Dünya'nın bir ağırlığı var mı?
Dünya'nın Dünya'ya bir ağırlığı var mı?
Ne bileyim ben?
Ama insanın insana bir ağırlığı var,
Bunu bilebiliriz.
Ama ortaklaşa sırtlanıyorsak
Ağırlıklar hafifleyebiliyor,
Bunu da biliyoruz.
Erek gerek = Niyet.
Ona kalırsa herkes bir niyet taşıyabilir
Herkesin iyi kötü niyetleri olacaktır.
Peki. Benim niyetim de
Hazırlanıp, yürüyerek, havuza -denize- gitmek
Yüzmek ve dönmektir, mesela, şu an...
Yıllar yıllar öncesinden tohumunu attığım
Niyetlerim de vardır, yeşerip yeşermediği
-ne kadar büyüdüğü- de ortadadır..
Ne kadar büyümüş?
Her şey bir karara bağlı
Karar Perdesi...
Önce karar sonra eylem
Sonun sonu eğlenceye bağlanacak
Önümde uzun uzun yıllar yok düşünmeye
Önümde... bilmiyorum
Bir isteksizlik var şu an
Her şeye karşı bir isteksizlik...
Birden kesiliverdi canım..
Canım birden kesili verdi!!
Sonuç ne olursa olsun
Umurumda olmayacakmış gibi
Hissediyorum...
Ama dirençli bir vücut da
Vazgeçilebilir bir özellik değil tabii.
Sağlıklı bir vücut, evet
Elbette, kim istemez!!
Ama belki her gün değil
Öyle asker asker gibi değil belki
Ama belli bir disiplin şart yine de
Disipline gelemiyorum hiç.
Evet doğru, disiplin şart
Şart da,
İşte gel de anlat bunu limbik sisteme!!
Kendimi neye inandıracağımı bilemedim!
Bir şeylere inanmalıyım ama değil mi?
İnanmaksızın olmuyor mu?
İnanmak şart mı?
Olacak olan inanmasam da olabilir bence
Olacak olan..
Ama olsun istediklerim, ya onlar?
Ya da olmasın istediklerim?
Onlar ne olacak?
Yani,
Bir istem varsa,
Neden var?
Olacağı için olamaz mı?
Bir istem varsa, zaten, olacak bir şeydir
Olmayacak bir şeyi neden isteyelim?
Ama olmamasını istediğimiz şeyler de oluyor
Demek ki isteyip istememek
Bir şeyleri kafada düşünmek tartmak
Bir şeyleri başlatıyor olabilir
İstemesek de düşündüğümüz için
Bir şeyler başlıyor,
Düşünmen yeter!!
O zaman ne düşünmeliyim?
Kötüyü düşünmeyeceksin
Ne iyi, onu düşüneceksin.
Tersindesin yürüyen merdivenin
Çıkmak isterken hep aşağı
Düşmektesin,
Gayet tabii.
Bu şu demekti:
İnsan âlet yapabilen hayvandı ya hani
Sen bir âlet yapamadın ama
Yapılmış âletleri de ya kullanamadım
Doğru dürüst ya da kullanmadın..
Binmişsin bir alâmete nereye gittiğin
Gideceğin meçhulken, zaten,
Kıyamet oluverdi!
Ters yönde olduğundan işte
Böyle bu, yerinde saymaktasın...
Arkanı dön gittiğin yöne bakalım, öncelikle
O merdiven seni bir indirsin bir kez yere,
Önce şu aletten in bi yere de
Öyle konuşalım, bacım.
Neden inişteyken çıkmaya çalıştığını da
Anlamıyorum ya doğrusu, hayır,
Amacın kilo vermek mi?
Öyle mi? Çık çık bitmeyen
Basamaklar serisi
Yerinden kımıldamadan
Ne uzayıp ne kısalmadan
Öyle mi?
Dert bu mu yani?
Tek derdin bu muydu?
Hayır tabii.
Olmamalı da.
Ama bak özgürlükte bir icat -alet-
Ama sen onu dahi kullanamıyorsun
Çarpıp duruyorsun sağa sola
Özgür Özgür..
Bu muydu yani!!
Yaşamak bu mudur,
Özgür Özgür..
...ve Galileo bir gece teleskopunu
Jüpiter'e ayarladı..
Ya sen?
Sen neye, nereye ayarlandın, ayarlısın?
Ben neye ayarlıyım?
1. Rahatlığa.
Hups diye söyledim!
Pek düşünmedim bile
Bunun düşünecek bir yatarı yok.
Hep böyleydi hâlâ böyle
Bundan böyle de
Böyle olacağı kesin
İnsan zorlanıyorsa bir sınıra dayanıyor demektir
Sınırı zorlayabilmenin de
Zorlanmış o sınırı aşmanın da
Bir sınırı var..
Sınırı 'sinir' diye de değiştirebiliriz
Yara alabilirsin! her iki türünde de!!
Ya bunu hep konuşuyoruz zaten
Aşılabilirlikler var aşılamazlıklar var
Aşılabildiğince katedilir yollar, değil mi?
Benim de gidip gidip dayandığım bir yer var
Kalemim girip girip orada zınk diye duruyor işte:
The holiday academia Florida! Neymiş efendim
Kutsal Kolonlara çarpıyor, daha ileri -öteye-
Gidemiyor mübarek torna!!
Gidemedi gidemedim
Gidilemeyince gidilemiyor
Olamadı olamadım
Olmayınca olmuyor..
Ee ne yapalım?
Ne yapalım ne yapalım?!
İllâ ki kendimizi hoşnut kılacak
Bir şeyler yapmak durumundayız.
Durumunda mıyız?
Hoşnut kelimesini kaldırıp atsak mı?
Olmadı.
Tohumlarım, daha derinlerde
Verimli topraklar buluyor,
Sonun da başıma geleceklerin tohumları..
-Galileo ve Newton'un evreninden uyarlama cümle-
Ben kendimi savaşmak zorunda hissetmiyorum.
Yalan!
Savaşacağım bir uğraşı içinde değilim.
Yalan!
Karşı çıkılan bir şeyi savunmuyorum.
"..duyduğu tutkuyu karşılayacak bir yol
aramaktan vazgeçemezdi.."
Aradığım cümle işte tamı tamına bu!!
"sonunda bu yolu buldu .."
Değerlendirici.lik.
"..diğerlerinin -başkalarının- düşündüklerini
kendi idrâkimizde tekrar etmemiz;
zekâ ve anlama kudretini nispeten
arttırması bakımından önem taşır"
Meselemiz idrak seviyemizi yükseltmek.
Merdiven bunun için, olay bu!!
Ama ters yönündeyiz!
Algı.
Sıradan bir olayın -o an- bir anda gerçekleşmesi Düşünce zincirini harekete geçirebilir ve..
Ve.. çözülmemiş problemler bir bir çözülebilir.
Bir film karesi düşünebiliriz...
'Düşen Elma' yere çarpar...
Çıkardığı yumuşak çarpma sesiyle başlayan...
Ardından.. gelen:
Yere Düşen Bir Elma'dır -başlık...
Beni tutan ve çeken kuvvetler vardı
İten çeken tutan çökerten kuvvetler
Altın Portakal'ı kaldırır gibi
Bir paradoksal
Yeni bir yön ve
Yol açtı.
Mecburen.
İnsanın yapmadığı bir şeydi Dünya.
Bizim yapamayacağımız bir şeye
Nasıl bizim diyebiliriz ki?
Namusluca diyemiyorum bu yüzden:
Dünyamız.
Ama bizi de biz yapmadığımız halde
Kendimiz diyebiliyoruz pekâlâ.
Oysa onu da dememek gerek, onurluysak!
Kendimiz kendimizin değiliz çünkü
Kendimizi kendimiz yapmadık.
Dünyayı ve insanı biz yapmadık
Dünyayı ve üzerindeki tüm canlıları var bulduk
Var bulunduk.
İlginç değil mi,
Var bulmak için
Var bulunmamız gerekliydi.
Gerek - Erek
-Beni sen mi yarattın?
-Evet.
-Neden yaptın bunu?
-Bilmem. İçimden yapmak geldiği için
yapıverdim, beğenmedin mi?
-Güzel olmamış!
-Yaa!
-Şaka yaptım!!
"Dünya tüm boyutlara sahip mükemmel bir cisim çok büyük bir düzen içinde."
'Çok büyük' gereksiz olmuş bence,
'Bir düzen içinde' demek kâfi.
Onu meydana getiren kısımlar nedeniyle
'Çoook büüyüük'
Haaa, şimdi anladım!
Kısım kısım kısımlar yani
Kendi aralarında oldukça da kalabalıklar
Yine de mükemmel bir düzene sahipler.
Tam tersine ben düzensizlik görüyorum hep
Biz onların mükemmel bir şekilde
Düzenli olduklarını varsayıyoruz...
Daha kendimiz kendimizin değilken..
"..birincil ve temel ilkeler sağlam ve iyi oturmuş
olmalıdır ki onlar üstüne kararlılıkla bir fikir
inşa edile bilsin..'
...çünkü doğa, ulaşılması imkânsız
yere doğru harekete girişmez...
"zorlama gücün sağladığı hareket devamsız olur."
yatkınlık= bir şeyi yapabilmeye elverişli olma hali
Dünya var insan var
Var oğlu var..
Anını kutlamasız geçiremeyen bir insanlık var
Hergünü ayrı bir şenlik olsun dayatmasıyla...
Neden böyle düşünür oldum bilmiyorum
Bir zamanlar ben de onlardan biriydim
Şimdi ise uzaylı gibiyim onların karşısında
Anlayamıyorum nedir bu kutlama sevgisi, aşkı
Neden ben artık sevmiyorum
Bu kutlamaları, törenleri..
Aramaları gezmeleri tozmaları...
Değiştim ben..
Değişmişim yani..
Yemek içmek
Giyinmek kuşanmak
Tatile çıkmak
Yemek içmek
Eş dost ziyaret etmek
Ziyaret edilmek
Yemek içmek
Aramak aranmak..
Ne kadar boş geliyor artık.
Bu 'boş' duyumu da başka bir iteleme
Iterum Crispinus!
İnsan olmanın ihsanı'nın
Bunlarla hiçbir ilgisi yok
Zirâ İhsan beyimizin buna etkisi yok
Yani artık yok
Şimdi hiç yok
Benim için tamamen yok..
Konumu çarpıtmayayım
Demek ki farklıyım ..
Bu farklılığım ve farkı umursamazlığım
Töredir ananedir
Gelenek görenek saygı vs
Aman sen de! 'ciliğim
Onlarsız daha dingin hissetmemden
Bağıntısız bağlantısız, oh! Miss!
Hayatım bunlara bağlı gelmiyor
Yani artık gelmiyor..
Bir yandan da toplum olamayış
Toplumsallaşamayış var tabii..
Kulağımızın arkasında
Lazım olan şeyi karşılamıyor, o kulak arkası
Çünkü bu uygulamalarımızın da miadı doldu
Belki karşılasa ben en çok gelenekçi
-toplumcu ya da- töreci olacağım!!
Öyle ya!
İnsan neye ihtiyaç duyuyorsa ona yönelik yaşar
Ya İhsan beyimizin yönelimi.. O da "Topluma
ihtiyaçtan topluluğu toplum yapan,
kârlarımız, çıkarlarımızdır." demiyor mu?
Benim ihtiyacım olan neymiş ki?
Onu da bilemiyorum tam olarak.
Çıkarsız kârsız bir ilişki mi?
Sanmam.
Elimdeki kitabı kapatıp,
Gözümü de kapatıp
Bir sayfasını rastgele açıp
Parmağımı koyuyorum bir noktasına
İşimiz fallara kaldı!
Açıp bakınca bir kelime okuyorum:
..kutup yıldızı'nı..
Saçmalık!!
Kutup Yıldızı'nın anlamı,
Gökyüzünde sabit bir nokta olarak
Bilinmesinden, bu onun bir yol gösterici
Olarak algılanmasına neden oluyormuş!
Bu, bu mu demek, yani
Bir rehbere mi ihtiyacım var?
İnsanın hep rehberlere ihtiyaç duyuyor oluşu
Normal aslında.. kendini kendi icat
Edemediğinden, açık dille yazılmış,
Kullanım kılavuzları gerekli,
Güvenilir!
Doğrudur... benim de güvenilir bir rehbere
İhtiyacım vardır elbet ama işte
O güveni sağlayan olmak
Çook önemli ya zaten.
Dünya Opak: Donuk, Mat (renk) fr. Opaque
Ya insan?
Nasıl biz dünyadan baktığımızda
Ay'ın arka tarafını göremiyorsak
Ay'ın arka tarafından da dünya gözükmüyor
Ya insan kendi ardını görüyor mu?
Aynayla evet.
Uzay araçları Ay'ın arka tarafına geçtiklerinde
Dünya ile iletişim kuramamaktalar
İnsan insanın arkasından garipçe bakakalıyor.
Ay'ın ön ve arka yüzünün jeolojileri
Birbirlerinden oldukça farklı...
Evet bacım, anladık ki bizim de
Farklı yüzlerimiz var
Kendimiz kendimize ait değiliz ama
Kendimizi anlamaya çalışmaktan vazgeçip
Uzaklara daldık, riskli, bizi bilebilecek
Birilerini ötelerde, o tepelerde, tapelerde
Bulur muyuz, bakıyoruz işte
Zihin arzu teleskobumuzla...
Kısacası gönül, Gönül teyzem!
İnsanı biz yapmadık, kendimizi yani
Bizi yaptılar, yapmışlar yani
Kim yapmış, niye yapmış, nasıl yapmış
Hiçbir fikrimiz yok bunca yüzyıllardır
Bunu anlamaya çalışmışız ama
Geldiğimiz bir arpa boyu bile olmayan
Masaldaki bir nokta da
Tekrarlıyoruz yine kendimizi.
Birer icat olduğumuz belli
Besbelli ki icadın icadını
İcat etmekle meşgulüz iyice.
Kendimizi anlayabilmemizin tek yolu
-kendimizi- nasıl oluştuğumuzu,
Oluşturulmuş olabileceğimizi
Bulmamızın bilmemizin tek yolu
İcatçıyı şuraya, ayağımıza, çağırmak
Bak usta! demek ve
Senin derdin ne? diye sormak
Olabilirdi -bir ihtimal-
Yani derdi olmasa ne diye bizi
İcat etmeye kalksın, öyle ya..
Ama yok işte böyle bir şansımız.
İcatçımız mefta!
Çoktan çekip gitmiş
Kala kala kalmışız
Dünya ve kenetlediği
Uydusuyla...
Bu alemde...
Peripatetikçilerden beri
Uzunca zamandır yani..
Kendi kendimizeyiz artık
Alıştık da sanki
Kendimizi kendimiz icat etmişiz gibi
Gelmeye başladı zamanla.
Ama o öyle değil işte..
Görüyoruz bizden çıkanlar ne âlemdeler.
1001 emek doğup yetişip
Doğurup edip yetiştirdiklerimiz
Kendilerini bir şey sanmaya başladıklarında
Anlıyoruz o işin hiç de öyle olmadığını
Hâlâ kendimizin değiliz
Kendimiz kim
Kimiz ki biz
Ben kimim ki
Bir icadın icadının icadından başka
Hâlâ canlı varlığım demekten öte
Ne diyebiliriz?
Evet bacım,
Sen de canlı varlıksın
Bir süreliğine ama
Evet bir süreliğine...
Canımız çıkana...
Ek
Kelimenin üzerine
Basıyorum parmağımı.
Kayıt Tarihi : 8.6.2025 10:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!