Yunus gibi seven beden çürür mü?
Şu garip gönlümü umut bürür mü?
Düşündüm deli bir sevda yürür mü?
Dert etme dağları aşar dediler
Bilirim cehalet beni bulacak
Akıl ile vicdan ilim dolacak
Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Devamını Oku
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Sayın Cihat Şahin:
Ahmed haşim'e göre, anlamını araştırmak için şiiri ameliyat masasına yatırmanın eşdeğer olduğu ... "anlamı için şiiri deşmek, eti için bülbülü öldürmeye benzer.".
DESE DE!!!
1-S-1) Peygamberlerin cesedi çürür mü?
C-1) Peygamberlerin, şehitlerin, hafızların cesedi çürümez. Zira Peygamberimiz bir hadisinde: "Allah toprağa Peygamberlerin cesedini yemeği yasaklamıştır" buyurmuştur. Toprak elbette ki cesetleri çürütür. Fiziki kurallar böyledir. Ama yüce Allah dilediğinde, özel tasarrufta bulunduğunda istisnai haller olabilir.
" Ebu Davud, Salat 207, (1047); Nesaî, Cum'a 5, (3, 91, 92)
''Allah yolunda öldürülenler için "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.''Bakara 154. ayet Peygamberler Şehitlerden üstün mertebededirler.
2-1240 senesinde Eskişehir’de doğduğu düşünülen Yunus Emre hayatının tümünü Anadolu’da geçirmiş bir şairdir. Anadolu’nun dört bir yanında tanınmış olan Türk ozanlarından biridir. Yunus Emre’nin birçok eseri günümüze kadar gelmiştir. Herkes tarafından sevilen ve tanınan bir ozandır.1241 senesinde batıya doğru yayılmış olan Moğol istilasıyla çok sayıda sanatçı, mutasavvıf, Türkmen ve bilim adamı Anadolu’ya göç etmiştir. Yunus Emre’de tam olarak zulmün yaygın olduğu bu dönemde dünyaya gelmiş olması ile hoşgörü üzerine, halkı sevgiye davet etmek üzerine şiirler yazması ile günümüze kadar başarılı olan eserleri gelmiştir. Yunus emre derviş olarak Anadolu’ya, Azerbaycan’a ve İran’a seyahat etmiştir. Şam, Şiraz, Tebriz, Maraş, Nahcivan, Kayseri, Sivas gibi çok sayıda kültür merkezi olan şehirlerde bulunmuştur.
3- Cebrail'in Bir gün mescide gelip Hz. Peygamber E İman, İslâm, İhsan Ve Kıyametin Bilgisi Hakkında Soru Sorması Ve Hz. Peygamberin Bunları Ona Açıklaması
Daha sonra Hz. Peygamber Bu Cibril aleyhisselamdır. Size dininizi öğretmek için geldi" buyurdu. Hz. Peygamber Cebrail'in sorduğu tüm konuları din olarak kabul etmiştir.
Hz. Peygamber'in Abdülkays heyetine imanı açıklaması
Yüce Allah'ın şu sözü: "Kim İslâm'dan başka din ararsa, bu kendisinden asla kabul edilmez
4-Tin suresi: 4. biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. ... allah insanı yaratırken eşref-i mahlukat olarak yaratmıştır, ama insan kendine verilen istidatları kullanarak ister alayi illiyin'e çıkar.
5-Arapça aslı ışk olup sözlükte “şiddetli ve aşırı sevgi; bir kimsenin kendisini tamamen sevdiğine vermesi, sevgilisinden başka güzel görmeyecek kadar ona düşkün olması” anlamına gelir. Lugat kitaplarında aşk kelimesinin sözlük anlamının, aynı kökten olup “sarmaşık” anlamına gelen aşeka ile yakından ilgili olduğu belirtilir. Buna göre sarmaşığın kuşattığı ağacın suyunu emmesi, onu soldurup zayıflatması ve bazan kurutması gibi aşırı sevgi de sevenin sevdiğinden başkasıyla ilgisini kestiği, onu sarartıp soldurduğu için bu duyguya aşk denilmiştir. Ayrıca hem tatlı hem ekşi olan bir çeşit meyveye de uşuk denilir (bk. Lisânü’l-?Arab, “?aş?” md.; Tâcü’l-?arûs, “?aş?” md.; Kamus Tercümesi, “?aş?” md.).
İslâmî literatürde aşk ilâhî ve beşerî olmak üzere başlıca iki anlamda kullanılmış, ilâhî aşka genellikle “hakiki aşk”, beşerî aşka da “mecazî” veya “uzrî aşk” denilmiştir. İlâhî aşk geniş ölçüde tasavvufta, kısmen de İslâm felsefesinde işlenmiş; İslâm felsefesinde ayrıca kozmik varlıklar hiyerarşisinde alttaki bir varlığın üstteki varlık veya varlıklara duyduğu arzu (şevk) ve sevgi de çoğu zaman aşk terimiyle ifade edilmiştir. Kelâma dair bazı kaynaklarda ise tasavvuftaki aşk anlayışı tenkit edilmiştir. Hem ilâhî hem de mecazî anlamda aşk edebiyatın ana temalarından birini oluşturmuş, bu kavram etrafında geniş bir aşk edebiyatı meydana gelmiştir. Ayrıca daha çok felsefî mahiyetteki bazı ahlâk kitaplarında mecazî aşkın kötülüğü ve zararları üzerinde durulmuştur.
Selam ve Dua ile.
Peygamberle dahil bütün beşerin cesetleri çürür Ercan bey. Kıyametten sonra onlara yeni cesetler verilir ve mizandaki tartılarına göre herkes layık olduğu ebedi yurduna sevk edilir. Ayrıca Yunus dediğin zat bir Vahdet el-vücutçudur. Yani Kur'ani ve Nebevi yolu terk edip tarikatların sapık yollarına tabi olmuş bir ehl-i dalalettir.
Beşerin çok şaşması için ve şaşınca da rotayı düzeltmesi için Kur'ana ve sahih sünnete uyması lazımdır. Zira insanları irşat edecek en doğru ilim ve irfan onlarda münderiçtir.
Melekleri ancak Peygamberler ya da azabı hak etmiş kafirler, müşrikler yahut ta Allah'ın kendilerine dostluk makamı verdiği-Meryem validemiz ve Musa -as-ın annesi gibi- kişiler görür. Bizim gibi normal beşerin onları görmesi mümkün değildir. Ayrıca; insanın eşref-i mahlukat olduğuna dair ne muhkem bir ayet ne de sahih bir hadis vardır. Ayet ve hadislerde bir kısım insanların-Nebiler ve veliler gibi- mahlukatın bir çoğuna üstün kılındıkları kaydı vardır.
Din-i İslamın ana kaynakları olan kitap ve sünnette Aşk isimli bir sevgi türünden bahis yoktur. Ancak Muhabbet-i meşrua denen vasat ve helal sevgi vardır.
Kaderi Allah-cc-tan maada hiç kimse bilemez dolayısıyla da kim kimin nasibidir ya da değildir onu da Allah'tan maada hiç kimse bilemez!
Hayırlı sınavlar.
Ustaca yazılmış anlamlı bir şiir okudum tebrikler saygılar selamlar
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta