Değişir Bunca Zaman...

Memleketin taze sokakları dar
Kemale ermemiş, henüz toy
Yürünsün diye bu taze taşlar
Sesler serpiştirilmiş ordan burdan
Ağaçlar uyutulmuş orta yerde
Çiçekler kokuya belenmiş
Endamlar dolanır iç içe...

Bu yaşlının bir derdi var
Bastonluyor mermerleri
Ne bu vizyon, ne bu misyon
Titretmiyor gezegeni
Ki eskiden böyle miydi?
Tükettik mi sermayeyi?

Virgüller, noktalar çığrından çıktı
Hatırını sormaz kelimelerin,
Saatlerin gıkı çıkmaz
İmlası bozuk tiktoklar
Martılara kucak açmaz,
Yeni yetmelerden ürküyor coplar...

Esas duruşunda esniyor mevsim
Ne kışın kar yağar, ne yazın sıcak
Denizsiz raflarda mayolar
Göremezsin, bir tek teli ak,
Çökmüşlüğe güzellik tasarımı
Yok zaman aşımı
Karınca kanatlanır boyunca
cami duvarında kedi maması...

Yapışmaz tavada su kaynar
Balık pulları satılır sahanlarda,
Dört yanı meltem hayatın,
Karanlık saklayamaz siyahlıkları
Petekler arıya yapışır
Saten pantolonlar durmaz askıda,
Ah, mavi gökyüzü...

Denizlerin görüntüsü gerçek de
Benizlerin görüntüsü bulanık
Gökkuşağında kelebek
Güvercin avlar sufleler
Ne gözyaşı, ne mavera,
Zamandır pervane şimale
Taşlar çürür sahanlıkta…

Tren garı, terminal havaalanı,
Geçelim bütün bunları
Uzun perçem, parlak endam
Pas geç tarlayı, köyü
Ne şövalyesi, ne dükü,
Sana mı düştü yükü…