yeni biçilen entarimde
hüzün dekoltem çok fazla
özlemlerimse diz boyu..
A.G.T ekim'2010
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
:)
BAZEN SOMUTLAŞTIRMAK İSTİYOR İNSAN ÇOK GARİP BİR DUYGU
BENDE YAŞIYORUM ARA SIRA BUDA ONLARDAN BİRİ
Süper şiir.. Kısa ve öz.
ne olacak.acemi terzi işte!..:)
özlemlere ölçü bçmek hakkım olmasa da özlemler sonsuzdur bence yüreğinize sağlık
Nefis dizelerdi. Akıl dolu ve anlamlı aynı zamanda...
Derin dekolte deyince affet ama benim de aklıma direk göğüsler geliyor :)) ama bu şekilde yorumlamak ve yazmak da yetenek işi olduğu kesin.kırk yıl düşünsem hüznüm dekoltem kadar derin anlamında bir cümle kuramazdım.
Yazmak bu demek ki. Akıla getirilemeyenleri getirmek.
Öpüyorum seni kocaman canımcım..ben seni derin hüzün dekolteli de seviyorum :))
benim herbişeyim güzeldir canım :) topuklarıma kadar teşekkürler efendim :)ilgi ve alakanızı üstümden eksik etmeyin :)
Aslında şairin daha doğrusu sanatçının işine karışılmaz o düşündüklerini kendi üslubunca yorumlar bize düşen onu anlamaya çalışmaktır. Ama bir adamda ukelalık DİZBOYU ise vay o şarin haline:)) eleştirilerime gösterdiğin hoşgörü için teşekkür ediyorum. Şunu da eklemeden geçemeyeceğim eleştiriye verdiğin yanıt şiirinden güzel olmuş:)) demek ruhun dekolte giyiniyor ha:) tamam kapadım gözlerimi:))
Sayın ukelam :)
Öncelikle kıymetli yorumun için çookk teşekkürler zor beğenenim :) evet haklısın dekolte iç gıcıklayıcı bir çıplaklığı temsil eder giyim dünyasında. Ama orada ki entari zaten 'giysi' den çok ruh olarak yazılmıştı.benim oradaki dekolte tabirim 'o kadar ortada yani alenen görünen ,açık seçik suretime de yansıyan hüzün'anlamındaydı.bu taraftan bakınca gıcıklayıcı bir durum olmuyor.teşhir edilen beden ve giysi olmaktan çıkıyor.çıplak bir ruhun hüznü oluyor.diz boyu teriminde haklı olabilirsin.dediğin gibi 'rezalet diz boyu' sözü gibi de. Bu da ne kadar çok ,alıp başını gitmiş,kimse durduramamış gibi bi ifade. Şiir denememe dönelim,özlemim diz boyu.ötesi yok..topuklarımda yazmak aklımdan geçmedi diil ama bunu yazmak hakkımı kullandım. Adaletsizlik diz boyu denir doğrudur, ama adalet topuklarımda da denmiyor dimi :)
Avukatlığıma laf etme stajımı yanında görüyorum.ee beni bu sözel yazma durumlarına iten sensin.yoksa ben mutlu mesut rakamlarımla yaşıyordum :)
Bi kere de muhalefet etme dişimi kırcam dicem ammmaa dememm şimdi gıcıklığına iktidar partisine transfer olabilirmisin malum figür kabiliyetini benden iyi kim bilir :)
Her zaman beklerim varlığından mahrum bırakma beni..LÜTFEENN :))
dipnot: sen daha fırtınaya yakalanmadın canım. Savaş giysilerini giyin yakında cenk edebilirsin konya civarında :))
Ne kadar hüzünlü ve daha fazla özlem içinde olduğunu anlatan satırlar ama yanlış bir elbise üzerinde anlatılmış.
Elbisedeki dekolte malum iç gıcıklayıcı ve ilgi çekici bir durumdur hüzünle pek uyuşmaz. 'Diz boyu' deyimi ise elbise için değil daha çok olumsuz şeyler için kullanılır. Yani elbisede diz boyu kısadır zaten, özlemin fazlalığını anlatmaz hani özlemim topuklarımda olsa neyse:) 'diz boyu' deyimini nerede kullanırız örnek: 'adaletsizlik diz boyu' denir ama ' adalet diz boyu' denmez.
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta