Kızgın çölde yürüdüler
Havadan, özel uçakla geçerken ücra ülkeleri
Rüzgarında elle kavranılamayan kanter zamanın
İndi sonra, bir vakit, hepsi;
Hüseyin Çağlayan ve mankenler dışarı çıktılar,
Uçaktan indiler
İşlerine baktılar.
Oracığa bir tahta gibi bir şey koydular,
Onun üzerinde yürümeye başladı o mankenler.
Ne güzel,
Kurda kuşa bi konser
-amacı mink çeşidi kürk olmayan,
limuzinlerde takınılan…
Aynı vakitlerde
Davos’ta da toplananlar oldu.
Çok gazteciler oraya koşmuştu.
Kuşlar
Ormanı tercih ettiler.
Ve o
Nereden geldikleri bilinmeyen
Mankenler.
Ve Hüseyin’in Londra’daki
Yaratıcılığı bile yeni bir şekle soyundu
O zaman,
Sesiyle bu doğanın
Tam defile bitmeye yakın,
‘Yek grup’ halinde
Şenlenerek selam verecekken kuşlara,
Bir gaip sese muhatap oldular.
Duydukları anda yere atladılar tahtadan
Ve eşelemeye toprağı başladılar
Çıplak elleriyle! !
İşte,
Orda bir bit yeniği var
Ama güzel ödül bir bit yeniği…
Toprağın altında define
Sandığı buldular.
Sonra gene geri döncek aklı kaldı,
Çağlayan ve o mankenlerin, Avrupa’ya
Ama buldukları her fırsatta
Da bu üçüncü dünya ülkesine geldiler durdular
Gene kuşlala şakıdılar.
Bir daha define bulmadılar,
Artık hep tam algıladılar…
Kayıt Tarihi : 4.3.2008 15:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!