyorum öyleyse toplumumun gerçeklerine gözlerimi kapatma hakkına da sahip değilim!…oysa ki bu kocaman yürekli şair keyif çayının yanına browni kekini de alıp saçma sapan Şaklaban İvedik tarzı filimler izlemek ve herkes gibi gerçeklere göz yumarak, deve kuşu gibi başı kumda, kıçı dışarıda yaşamını sürdürme hakkını da bünyesinde barındırıyordu. Fakat o “hayır !” diyor- dahası, hayırda hayır vardır düşüncesiyle “hayır!” demiş… “ben sanatçıysam mesleğime ihanet edemem” diyor. İşte bu karar ile birlikte tehlikeli sularda yüzmek, mayınlı tarlalarda koşmak, asitli kuyularda topunu aramak, bir celladın elindeki baltayla oyun oynamak da onun kaderi oluveriyor ansızın. Ve düşüyor yola (yol yokuş, biraz uzun; gidecektir durmadan, bıkmadan usanmadan) geçmişi bahtsız, geleceği meçhul bu şair. Yürüdüğü yollarda mayınlar patlıyor, yangınlar çıkıyor ormanlar, evler, köyler yanıyor ve dağdaki karacalarla birlikte zavallı insanların da zorunlu göçü başlıyor… ama şair bacağı kopuk, parmağı eksik, neyse ki kafası bütün, 82 damgalı jilet kesiği dili avuçlarında yürümeye devam ediyor… karanlığın obur karnında yürürken, gündüz diye bir şeyi zaten görmemiş olan bu şairin uykusu geliyor. Ve bu noktada aslında pek de sevmediği, ya da sevmek istese de sevemediği sevdiğine-Nermin’e (-ki Nermin saklı gerçeklerin adıdır) serzenişte bulunuyor, yalnızlığından, yalnız bırakılmasından yakınıyor ve zoraki birlikteliğin bir anlamının olmadığını, ya da kalmadığını anlatmaya çalışıyor Nermin’e -ya/saklı bir dilde- : …..
“deli gibi uykum var Nermin
gövdemi söküyor şafak
ipliğim çözüldükçe
içimde ağırlaşan bir ittifak
cebimde Marx
boynumda dükkan kapatan esnaf
dünya elindeki aynayla
açı kuruyor omuzlarımın ortasına
uyumuyorum Nermin
kustuğum kükürt soluduğum azotla akraba
birbirini bulan iki açık pencere
gibi cereyan yapıyoruz seninle hayata
artık kabullendim:
beni karşılamıyorsun burada!
ben senin uyuduğun yerlerde geziyorum
sen benim sürülerimi sürüyorsun bozkırlarına “………
Şair yogun,şair bitkin, şair yaralı, şair permeperişan…..mayınlar, bombalar,roketler, yangınlar,işkence çığlıkları sonrasında bir lahza olsun uyumak istiyor…lakin sevdiği(Nermin), ya da zoraki flörtü yıllardır ıstırap çektire çektire bağımlısı yaptığı sevdiğinin acılarından bihaber çift kişilik yatakta tek başına boylu boyunca uzanmış, gaflet uykusundadır… bu büyük sevdalı, jilet kesiği dilini son bir kez avucunun mengenesinde ölümüne sıkyor ve benim az da olsa uyuyabilmem,dinlenebilmem ve acılarımı dindirebilmem için senin gaflet uykusundan uyanman ve o çift kişilik yatağa beni de kabul etmen gerekir diyor. Ardından ekliyor…..
deli gibi uykum var Nermin
elimden hiçbir şey gelmiyor inan
ben nasıl uyurum sen uyanmazsan
Allah biliyor hiçbir şeyim yok
sevilecek şeyler ağaçların arasından geçip gidiyor
seni sevmek de öyle orman!
yanınca bitiyor her şey yanınca bitiyor
kalanlarla avunmuyorum Nermin
sen yoksun her nasıl olmayacaksan
bu imtihan bu debi
o terli atın külündense bu kalp
çok sevinirim ya Rabbi
beni her yerimden kapatırsan
not: şair ahmakların atacağı çamuru önceden sezerek iftiracılara kapak olsun diye son kalem darbesinde Rabbine(Allah’a) sığınıyor ve ben sizin çamurlarınıza yazdığınız gibi aptal bir Marxist değilim, yalnız değilim, Rabbim bana yeter diyor….
......Şiir yerinde kullanılan imgeleri,yalın dili, derinliği,özlü ve özgünlüğü ve modern tarzıyla her türlü övgüyü fazlasıyla hak ediyor…ve burdan değerli şaire sesleniyorum : - şair! Şayet çamur atılmaya başlamışsa bil ki doğru yoldasın.
Şaire Sesleniş
Şairim tarihin derinliklerine in,
Durmadan ara,
Durmadan bul
Ve durmadan yaz.
Çünkü bizim yek tane umudumuz kaldı
O da senin ellerin.
Ama bu yolda sen sen ol, dikkatli ol,
Açma ellerini ellere şairim,
Kendi işini kendin gör;
Aradığın bir gıdım gerçek de olsa vermezler,
Dahası elindekini de alırlar,
Ardından döverler, söverler,
Allah muhafaza öldürürler.
Aynı gün içinde bir asit kuyusu açarlar,
Cenaze namazını kılmadan
Cansız bedenini içine atarlar,
Ape Musa gibi birden bire kim vurduya gidersin,
Gidersin ve bir daha geri gelemezsin.
Unutma şairim
Senden sonra Ağrı Dağı’na dönerler,
Bir kibritle devin sırtını açarlar,
Acımasızca kamçılarlar,
Tırnaklarını çekerler,
Elektriğe verirler…
Ardından bir mavzerle göğsünü parçalarlar,
Yok ederler, zulme şahit olduğu için…
Ahh… şairim bilemezsin, ya da bilmelisin
Yılanlar ihanet dağının başında gezer,
Ahh… şairim bilemezsin, ya da bilmelisin
Yılanlar her daim başı dik gezer…
23.12 Tiflisikibinon
Necip Salacan
nice vakit sonra 'oku' emrini elime tutuşturan bir şiir. bir emir. yahut bir kabus!
Nazım Usta yarıda kalan bahar yazısı şiirinin bir yerinde şöyle der;
‘’Halbuki ben neler yazacaktım neler...
3.000 sayfalık 3 cildinin üstünde
aç oturan muharrir
bakmıyacaktı da camına kebapçının,
tombul esmer kızını Ermeni kitapçının
ışıklı gözler mi taşıyacaktı...’’
Şair ne yapacak yani yanlışları söylemeyecek de kuru kuruya kurban mı olacak?Nermin’i koluna takıp mal gibi gezecek ay ışığı altında sonra oturup şiir mi yazacak, okuyacak? Canım okurum Nermin sensin.Sevdiğini yaşadığı coğrafyadan sosyal hayattan ayrı düşünmemekte şair.Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla yani çaktın mı köfteyi?
Dedem rahmetli etliye sütlüye karışmayan insanlardan hoşlanmaz bu tür insanlara ‘’tavşan .oku gibi adam ne kokar ne bulaşır’’ derdi afedersiniz.Yaşadığı sosyal ortamın bir parçası olmayan sorunlara duyarlı olmayan insanlardan şair mi olur.Şu dünyada herkesin bir siyasal görüşü olmalı. Dediysem herkes takım tutar gibi bir parti tutmalı anlamı çıkarılmasın.
Yani şeker kardeşim, bunca haksızlık, bunca zulüm varken; sen nesin, necisin, fikrin ne, zikrin ne, önerin ne vs.Şiirini yaz fikrini de zikret. Asıl mesele kendi fikrini zikrini zorla enjekte eder gibi insanları irrite etme.Müslümansan müslümansın, koministsen koministsin, budistsin, hindusun, i.nesin şusun busun.Bunların bir önemi yok.Neticede insansın.Ben şiire bakarım arkadaş.
Şiir güzel mi güzel harikulade bir şiir.Sinyali abi yine müstefit olduk.Nokta atışı yapmışsınız tespitlerinizde.
Saygılar
Karnına bir tank giriyormuş
Mayınlar patlayacakmış çobanlarında
vb.Bu devirde ne kadar saçmalarsan O kadar çok ödül alırsın.
Şair bu vaziyetten istifade yazmış yazacağını.Ödül yerine şiiri
düşünerek şiir yazsa gerçek şair olabilir bende böyle bir intiba bıraktı vesselam.
Bu şiir ile ilgili 27 tane yorum bulunmakta