“ Aşklar eskir mi? ” diye sormayın hiç başkalarına. Durun, bakın aynaya ve kendinize sorun bunu. Aşklar eskir mi hiç? Bu güne kadar kaç aşkı çöpe attım, kaçını yarı yolda bıraktım? İnsan yüreğinin tüm odalarındaki her köşede, hatta her kıvrımda başka bir aşk çöreklenir. Cesaretsizliğimizden olmalı ki, hep “ Aşk bana bir kere uğradı” deriz.
Yalan, külliyen yalan hepsi…
Sanallığımızla, gerçekliğimizle, hayattan yakaladığımız her an için bir aşk isteriz. İsteriz, veririz, sonu gelmeyecek bir alış veriş dünyası aşk. Aldıklarımızla verdiklerimizin çetelesini tutarız bir de üşenmeden. Kim, kimden daha çok âşık? Kim daha büyük yaşadı? Kim yaşayamadan öldü, gitti?
Bir de söylenmeden satırlara, satır aralarına hapsettiklerimiz var. Saklı sevdaların âlemine daldığımız anların hediyeleridir bizlere. Saklı, gizli yaşadıklarımızdır. İçimizde an be an büyütüp de, haykıramadıklarımızdır. Korktuklarımızdır bazen. Ecel gibi ensemizde dolanan bir eldir. Bazen de, alnımıza dayanan bir namlu gibi öldürür.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.