Deli Bal Kıvamı, Bir Ağıt Yazacağım

DELİ BAL KIVAMI, BİR AĞIT YAZACAĞIM…
(Deli Bal’ın Umudun Ufkundaki Bayramı Yazacağım’ına…)

Eski kafa kâğıdı, sade dilde halimiz,
Bir Deli Bal Kıvamı, bir ağıt melalimiz
Ağ pambuğa benziyor, şu ser de cemalimiz,
………… Ben, Deli Bal kıvamı, bir ağıt yazacağım.
………… Kahrıma zincir vurup, hesaplar bozacağım

Ustamız olmadı hiç, içmedik düş de bade,
Karani Veysel gibi, Kahvemiz acı sade.
Elif ba hak getire, duygusallık ziyade,
………… Aklı mazi de kalmış kurbanı yazacağım.
………… Geciken bir şafağa, umutla tozacağım.

Deli çay gene kuru, davetkâr dağlar yırak,
Babamın mezar taşı, fısıldar; “vazgeç, bırak
Kör olası gönlümse, diyor; yar, ister çırak
………… Toroslar da kaybolan kervanı yazacağım.
………… Bütün keşkelerime, bir mezar kazacağım.

Gızıl oluk başında, gelmez dedi bir ebe
Çataloluk kaşında, nişanı diyor gebe,
Garaoluk taşında, koyduğun düğme cebe,
………… Ulaşılmaz sineni, sırmanı yazacağım.
………… Gözlerine bakıpta, gönlüne soracağım.

Neyleyim, çaresizim… Zuhal yıldızındasın,
Ufuk da taze kayıp, şimşek çakmasındasın,
Çomak Dede tepesi, bağır sıkmasındasın
………… Kuruköprü yolcusu, sevdanı yazacağım.
………… Akdeniz’e dalıp ta O sırrı bulacağım.

Karasis perdeler de, ben görürüm gönlümle,
Diyemem nazlı kaçak, ne oynarsın ömrümle
Karşılıksız sevda bu, barışığım gönlümle,
………… Ulaşılmaz cananı, Kozan’ı yazacağım.
………… Dadaloğlu eliyle fermanı yırtacağım.

Esra’nın izi diyor bütün ağaçlar kuşlar,
Böceklerin dilinde işlediğimiz suçlar,
Aklımın ziyanıdır başım vurduğum taşlar,
………… Ağustos’da sunduğun ayranı yazacağım.
………… İrepce’nin göçünde, dağlara uçacağım.

Olur ya, düne dönmek, mümkün olur bir anlık,
Kozan’da senli, benli, saray olmuş samanlık
Karşılıksız sevmenin, diyeti kahramanlık
………… Sıla, gurbet arası, devranı yazacağım.
………… Deli Çay taşkınında, yarınlar yutacağım.

Kozan’sız sabahlarda, hasretle tekliyorum,
Samanyolu’ndan öte, hayaller ekliyorum
Esra* bende pek esra, hep esra bekliyorum
………… Erişirsem, inşallah, Esra'yı yazacağım.
………… Aynalar karşısında, kabuslar vuracağım.

Yumacağım gözümü, Yer, altı hece hece
Açacağım gönlümü, Feza sır gece gece
Nemrutlar, Firavunlar, kibriniz bece bece**
............ Erenler kapısında Ali var yazacağım
............ Kerbela da Hüseyin, Hür*** ile coşacağım

Kozanlı’yık sözüme, cevabındı o gülüş,
Taştan taşa sekerken ahu ca o süzülüş,
Aşıklar pınarında gönül defterim dürüş,
………… Yılgın Yağmur fuzuli, seyranı yazacağım.
………… Yaz günü dağ karını, pekmezle karacağım

Adanasız, 29.07.14 - 12.44 Yılgın Yağmur

*ESRA: ‘gece yolculuğu, karanlıkta yol gösteren, sırlı, gizemli’.
Çok çabuk,en süratli (Arapça) Asma filizi, başı kırmızı gövdesi beyaz olup kum içinde bulunan bir böcek(Osmanlıca) .
Çöl çicegi (Farsça) .Tanrı’nın yardımı (Yunanca) .

**BECE: Çıban, arpacık, sivilce.

***HÜR: Hz.Hüseyin'in “Ey Hür! Gerçekten adını koydukları gibi dünya ve ahirette hürsün.” diye buyurduğu, son anda Yezid'in komutanlığını bırakıp, Hak, hakikat yolunda şehadeti seçen, İlk Kerbela şehididir.
…………