“ Aşklar eskir mi? ” diye sormayın hiç başkalarına. Durun, bakın aynaya ve kendinize sorun bunu. Aşklar eskir mi hiç? Bu güne kadar kaç aşkı çöpe attım, kaçını yarı yolda bıraktım? İnsan yüreğinin tüm odalarındaki her köşede, hatta her kıvrımda başka bir aşk çöreklenir. Cesaretsizliğimizden olmalı ki, hep “ Aşk bana bir kere uğradı” deriz.
Yalan, külliyen yalan hepsi…
Sanallığımızla, gerçekliğimizle, hayattan yakaladığımız her an için bir aşk isteriz. İsteriz, veririz, sonu gelmeyecek bir alış veriş dünyası aşk. Aldıklarımızla verdiklerimizin çetelesini tutarız bir de üşenmeden. Kim, kimden daha çok âşık? Kim daha büyük yaşadı? Kim yaşayamadan öldü, gitti?
Bir de söylenmeden satırlara, satır aralarına hapsettiklerimiz var. Saklı sevdaların âlemine daldığımız anların hediyeleridir bizlere. Saklı, gizli yaşadıklarımızdır. İçimizde an be an büyütüp de, haykıramadıklarımızdır. Korktuklarımızdır bazen. Ecel gibi ensemizde dolanan bir eldir. Bazen de, alnımıza dayanan bir namlu gibi öldürür.
Aşlar ölür, aşklar eskir. Bazen eskisini yeniyle takas edersiniz, bazen de evin bir köşesini taçlandırırsınız aşktan kalan anılarla. Resimlerle duvarları süslersiniz. Ama…
Ama biri vardır ki…
Ateşi hep körüklüdür, hep dumanı tüter gözlerinizden. Hep tadı vardır dudaklarınızda, ellerinizde sıcaklığı ve kokusu. Vazgeçemediğiniz bir tılsımı vardır. Sizi sizden alır götürür öte dünyaya. Aşkın dünyası, aşkın masalı, aşkın şarkıları… Sonu gelmeyen bir macera seline kapıldığınız dünyanızdır aşk.
Bir tanesi eskimedi diye, tümünün taze kalacağını düşünmediniz değil mi? Herkesin bu soruya cevabı var. Şimdi, gurur yapıp olmaz öyle şey diyeceksiniz hepiniz biliyorum. Olur, oldu da. Eskittiniz aşklarınızı, kapıda bağıran eskiciye verdiniz. Yerine dar zamanlarınızı dolduracak, kısa, küçük aşkları aldınız yeni diye. Azıcık albenisi olan renkleriyle oyaladınız kendinizi. An geldi, onlar da eskidi bir önceki gibi.” Pazarda satılır mı? ” diye düşündüğünüz de oldu. Hatta “Sipariş versem de, istediğim gibi yapıp eve teslim etseler “ dediğiniz/miz. Şimdi, başlarımızı sallayıp onaylamak zamanı değil mi?
Yeşili, maviyi, kırmızıyı, aklınıza gelecek tüm renkleri kullandınız aşkın üzerinde. Allayıp, pulladınız. Sergilere çıkardınız, kimini hediye ettiniz bir çerçevenin içinde. Kimini besteleyip, dilden dile sürdünüz son hızla. Kimi hep bulutlarda kaldı bembeyaz. Kimi de toprakla bir oldu, ayaklarınızın altında. Kimini baş tacı ettiniz bir ömür, kimini aldattınız. Kimi sizinle oynadı sessizce, siz acıtıldınız, siz kanadınız, siz ağladınız. Kimine öfke ile saldırdınız, bir öncekinin hırsı vardı bazen içinizde. Siyahın izini beyaza bulamaya kalktınız.
Kiminden korktunuz, kiminden kaçtınız dörtnala. Kimine de masallarda yaşanmış gibi, sadakatle ve şefkatle bağlandınız. Aşkın bir ayağıdır şefkat bilirsiniz. Vefayla geri döndünüz kimine, kimine de tam tersi intikam ateşiyle sarıldınız. İçinizin yangınıyla yaktınız diri diri. İşte eskidi aşklar yine. Eskittiniz, eskittik…
Her aşk ömrünün bittiği yere kadar yaşıyor. Bizden önce ya da sonra yok olması önemli değil. Sonsuz değil, olmadı hiçbir an. Sessizce onaylıyorsunuz şimdi biliyorum. Göndere allı morlu bayraklarınızı çektiniz belki. Hüzün çöktü içinize, hatta saymaya başladınız eskilerinizi. Üzerinden geçen zamanı ölçüp biçmeye başladınız. Biçtikçe kısalacak sandığımız zamanının bizi yönettiğini düşününce, ne gülünç bir haldeyiz bir düşünsenize. Gökyüzündeki serçeler gülüyor halimize.
Gel geç dünyanın, israfçı âşıkları. Hatta biraz daha acımasız olup, belki de şöyle diyorlar bize; maymun iştahlı aşk müptelaları. Gelin de aklayın şimdi insanlığı. Hani nerde o aşklar eskimez diyenler? Çöplerden topluyorum attıklarınızı ve yazıyorum. Yazdıkça aşklarınız kanıyor, siz ise yavaşça giyotin sehpasına yaklaşıyorsunuz. Her biten aşkın ahtı varmış katiline. Bir gün, bir gün elbet ben gibi seni de eskitecek birisi. İşte o gün ben yeniden doğacağım senin arkandan gelecek güneşle…
“Taze bir yürek bulup konuşlanma zamanıdır. Ölümümün intikamını almanın sırasıdır. Gecenin kanatlarını beyazımla saklayıp, bir aşığın kanıyla doymaya gidiyorum. Sevilmeye acıktım, benden çalınan hayata hırslandım. Bıçaklarımı biledim, geliyorum sana sevgili. Aç narin yüreğini…”
Dedi aşk…
Funda KocaevliKayıt Tarihi : 29.5.2010 16:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
sevgiler güzel yürekli kaleme...kutlarım funda'm
Yalan, külliyen yalan hepsi…
Sanallığımızla, gerçekliğimizle, hayattan yakaladığımız her an için bir aşk isteriz. İsteriz, veririz, sonu gelmeyecek bir alış veriş dünyası aşk. Aldıklarımızla verdiklerimizin çetelesini tutarız bir de üşenmeden. Kim, kimden daha çok âşık? Kim daha büyük yaşadı? Kim yaşayamadan öldü, gitti?
AYNEN ÖYLE; AŞK ESKİMEZ VE HEP YAŞAMDAN AŞK ALACAĞIMIZ VARDIR..HEP AÇIZ AŞKA..
Her aşk ömrünün bittiği yere kadar yaşıyor. Bizden önce ya da sonra yok olması önemli değil. Sonsuz değil, olmadı hiçbir an. Sessizce onaylıyorsunuz şimdi biliyorum.
AŞKI RENKLER ÖTESİ, SANSÜRSÜZ VE EN İNSAN YANIYLA ANLATAN DENEMENİZİ ÇOK SEVDİM ÇOKK
TEKRAR OKUMAK HAZ VERDİ
KUTLARIM SAYIN KOCAEVLİ..
...
dedi aşk...
çok güzeldi bir çırpıda tükendi aşk...
sevgiyle.
AMA BİR GERÇEKTİR Kİ AŞK BİR YERLERDE KIVRILIR ÖLÜR...
BİTER.... TÜKETİLİR... KANATILIR.... VE KANAR....
AMA HEP ÖLDÜ SANILIR Kİ TOPRAK ALTINDAN EL ÇIKARIP SALLAR BU SEFER ACILARI...
KİMSE İNANMAK İSTEMEZ AMA KORKAR ASLINDA. BEN BENDEN ZATEN BİTTİM DERKEN...
OYSA ÇARPIK AŞKLAR ÇABUK YOK OLUR
OYSA SAYGILIK İÇİNDE KALIRDI DAĞILMAZDI
SAYFALARA VEYA KULAKTAN KULAĞA...
İŞTE KURAL DIŞILIK BUYDU...UNUTMAK İSTEMEKLE UNUTAMAMAK...
AŞK GİZLİ BİR SIRDI...
AŞK KISKANIRDI KENDİNİ...
AŞK SOKAĞA DÖKÜLEMEZDİ...
VE AŞK BİR BARINAKTI... SADECE BARINILIRDI İÇİNDE...
VE
KAYBOLASI SEVDALARA SIĞMAZDI AŞK...
VE
NANKÖRLERLE EL TUTUŞMAZDI AŞK...
ACISI DA BURADAN GELİRDİ ...
MUSTAFA YILMAZ
ANT+10
seni seviyorum emanetim.
....
çok güzel bir yazı
okudukça sürükleyen ve aşkı hissettiren tüm renkleriyle..
kutlarım sayın KOCAEVLİ
TÜM YORUMLAR (5)