Dedikodu Şiiri - Sezayi Tuğla

Sezayi Tuğla
1645

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Dedikodu

Kız, duydun mu komşu kızı falanı?
Filancanın çocuğuyla gezermiş.
Ben görmedim, kapı komşu yalanı,
Pencereden gizli gizli süzermiş.

Falan kişi yeni araba almış,
Filan kızı, bu yaşta evde kalmış,
Bir hırsız, camiden minare çalmış,
Cemaat imamı suçlar, üzermiş.

Falan şahıs, kör oğlunu evermiş,
Alt kiracı karısını dövermiş,
Küçük oğul, babasına sövermiş,
Büyük oğul, gelip onu ezermiş.

Memleketin hali, pür melal olmuş,
Mekruh kalkmış, haramlar helal olmuş,
Duyduk ki, post modern ihtilâl olmuş,
Bu düğümü, ancak bunlar çözermiş.

Herkes çoban, bir şey güder Sezayi,
Dünya böyle gelmiş, gider Sezayi,
Eden, kendisine eder Sezayi,
Aklı olan iyi-kötü sezermiş.

(HAZİRAN 2007)

Sezayi Tuğla
Kayıt Tarihi : 30.10.2012 14:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


PROBLEM ÇÖZMEK Gelin, insan problemini birlikte çözmeye çalışalım. (Tabi çözebilirsek) . En azından bir gayret gösterelim. Ne kadar muvaffak olabileceğiz, belli bir mesafe mi kat edeceğiz, yoksa çıkmazları daha mı çoğaltacağız? Buyurun meydana. Bir mutfağa gizlendik. Cismimiz yok, sadece görünmez bir göz ve beyinle olanları bir kamera gibi kayda alıyoruz; Evin hanımı mantı yapıyor. Yufka gibi inceltilmiş hamurları özenle belli ebatlarda kesiyor. Daha önce hazırlanmış kıymalı harcı ince bir titizlikle, kuyumcu terazisinde tartar gibi, hamurların ortasına yerleştirerek, kenarlarını gelin bohçası katlarcasına dikkatlice şekillendiriyor. Bunları erişilmez bir sabırla yaparken, büyük bir zevk aldığı halinden bariz bir şekilde anlaşılıyor. Evin küçük hanımı annesinden aşağı kalır mı? Eve misafir gelecektir. O halde, kurabiye hazırlanacak. Masa üstünde hazırlanacak alanı güzelce bir dizayn etmesi gerekir. Kalıplar ve diğer araç-gereçler bir elektronikçi tezgâhının örnek görünümünde hazırlanır. Artık, uzman operatör ameliyat masasındaki hastasının başında. Daha önce hazırlamış olduğu kakaolu ve sütlü karışımları bir heykeltıraş becerisiyle şekillendirmeye başlar. Hamurdan yapmış olduğu küçük ayıcıkların elbise düğmelerinden tutunda, göz kirpiklerine varana kadar nakış nakış işler maharetini masasında. Kontrasyonunun bozulmaması için bir sineğin dahi uçmasını istemez o anda. Büyük bir hazla saatlerini harcar ayaküstü o masa başında. Peki, ama neticede ne olacak? Misafirlere çayla birlikte ikramda bulunulacak. Yenilecek, içilecek. Falanca ünlünün yeni sevgilisinden bahsedilecek, filanca komşunun görgüsüzlüğü ifşa edilecek, kısmen siyasete girilecek. Dedikodunun haddi hesabı yok. Ama, saatler harcanarak meydana getirilen o eserlerin yapılışından, emeğinden hiç dem vurulmayacak belki de. Daha sonra? Daha sonra lavabonun müsait olup olmadığı sorulacak. Bir başka gün nerede toplanılacağı karara bağlanarak vedalaşılacak. Anlattıklarımızın başka versiyonları hepimizin hayatında mevcuttur. Ama nedense bir türlü değinmek istemeyiz onlara. İnsanın kendisi problem olduğu halde, problem çözmesi mümkün mü sizce? Dünyanın kuruluşundan bu yana çözülen problemlerin yerine, defalarca katlayarak yeni problemler oluşturmuştur insanoğlu. Bu, kıyamete kadar da böylece devam edecektir.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sezayi Tuğla